Kitabımızın 84. sayfasında üzerinde durulan bu ek, I. tekil kişi ekidir. O nedenle sorunun çözümü A seçeneğidir.

Açıklama uzzâr-ı meclisde ağlamadık âdem kalmadı -dIk: sıfat-fiil eki

 Şeyhülislam Yahya ve Nef'i XVII. yüzyıl, Nedim Lale Devri ve Şeyh Galib XVIII. yüzyılın önemli isimleriyken, Hayali, XVI. yüzyıl şairlerindendir. Doğru yanıt B'dir. 

Kitabımızın 72. sayfasında ifade edildiği üzere, +rAk eki, Eski Türkiye Türkçesinde karşılaştırma ifade eden eklerden biridir. Bu nedenle doğru yanıt B seçeneğidir.

Köroğlu 16. yüzyıl halk şairimizdir.

Şeyh Galib, XVIII. yüzyılda eser vermiş olan bir sanatçıdır. Dilimize giren bazı sözcükler, Türkçede yer alan sözcüklerle eş anlamlı olabilirler. Örneğin; Arapça kökenli olan ve dilimize Farsçadan geçen ‘’kafa’’ sözcüğü ‘’baş’’ sözcüğünün eş anlamlısıdır. Bu tür alıntı sözcükler dilimize büyük bir ifade inceliği ve anlatım gücü kazandırmıştır. Bunun yanı sıra yeni görüş, duyuş ve anlayışları karşılayan soyut kavramları Türk kültür ve düşünce düzenine yerleştiren ve Türkçenin kavram ve algılama dünyasının gelişmesine ve genişlemesine katkıda bulunan önemli dil unsurları olmuştur.

yaz-ıl-makta-yız ( yaz: fiil kökü, -ıl fiilden fiil türetme eki, edilgen, -makta isim-fiil eki, y kaynaştırma, ız birinci çoğul şahıs eki

Seyahatname 17. yüzyılda Evliya Çelebi tarafından yazılmış bir eserdir. Diğer maddelerde yer alan gelişmeler ise Tanzimat döneminde gerçekleşmiştir. Doğru seçenek B'dir.

“-MadIn” eki zarf-fiil eklerinden biridir. Sıfat-fiillerden türemiş zarf-fiil ekleri gurubuna dahil olmamaktadır.  

XVIII. yüzyılda yazılmış olan Bahâdur Şâh’ın Arz-Nâmesi’nde hem Çağatay hem de Osmanlı Türkçesinin yanında Tatarca özellikler de bulunmaktadır.

Söz edilen eser ünlü şair Fuzuli'ye aittir. Doğru seçenek B'dir.

Fuzulî XVI. yüzyıl Türk edebiyatının en önemli şahsiyetlerindendir. Önemli eserler kaleme almıştır. Seçeneklerdeki Mizânü’l-Evzân Fuzulî’ye değil Ali Şir Nevai’ye ait bir eserdir.

Çağatay Türkçesinde Ali Şir Nevai’den sonra en büyük isim olarak kabul edilen kişi Babür Şah’tır.

Şeyh Galib soyut divan şiirinin belki de son önemli temsilcisidir. Divanında bulunan gazel, kaside ve tardiyeleriyle özgün bir sanat anlayışı oluşturmuştur. Şeyh Galib’in 2100 beyitlik Hüsn ü Aşk mesnevisi ise Türk edebiyatının tasavvufi bir konu etrafında oluşturulmuş soyut allegorik kahramanların anlatıldığı bir eserdir. Eserin genel yapısı ve felsefesi üzerinde Fuzuli’nin Leyla vü Mecnun isimli eserinin etkisi sezilse de soyut kavramların değerlendirilişi ve imajları özgündür.

İyelik grubu getirildiği kelimeye aidiyet anlamı katan bir çekim ekidir. Kelimeden yeni bir kelime türetmez, cümlenin yüklemi ya da öznesini belirtme gibi bir görev üstlenmez.

18 yüzyılda kaleme alınan Çağatayca-Farsça sözlüğün adı Senglah’tır. Bu sözlük Mirza Mehdi Han tarafından kaleme alınmıştır.

Nesir sahasında da çok sayıda eserin ortaya konduğu XVIII. yüzyılda çeşitli biyografik eserler, şairler tezkiresi ve mensur tarihler ve sefaretnameler yazılmıştır.
Biyografik eserler arasında Osmanzade Taib’in kendi dönemine kadar olan sadrazamlar hakkında bilgi verdiği Hadikatü’l-Vüzera; Sakıp Mustafa Dede’nin mevlevi büyüklerini anlattığı Sefine-i Nefise fi Menakibi’l-Mevleviyye; Şeyhülislam Esad Efendi’nin 100 bestecinin hayatını anlattığı Atrabü’l-Asar ve Müstakimzade Süleyman Saadeddin’in 88 şeyhülislamın hayatını anlattığı Devhat’ü-l-Meşayih isimli eserleri önde gelmektedir.

Bağdatlı Ruhi, Türk edebiyatının en güzel yergi şiirlerinden sayılan terkib-i bendin sahibidir.

Kafadan atmak ( İnceleme yapmadan uydurup söylemek), kafa patlatmak ( Bir iş üzerinde çok ve yorucu bir biçimde düşünmek ), kafa tutmak ( Boyun eğmeyip karşı gelmek, diklenmek ) kafasına koymak ( Bir şeyi yapmaya kesin karar vermek ) deyimlerinde kafa sözcüğü yerine baş sözcüğü kullanılamaz. Çaresiz kalarak yaptığına pişman olmak anlamındaki kafasını taştan taşa çarpmak deyimindeki kafa yerine başını yerden yere vurmak denilebilir.