Çağdaş Sosyoloji Kuramları Deneme Sınavı Sorusu #1341211

Baudrillard, Disneyland örneği ile simülasyon evreninde “gerçekle” “düşsel”, “gerçekle”“sahte” arasındaki farkın ortadan kalktığını söyler. Bu belirlemeye göre aşağıdakilerden hangileri söylenebilir? I. Disneyland “gerçek” Amerika’nın bir Disneyland’a benzediğini gizlemeye yaramaktadır II. Disneyland örneği sıradan, gündelik yaşantının bir hapishaneyi andırdığını gizlemeye çalışan toplumsal bir yapının hapishaneler inşa etmesine benzemektedir III. Disneyland’ı düşsel bir evren olarak sunma arzusunun gerisinde yatan şey, Disneyland’ın dışında kalan evrenin gerçek bir evren olduğuna inandırma düşüncesidir IV. Disneyland’ı çevreleyen Los Angeles ve Amerika gerçeğe değil, hiper gerçeğe ve simülasyona aittir V. Disneyland örneğinde sorun yanıltıcı bir yeniden canlandırılmış gerçeklikten çok, gerçeğin gerçeğe benzemediğini gizleyebilmek ve gerçeklik ilkesinin devamını sağlayabilmektir


I - II -III - IV - V

I - II -III - IV 

II -III - IV - V

I - II  - V

I - III - IV - V


Yanıt Açıklaması:

Simülasyon evreninde “gerçekle” “düşsel”, “gerçekle” “sahte” arasındaki farkın ortadan kalktığını söyleyen Baudrillard bu belirlemeyi, Disneyland örneğinde şöyle açıklar (Baudrillard, 2010: 28- 29): Disneyland, bütün simulakr düzenlerinin iç içe geçtiği kusursuz bir modeldir. Disneyland her şeyden önce; Korsanlar, Geleceğin Dünyası vb. şeylerden oluşan bir illüzyon ve fantazm oyunudur. Disneyland’ın her köşesinde nesnel bir Amerika profiliyle karşılaşabilmek mümkündür. Burada, Amerika’nın sahip olduğu tüm değerler minyatürleştirilmekte ve çizgi filmler aracılığıyla coşarak, kendilerinden geçmektedirler. Aslında kalabalıkları buraya çeken de budur. Baudrillard’a göre, Disneyland “gerçek” ülkenin “gerçek” Amerika’nın bir Disneyland’a benzediğini gizlemeye yaramaktadır. Bu durum, sıradan, gündelik yaşantının bir hapishaneyi andırdığını gizlemeye çalışan toplumsal bir yapının hapishaneler inşa etmesine benzemektedir. Disneyland’ı düşsel bir evren olarak sunma arzusunun gerisinde yatan şey, Disneyland’ın dışında kalan evrenin gerçek bir evren olduğuna inandırma düşüncesidir. Oysa Disneyland’ı çevreleyen Los Angeles ve Amerika gerçeğe değil, hipergerçeğe ve simülasyona aittir. Burada sorun yanıltıcı bir yeniden canlandırılmış gerçeklikten çok, gerçeğin gerçeğe benzemediğini gizleyebilmek ve gerçeklik ilkesinin devamını sağlayabilmektir (Ritzer, 1997: 96). Baudrillard’ın Amerika (1996a: 63) adlı eserinde bahsettiği, Amerikalıların saplantı haline gelmiş korkusu olan ışıkların sönmesi, Disneyland ile de engellenmiş olmaktadır. Disneyland tam bir ışık gösterisidir. 24 saat her yerde ışıkların yandığı bir ülke olan Amerika’nın bu küçük minyatürü de karanlığa karşı korkusunu ışık gösterileriyle gidermektedir.

Yorumlar
  • 0 Yorum