Çevre Sosyolojisi Deneme Sınavı Sorusu #531658

I) 40.000 yıl kadar önce yaşamışlardır.
II) Bitki toplayarak ve hayvanları avlayarak yaşamışlardır.
III) Ekonomik değere sahip yiyecekleri uzun süre biriktirmemişlerdir.
IV) Organizasyonel yapıları çok karmaşık değildir.
Yukarıda verilen özelikler hangi topluma ait özelliklerdir?


Avcı-Toplayıcı toplum

Tarımcı toplum

Endüstriyel toplum

İlkel toplum

Küresel toplum


Yanıt Açıklaması:

Avcı-toplayıcı toplumlar, günümüzden yaklaşık 40.000 yıl kadar önce ortaya çıkmış, en erken toplum biçimidir (Harper, 1996). Avcı-toplayıcı toplumlar, yenilebilir yabancı bitkileri toplayarak ve yakın çevrelerindeki hayvanları avlayıp yiyerek yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Yiyeceklerini haftalık ya da günlük olarak topladıklarından, uzun süreli olarak saklanabilecek ve ekonomik değere sahip yiyecek biriktirmemişlerdir. “Onların yaşamı (doğayı tanımanın) uzmanlaşmış bilgisinin kültürel olarak birikimine bağlıydı” (Harper, 1996:37). Uzmanlık bilgisi, yakın çevrede varolan yiyecek bulma olasılığını ve toprak, su, hava ve bitkiler hakkında gerekli bilgileri kapsamıştır. Avcı-toplayıcı toplumların organizasyonel yapıları çok karmaşık değildir. Onların gündelik yaşantısı, basit bir iş bölümüne; statü rol sistemleri yaş ve cinsiyet temeline dayanmaktadır. Topluluk üyeleri arasındaki ilişkiler doğrudan ve enformeldi. Bununla birlikte eşitsizlik ya hiç yok ya da çok sınırlı idi, çünkü bir artı değer birikimi dolayısıyla sömürü söz konusu değildir (Lenski, 1996; Harper, 1996:37). Modern toplum ile karşılaştırıldığında, avcı-toplayıcı toplum üyelerinin sayısının azlığı ve merkezileşmemiş toplumsal yapıdan dolayı avcı-toplayıcı toplumların doğal çevre üzerindeki etkileri sınırlı ve yerel ölçülerdeydi. Avcı-toplayıcı toplumlarda, doğal çevre ile karşılıklı bağımlılık ilişkisi söz konusuydu. Avcı-toplayıcı toplumlarda, toplum üyeleri bir yandan doğa ile karşılıklı ve eşitlik temeline dayalı bir ilişkiye sahip iken diğer yandan toplumun diğer üyeleri ile olan ilişkileri de karşılıklılık ve eşitlik temeline dayanıyordu. Bu, doğaya bağımlı olma, avcı-toplayıcı toplumların Egemen Toplumsal Paradigma’sının temelini oluşturmuştur. Onlar, kendilerini doğanın bir parçası olarak düşünmüşlerdir. “Onların doğa kavramsallaştırması, kutsal ruhlar tarafından yönetilen vahşi doğa, balta girmemiş ormanlar ve otlaklardan oluşan yaşayan bir doğadır” (Harper, 1996:38). Yukarıda anlatılan üretim yapısının sonucu olarak avcı-toplayıcı toplumlar, doğa ile bir sömürü ve denetim altına alma ilişkisi değil; karşılıklılık temeline dayalı, uyumlu ve dostane bir ilişki biçimi geliştirmişlerdir. Ancak insanın doğa ile olan bu karşılıklı dostluğu çok uzun sürmemiş, toprağın işlenmeye başlaması ile birlikte, “karşılıklı dostluk” da zayıflamaya başlamıştır.

Yorumlar
  • 0 Yorum