XVI. Yüzyıl Türk Edebiyatı Final 5. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
Osmanlı bilginleri ile ilgili en kapsamlı biyografinin hangisidir?
Tacü’t-Tevarih |
Meşairü’ş-Şuara |
Şakayık |
Şevahidü’n-Nübüvve |
Tevarih-i Âl-i Osman |
Bu yüzyılda bilgin biyografileri de müstakil çalışmalara dönüşür. Türün ilk örneği, Taşköprî-zade İsamettin Ahmet tarafından Arapça olarak yazılmıştır. Tam adı Şakayıku’nNu’maniyye
fi Ulemai’d-Devleti’l-Osmaniyye olan biyografik eser, bilim dünyasında Şakayık’un-Nu’maniyye veya daha kısa olarak Şakayık olarak tanınır. Bilginler ve şeyhleri tanıtmak amacıyla kaleme alınan bu eser, gerek yazılmış olduğu XVI. yüzyılda ve gerekse takip eden asırlarda büyük ilgi ve rağbet görmüş, esere pekçok tercüme ve zeyil (ek) yazılmıştır. Şakayık’ın XVI. yüzyılda yapılmış en meşhur tercümesi Mecdî Mehmet’e aittir.
Eseri, Hadayıku’ş-Şakayık adıyla Türkçeye kazandıran Mecdî’nin çalışması bir tercümenin ötesinde ve aslının genişletilmiş bir örneği durumundadır.
2.Soru
Divan edebiyatında Necef incisi ve Şâh-ı Necef tamlamalarıyla kastedilen kişi kimdir?
Hz. Ali |
Lamii Çelebi |
Bağdatlı Ruhi |
Gelibolulu Ali |
Hz. Muhammed |
Divan edebiyatında Necef incisi ve Şâh-ı Necef tamlamalarıyla Hz. Ali kastedilir. Ayrıca üzeri on iki dilimli bir cins taşa da Necef taşı (dürr-i Necef) denir.
3.Soru
Aşağıdakilerden hangisinin Mensur metinlerin üslup özelliklerinin saptanmasında dikkate alınması sözkonusu değildir?
Kalıplaşmış ifadelere yer vermesi |
Sözcüklerin kullanım sıklığı |
Seci ve diğer sanatların kullanımı |
Eserin konusu |
Çeviri veya telif olması |
Çeviri veya telif olması Mensur metinlerin üslup özelliklerinin saptanmasında dikkate alınması sözkonusu olamaz.
4.Soru
Lamii Çelebi'ye niçin "Cami'i Rumi" lakabı verilmiştir?
Cenazesi camiye gömüldüğü için |
En önemli eseri cami ile alakalı olduğu için |
Camide vaiz olarak da çalıştığı için |
Abdurrahman Camî'nin eserlerini çevirdiği için |
Cami vakfettiği için |
Lamiî Çelebi’nin eserlerinde tasavvufi bilgi ve kültür önemli bir yer tutar. Erken yaşlarda Bursa’nın manevi ikliminden etkilenerek tasavvuf yoluna meyletmiş, devrinin tanınmış mutasavvıflarından Emir Ahmed Buharî’ye bağlanmıştır. Onun aracılığıyla Nakşibendi tarikatına girmiş ve tasavvuf terbiyesinden geçmiştir. Belki de bu vesileyle kendisi gibi Nakşi olan Abdurrahman Camî ile tanışmış, onun fikirlerinden fazlasıyla etkilenmiştir. Onun pek çok eserini Türkçeye çevirerek “Camî-i Rum” lakabını almıştır.
5.Soru
Muhibbîden sonra en çok gazel söyleyen padişah aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?
Selimî |
Muhibbî |
Selimî |
Muradî |
Adlî |
III. Murat, Osmanlı padişahlarının en bilginlerinden sayılır. Şeyhülislam Mehmed Sâded-dîn Efendi, Bekaî Efendi, Şeyh Şücâ Efendi, Tiryaki Hasan Paşa gibi devrin ünlü kişileri tarafından yetiştirilmiştir. Özellikle III. Murat’ın şehzadeliği sırasında Manisa’da tanıştığı Şeyh Şüca, sultanın mistik yolculuğunda kılavuz olmuştur. Muhibbîden sonra en çok gazel söyleyen padişahtır.
6.Soru
Aşağıdaki ifadelerden hangisi doğru değildir?
Özellikle Şah u Geda’da mekân ola
Taşlıcalı Yahya, XVI. yüzyılın en ilgi çekici mesnevi şairi değildir. |
Yahya’nın hamsesini oluşturan mesnevilerden Şah u Geda yerel unsurları yansıtması bakımından, Yusuf u Züleyha ise maddi kaygılardan uzak bir aşk anlayışını inşa etmesinden ötürü özgündür. |
Taşlıcalı Yahya, hem beş mesnevi yazarak hamse sahibi olmuş hem de özgün konuları ele alarak mesnevi sahasında önemli bir konum elde etmiştir. |
Taşlıcalı Yahya"nın özgünlüğü sadece konu seçiminde değildir, mekân kullanımında da özgün bir yere sahiptir. |
Taşlıcalı Yahya özellikle Şah u Geda’da mekân olarak seçtiği İstanbul’dan çeşitli hayat sahnelerini yansıtır. |
Taşlıcalı Yahya, XVI. yüzyılın en ilgi çekici mesnevi şairlerindendir.
7.Soru
Arapça, Farsça ve Türkçe kelime kadrosunun zengin imkânlarından yararlanılarak dolaylı anlatımı ön plana çıkaran, peş peşe gelen paralel cümlelerle süslü ve secili anlatımı tercih eden ve bu özellikleri yüzünden de kolay anlaşılamayan bir yapı sergileyen üslup aşağıdakilerden hangisidir?
Bedii Üslup |
Resmi Üslup |
Nesir Üslubu |
İlmi Üslup |
Şifahi Üslup |
Bedii (estetik( üslup; Arapça, Farsça ve Türkçe kelime kadrosunun zengin imkânlarından yararlanılarak dolaylı anlatımı ön plana çıkaran, peş peşe gelen paralel cümlelerle süslü ve secili anlatımı tercih eden ve bu özellikleri yüzünden de kolay anlaşılamayan bir yapı sergiler. Âşık Çelebi ve Hasan Çelebi gibi tezkire yazarlarının, Hoca Sadettin gibi tarihçilerin eserlerinde Arapça, Farsça tamlamalarla ve secili ibarelerle örülü metinlere çok sık rastlanır. Şifahi (folklorik )üslup, konuşma diline dayanan üslup düzeyidir. İlmî üslup, bilgi vermeyi hedef alan ama bu işlemi bir üslup endişesi ve edebî incelikle yapmayı hedefleyen eserlerde kullanılır. Resmî üslup denilince devlet yazışmaları, kararlar, emirler, hukuk metinleri ve diplomatik belgelerin kaleme alındığı üslup anlaşılmalıdır. Bu üslubun dili sade, mantıklı ve inandırıcı olmalıdır. Nesir ise düzyazı anlamına gelmektedir.
8.Soru
Divan şiiri geleneği içinde daha çok muamma şairi olarak tanınan şair aşağıdakilerden hangisidir?
Hayali |
Nevi |
Baki |
Emri |
Zati |
Emrî, divan şiiri geleneği içinde daha çok muamma şairi olarak tanınır. Doğru cevap D'dir.
9.Soru
Osmanlı nesrini folklorik,bedii,ilmi ve resmi olarak dört grupta inceleyebiliriz.Aşağıda özellikleri verilen nesirlerden hangisinin açıklaması doğrudur?
Folklorik Üslup:Daha çok dini,tasavvufi ve dini-destani konulu eserlerde ve süslü sanatlı bir dil kullanılarak oluşturulur. |
İlmi Üslup,daha çok bilgilendirmeyi amaçlar ve herhangi bir üslup endişesi ile edebi incelik kaygısı taşımaz. |
Kadı sicilleri, tahrirler ve fetvalarda toplumu etkisi altına almak adına süslü ve sanatlı bir dil kullanılır. |
"Erken yola gidenlerün başına gün toğa. Yağmurlu günde yola çıkan sırsıklam deli ola." cümleleri folklorik üsluba örnek olarak gösterilebilir. |
Sinan Paşa’ nın Tazarruat eserinde bilgi verme amacı estetik kaygının önüne geçmiş ve herkesin anlayabileceği bir yapıdadır. |
"Erken yola gidenlerün başına gün toğa. Yağmurlu günde yola çıkan sırsıklam deli ola". cümleleri Zati'nin folklorik nesir özelliğini yansıtan cümlelerdir.
10.Soru
Aşağıdakilerden hangisi mensur metinlerin dil ve üslupları açısından sınıflandırılmasıyla ilgili olarak doğru bir ifade olamaz?
Mensur metinlerin söz varlığı dikkate alınarak sade nesir, orta nesir ve süslü nesir diye üç düzeyde sınıflandırılmıştır. |
Mensur metinlerin dil ve üslupları açısından sınıflandrılmasıyla ilgili olarak yapılan sınıflandırmada Recaizade Ekrem’in nesr-i sade, nesr-i müzeyyen ve üslub-ı âlî biçimindeki hem dil hem de üslup özelliklerini esas alan sınıflandırmasıyla örtüşür. |
Tahir Olgun ise eski nesri; nesr-i mürsel ve nesr-i müsecca biçiminde sınıflandırmıştır. |
XVI. yüzyıl mensur metinlerini üslup bakımından; folklorik/şifahî üslup, ilmî üslup, bediî/estetik üslup ve resmî üslup başlıkları altında değerlendirebiliriz. |
Mensur metinlerin söz varlığı dikkate alınarak sade nesir, orta nesir ve süslü nesir diye üç düzeyde sınıflandırılması sözkonusu değildir. |
Mensur metinlerin söz varlığı dikkate alınarak sade nesir, orta nesir ve süslü nesir diye üç düzeyde sınıflandırılması sökonusu değildir ifadesi doğru bir ifade olamaz.
11.Soru
Ebkâr-ı Efkâr sergüzeştnamesinin konusu aşağıdakilerden hangisidir?
Gençlik yıllarından yaşlılık çağına kadar yaşadığı çeşitli olayları nakleder. |
Dört yaşından başlayarak yaşlılık yıllarına kadar geçen dönemi anlatır. |
Altın, gümüş, mihenk arasında geçen bir hikâyeyi konu edinir. |
Şairin Edirne ve İstanbul’da yaşadığı bir aşk hikâyesini anlatır. |
III. Murat’ın şehzâdesi Mehmet için yaptığı oldukça gösterişli sünnet düğünü anlatır. |
Ebkâr-ı Efkâr, Molla Maşîzâde Fikrî Dervîş’in yazdığı bu eser, 1504 beyitten oluşmaktadır. Şairin Edirne ve İstanbul’da yaşadığı bir aşk hikâyesini anlattığı bu eseri, bir sergüzeştname veya hasbihâl olarak kabul edilebilir.
12.Soru
Aşağıdakilerdn hangisi Gelibolulu Ali için yanlış bilgi olarak verilmiştir?
Hayatı farklı Osmanlı şehirlerinde devlet hizmetiyle geçti. |
Mahlası ilk zamanlarda Çeşmî idi. |
Cidde’de vefat etmiştir. |
Şiirde aruz kalıbına karşıdır. |
Şiirlerinde sosyal hayatın izleri görülür |
Divan şiirinin bütün imkânlarını kullanır. Gazel biçiminde övgü şiirleri söyler. Gündelik hayatın ayrıntılarını; beklentilerini, düş kırıklıklarını gazel biçiminde ifade eder. Aruzun imkânlarını yoklar. Bu bakımdan şiirlerinde yirmi dört farklı aruz kalıbı kullanır.
Diğerleri doğru bilgidir.
13.Soru
Aşağıdaki şairlerin hangisi hasbihâl türünde eser yazmamıştır?
Sevadî |
Safî |
Zatî |
Muyî |
Za‘ifî |
XVI. yüzyılda gündelik hayat, çeşitli biçimlerde sanat eserlerine yansır. Şairler model kabul ettikleri Fars edebiyatındaki tür ve tarzların benzerlerini yerli unsurlar ve realist çizgiler katarak yeniden üretirler. Yönetici zümrenin doğum, sünnet ve evlenme gibi merasimleri edebî eserlerin imkânları çerçevesinde sûrnamelerde işlenir. Şehirlerin güzellikleri ve güzelleri konusunda şehrengizler yazılır. Divan şairleri gazellerinde kişisel sorunlarını pek fazla dillendirmezler. Hasb-i hâl tarzına uygun konuları mesnevi biçimiyle anlatmayı tercih ederler. Bu tür mesnevilerde yerli unsurlar ve yaşanmışlık izlenimi veren olaylar manzum biçimde işlenir
14.Soru
Yönetici zümrenin doğum, sünnet ve evlenme gibi merasimleri edebî eserlerin imkânları çerçevesinde hangi mesnevide işlenir?
Surname |
Şehrengizler |
Gazavatname |
Şeyhname |
Hasbihal |
Yönetici zümrenin doğum, sünnet ve evlenme gibi merasimleri edebî eserlerin imkânları çerçevesinde sûrnamelerde işlenir.
15.Soru
Anadolu sahasında ilk Türkçe nazire olarak kabul edilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
Mahzenü’l-Esrar |
Rıdvaniyye |
Gülşen-i Envar |
Gencine-i Raz |
Kitab-ı Usul |
Anadolu sahasında ilk Türkçe nazire olarak kabul edilen eser, Ahmed-i Rıdvan’ın Mahzenü’l-Esrar’ıdır. Ahmed-i Rıdvan’ın Rıdvaniyye isimli mesnevisi de dinî ve ahlakî öğütler içeren bir eserdir. Yahya Bey’in Gülşen-i Envar, Gencine-i Raz ve Kitab-ı Usul adlı eserlerinde de dinî nitelikli hikâyeler ve temsiller anlatılmaktadır.
16.Soru
Aşağıdakilerden Âlî ile ilgili doğru bir ifade değildir?
Birden çok divan tertip eden ve divanlarına özel adlar veren şairlerdendir. |
Sekiz divanı vardır. |
Ömrünün son yıllarında yazdığı şiirlerini de dördüncü divanına almıştır. |
Gençliğinde yazdığı şiirleri birinci divanında toplamış, daha sonra yazdığı şiirlerini hayatının dönemlerine göre tasnif ederek Varidatü’l-Enîka ve Layihatü’l-Hakîka adlı iki ayrı divanda bir araya getirmiştir. |
Hepsi doğrudur |
Gelibolulu Âlî’nin sekiz değil dört divanı vardır.
17.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Lamiî Çelebi için söylenebilmesi mümkün değildir?
Divanına dibace yazmıştır. |
Nazmı nesrinden üstündür. |
Nesirde üstattır. |
Bilgin şairlerdendir. |
Çok eser sahibidir. |
Lamiî Çelebi"nin nazmının nesrinden üstün olduğu söylenemez.
18.Soru
Aşağıdakilerden hangisi İbrahim Gülşenî'nin yazdığı Türkçe eserlerden değildir?
Manevî |
Pendname |
Razname |
Kıdemname |
Çobanname |
Manevî, Gülşeni'nin yazdığı Farsça eseridir.
19.Soru
I. Manisalı Camî ve Bursalı Lamiî tarafından kaleme alınmıştır.
II. Lamiî, 5981 beyitlik mesnevisini, Fars şairi Unsurî’nin aynı adı taşıyan eserinden esinlenerek yazılmıştır.
III. Camî’nin mesnevisi de olay örgüsü bakımından Lamiî’nin mesnevisiyle aynıdır. Mesnevinin olay örgüsü, iç içe girmiş pek çok maceradan oluşur. Bu olaylar çok geniş bir coğrafyada geçer.
Yukarıda hangi eserden bahsedilmektedir?
Şem ü Pervane |
Gül ü Bülbül |
Vamık u Azra |
Salaman u Absal |
Şah u Geda |
XVI. yüzyılda Manisalı Camî ve Bursalı Lamiî Vamık u Azra mesnevisini kaleme almıştır. Lamiî, 5981 beyitlik mesnevisini, Fars şairi Unsurî’nin aynı adı taşıyan eserinden esinlenerek yazılmıştır. Camî’nin mesnevisi de olay örgüsü bakımından Lamiî’nin mesnevisiyle aynıdır. Mesnevinin olay örgüsü, iç içe girmiş pek çok maceradan oluşur. Bu olaylar çok geniş bir coğrafyada geçer.
20.Soru
"Konuşma diline dayanan üslup düzeyidir. Türkçe sözlerin yoğun olduğu bu üslup, daha çok dinî, tasavvufî ve dinî-destanî konulu eserlerde görülür. Bu üslupta cümleler kısadır ve cümleyi oluşturan kelimeler büyük ölçüde isim ve fiillerden ibarettir."
Yukarıda tanımı verilen üslup aşağıdakilerden hangisidir?
Bedii Üslup |
Şifahi Üslup |
İlmi Üslup |
Resmi Üslup |
Nesir Üslubu |
Bedii (estetik) üslup; Arapça, Farsça ve Türkçe kelime kadrosunun zengin imkânlarından yararlanılarak dolaylı anlatımı ön plana çıkaran, peş peşe gelen paralel cümlelerle süslü ve secili anlatımı tercih eden ve bu özellikleri yüzünden de kolay anlaşılamayan bir yapı sergiler. Âşık Çelebi ve Hasan Çelebi gibi tezkire yazarlarının, Hoca Sadettin gibi tarihçilerin eserlerinde Arapça, Farsça tamlamalarla ve secili ibarelerle örülü metinlere çok sık rastlanır. Şifahi (folklorik)üslup, konuşma diline dayanan üslup düzeyidir. İlmî üslup, bilgi vermeyi hedef alan ama bu işlemi bir üslup endişesi ve edebî incelikle yapmayı hedefleyen eserlerde kullanılır. Resmî üslup denilince devlet yazışmaları, kararlar, emirler, hukuk metinleri ve diplomatik belgelerin kaleme alındığı üslup anlaşılmalıdır. Bu üslubun dili sade, mantıklı ve inandırıcı olmalıdır. Nesir ise düzyazı anlamına gelmektedir.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ