Batı literatüründe Balkanlar’ı tasvir eden ilk eserler macera romanları ve gezi yazıları olmuştur. Bu eserlerde Balkan halkları vahşi, tehlikeli ve barbar olarak tasvir edilmiştir. Balkanlar’ın ‘Avrupa’nın ötekisi’ olarak tanımlanmasına hizmet eden bu eserlerin en önemlilerinden bir tanesi Brem Stoker’ın 1897’de yayımladığı ‘Drakula’ adlı Balkanlar’da yaşayan kan emici bir vampirin konu edildiği romanıdır. Dünyaca ünlü polisiye roman yazarı Agatha Christie, 1925 yılında yayımlanan Türkçeye Chimneys fiatosunun Esrarı olarak çevrilen eserinde son kralları suikast ile öldürüldükten sonra cumhuriyet ile yönetilen bir Balkan ülkesi olan ‘Herzoslovakya’dan bahsetmektedir. Benzer bir şekilde Belçikalı karikatürist George Remi tarafından yazılan ve resimlendirilen ünlü çizgi roman serisi Tenten’in sekizinci kitabı olan ‘Ottokar’ın Asası” Balkanlar’da hayali bir ülke olan ‘Sildavya’daki entrikalar, savaşlar ve darbeleri konu etmektedir. Sildavya ve Herzoslovakya gibi hayali Balkan şehirleri ile Batılı okuyucunun beyninde olumsuz bir Balkan imgesi yaratılmış bulunmaktadır.