Çağdaş Türk Romanı Deneme Sınavı Sorusu #689031
I. Ne yazar, ne anlatıcı, ne de roman kişileri, özellikle “bir şey” anlatmanın, önermenin hatta eleştirmenin peşinde değillerdir.
II. Tarih ile tarih dışı, mekan ile mekan dışı, dinsel ile din dışı, olgu ile tasavvur, ahlak ile ahlaksızlık kısaca her şey, her değer, birbirine karşı üstünlüğünü veya alçaklığını kaybeder ve eşitlenir.
III. Bir gerçeklik anlayışı yoktur.
IV. Üst kurmaca, metinler arasılık, çoğulcu bakış açısı gibi bileşenler metinsel yapıda öne çıkar.
Postmodern roman ile ilgili yukarıdaki ifadelerden hangileri doğrudur?
Yalnız I ve II |
I, III ve VI |
I, II ve VI |
I, II ve III |
Yalnız III ve VI |
Romanlarda dikkati çeken en önemli özelliğin, anlatılan her şeyin estetik bir bütünlük için kullanılan malzemeler olduğunun fark edilmesi, biçim üzerinde durmayı zorunlu kılar. Ve sanki artık küresel simülasyonun oluşturduğu imajlarla hayatını sürdüren okur da çoğalmıştır ve romanın “bir şey” anlatmasını değil, her şeyden söz etmesini ve hoşça vakit geçirtmesini istemektedir. Bilim, teknoloji ve ideolojiler ekseninde toplanan modern değerlere şüphe duymaya başlayan postmodernizm, bu rasyonel, Newtoncu kategorizasyona karşı koyacak bir merkez kuvveti olmadığı için değerleri eşitleme yoluna gider. Tarih ile tarih dışı, mekânla mekân dışı, dinsel ile dindışı, olgu ile tasavvur, ahlâk ile ahlâksızlık kısaca her şey, her değer, birbirine karşı üstünlüğünü veya alçaklığını kaybeder ve eşitlenir. Modern ahkâma karşı inanç kaybı noktasında bu nötrleştirme ve eşitleme, insanı konumsuzlaştırır ve kimliksizleştirir. Sözünü ettiğimiz okur, bu geniş tabanlı sosyal durumun okurudur. Postmodern roman eleştirisi genel olarak, üst kurmaca, metinler arasılık, çoğulcu bakış açısı gibi bileşenler üzerinde durarak metinsel yapıyı incelemektedir. Postmodernin de bir gerçeklik anlayışının olduğu söylenmektedir. Örneğin biyografik, sosyolojik, hatta psikanalitik nedenselliklerin yerini, kurmacanın kendisi almıştır; kurmacanın kendisi bir “neden”dir. Newton fiziğinin duyusal gerçekliğinin tahtı, quantum fiziğinin göreceliğiyle sallandığından beri, aslında yeni bir gerçeklik anlayışı da doğmaya başlamıştır. Derida, Foucault, Barthes, Lévi-strauss, Lyotard ve Baudriallard’in, doğmaları, ideolojileri ve modernizmin getirdiği bütün normları sarsması, bütüncül olmayan, karşıtlık ilişkisi üzerine kurulmayan bu yeni gerçekliğin anlatılması çabasıdır. Postmodern romanların tarihe yöneldiği, kurguda, entrika ve gizemi öne çıkardığı da bilinmektedir. Üst kurmaca çok genel anlamıyla, romandaki evrenin, kurmaca olduğunun, metinsel bir gerçeklik olduğunun açıkça vurgulanmasıdır.