Uluslararası ödemeler ancak sınırlı sayıda ulusal para üzerinden yapılır. Bunlar geleneksel olarak Amerikan Dolar’ı, İngiliz Sterlin’i, Japon Yeni’dir. Bunun sebebi söz konusu ülkelerin dünya ekonomisindeki ağırlıklarıdır.

Döviz piyasasının üç temel işlevi vardır. Bunlar satınalma gücünün transferi, kredi sağlama ve kur riskinden korunmadır.

Dış açığa neden olan önemli bir etken döviz kurunun denge değerinin altında tutulması (ulusal paranın aşırı değerlenmesi)’dır. Bunun gibi, ülkenin yüksek bir büyüme hızı gerçekleştirmeye çalışması, ekonomik konjonktürün genişleme aşamasında bulunma, arızı etkenler, para ve sermaye piyasalarındaki spekülâtif faaliyetler de dış ödeme açıklarını büyültür.

Harcama-değiştirici politikalarda ise amaç, harcamaların toplam hacmi (milli gelir) daraltılıp genişletilerek dış dengenin sağlanmasıdır. Diğer bir deyişle, toplam harcamaların dış açıklar karşısında kısılması, dış fazlalıklar karşısında da genişletilmesi söz konusudur. Harcama değiştirici politikalar, toplam harcamaların hacmini aşağı ve yukarı yönde etkileyerek dış dengeyi sağlama amacına yöneliktir.

Doğru cevap E'dir. Bir malın talebi ne kadar esnekse onun tüketimi o ölçüde kısılır ve vergi gelirleri o ölçüde düşer. Soruda en esnek talep E malına aittir.Çünkü esneklik katsayısı en yüksek değerde olup 3'tür.

İthalatçı ülkeler, yabancı ihracatçılara ödenen sübvansiyonların ulusal ekonomilerinde doğuracağı zararlı etkilerinden korunmak için, bu tür malların ithalatı üzerine ek bir vergi koyarlar. GATT’ın Sübvansiyonlar Kodu ile düzenlenmiş olan bu vergiye telâfi edici vergi (counter-vailing tax) adı verilir. Bu bir anti-damping vergisi niteliğindedir ve onun gibi verginin konulabilmesi için önce ithalatçı ülkede usulüne uygun biçimde bir soruşturmanın yapılmış olması gerekir.

Soru kökünde geçen alanlar hizmet sektörüne ait alanlardır.

Latince kökenli bir kelime olan konvertibilite (convertibility), değiştirme veya dönüştürme gibi anlamlara gelir. Ekonomideki anlamı da bununla ilgilidir. Şöyle ki, bir ülke ulusal parasının, döviz piyasasında serbestçe öteki ülke paralarına dönüştürülebilme özelliğine sahip olmasını ifade eder.

Doğru cevap B'dir. Faktör Oranları Teorisi, Faktör Donatımı Teorisi ve Heckscher-Ohlin Teorisi terimleri aynı teoriyi ifade etmektedir.

Tek bir para ve bankacılık sistemi, ortak mali politikalar ve tüm birlik çapında ortak ekonomik politikaları belirleyecek ve uygulayacak ülkeler üstü bir organın varlığını gerektirmesi sebebiyle en ileri iktisadi birleşme hareketi iktisadi birliktir.

Döviz piyasasında döviz talep edenlerin amaçları, uluslararası mal ve hizmet ticaretinde bulunmak, sınır ötesine sermaye çıkartmak, ulusal para tasarruflarını enflasyona karşı korumak ve arbitraj ile spekülasyon yapmak biçiminde olabilir.

Gümrük birliklerinin statik etkileri ticaret yaratıcı ve ticaret saptırıcı etkidir. Ticaret yaratıcı etkinin diğerinden büyük olması durumunda dünya refahı üzerindeki net etki olumludur. Gümrük birliklerinin dinamik etkileri, geniş bir piyasanın oluşturulması dolayısıyla ortaya çıkan etkilerdir. Bunlar ülkelerin ekonomik büyüme hızlarını doğrudan etkiler.

Teknoloji Açığı Teoremi ’ne göre, yeni bir mal veya üretim süreci bulan sanayileşmiş ülkeler, bu malların ilk ihracatçıları olurlar. Ancak zamanla teknolojinin taklit edilmesinden dolayı diğer ülkeler söz konusu malı ilk icat edenden daha ucuza üretmeye başlar. Malı ilk icat edenler bu ülkelerle rekabet edemedikleri için malı ithal etmeye başlarlar.

Bir büyük ülke gümrük tarifesi koyarak dış ticaret hadlerini lehine değiştirebiliyorsa, bu tarife artışlarının bir sınırı olacaktır. Bu da optimum tarife oranı olarak adlandırılır. Optimum tarife ticaret hadlerindeki iyileşme ile dış ticaret hacmindeki daralma karşısında ülke refahını maksimum yapan tarife oranıdır.

Merkez bankası (bazen de Hazine), döviz piyasasını kâr amacıyla değil, ülkenin döviz rezervlerini belirli düzeyde tutmak (eksikleri piyasadan tamamlamak ve fazlayı piyasada satmak) ve ulusal parası değerini istenen doğrultuda ve ölçüde etkilemek için kullanırlar.