Genel Havacılık Deneme Sınavı Sorusu #1070670

Aşağıdakilerden hangisi genel havacılık hava araçlarının emisyon etkilerinden biridir?


Hava ulaşımında kullanılan tüm hava araçları, motorları vasıtasıyla hareket edebilmektedir.

Karbondioksit, günümüzde en çok bilinen emisyon türüdür. Küresel ısınmaya önemli
etkisi nedeniyle en önemli sera gazı olarak da tanımlanan karbondioksit, petrol kaynaklı
tüm yakıtların yanması ile ortaya çıkan bir numaralı emisyon olarak düşünülebilir

Su buharı da bir çeşit sera gazı olmakla birlikte bu gazın atmosferde bulunma süresi
diğer gazlara göre daha düşüktür.

Karbonmonoksit gibi yanmamış hidrokarbonlar da motorların düşük devirlerinde yüksek miktarlarda ortaya çıkmakta olup, kullanılan yakıta bağlı olarak yüzlerce farklı bileşikte bulunabilmektedir.

Hepsi


Yanıt Açıklaması:

GENEL HAVACILIK HAVA ARAÇLARININ EMİSYON ETKİLERİ
İçerisinde yanmanın meydana geldiği her türlü makine veya motorda, kullanılan yakıta
bağlı olarak bir takım kirleticiler meydana gelmektedir. Genel anlamda emisyon olarak
tanımlanan bu kirleticilerden bazıları, yanma işleminin doğası gereği kaçınılmaz olarak
üretilmektedir. Bunlara örnek olarak karbondioksit (CO2
) ve su buharını (H2
O) verebiliriz. Bazı emisyon türleri ise kullanılan yanma teknolojisine bağlı olarak değişen oranlarda
üretilmektedir. Örnek olarak karbonmonoksit veya azotoksitlerin (azotdioksit veya azotmonoksit) verilebileceği bu ikinci grup emisyonların miktarı, kullanılan teknolojiye bağlı
olarak az ya da çok olabilmektedir.
Hava ulaşımında kullanılan tüm hava araçları, motorları vasıtasıyla hareket edebilmektedir. Günümüzdeki hava araçlarında iki temel prensipte çalışan motorlar kullanılmaktadır. Bunlardan biri ve ilk ortaya çıkanı, otomobillerde de kullanılmakta olan pistonlu motorlardır. Bu motorların esas amacı, bir şaft vasıtasıyla bağlı oldukları bir pervaneyi
döndürmektir. İkinci grup motorlar ise jet itki prensibine göre çalışmakta olup özellikle
büyük yolcu uçaklarından savaş uçaklarına ve hatta kargo uçaklarına kadar geniş bir hava
aracı grubunda kullanılmaktadır.
Yukarıda bahsedilen her iki motor türünün en önemli ortak noktalarından bir tanesi;
her ikisinde de yanma işleminin gerçekleşiyor olmasıdır. Pistonlu motorlarda bu işlem
bir silindir içerisinde olurken, jet motorlarında ise motorun “yanma odası” adı verilen
bölümünde gerçekleşmektedir.
Yanma işlemi, bilindiği üzere yakıt, yakıcı (ateşleyici) ve yanmaya-uygun-ortam faktörleri bir araya getirildiğinde oluşmaktadır. Günümüzde motorlarda kullanılan yakıtların
büyük bir oranı petrol kaynaklı yakıtlardan (fosil yakıtlar) sağlanmaktadır. Bu yakıtların
temel özellikleri, kimyasal yapılarının büyük bir oranının karbon ve hidrojenden oluşmasıdır. Dolayısıyla içerisinde bu atomların bulunduğu bir yakıt, oksijen ile yakıldığında,
ürünler hanesinde iki temel molekülün ortaya çıkması beklenir. Bu moleküller, kaçınılmaz olarak elde edilen karbondioksit ve su buharıdır.
Karbondioksit, günümüzde en çok bilinen emisyon türüdür. Küresel ısınmaya önemli
etkisi nedeniyle en önemli sera gazı olarak da tanımlanan karbondioksit, petrol kaynaklı
tüm yakıtların yanması ile ortaya çıkan bir numaralı emisyon olarak düşünülebilir. Yanma esnasında yakıtın içerisindeki hidrojen ise oksijen ile birleşerek su buharı adı verilen gazı
oluşturur. Bu gazın etkisi atmosferin hangi yüksekliğinde üretiliyor oluşuna göre değişmekle birlikte, sera gazı etkisi ve bunun yanında yapay sirius bulut oluşumu gibi etkilerinden söz etmek mümkündür.
Su buharı da bir çeşit sera gazı olmakla birlikte bu gazın atmosferde bulunma süresi
diğer gazlara göre daha düşüktür. Su buharı ayrıca, uçakların havada iken arkasında görülen beyaz renkli izlerin oluşmasına neden olmaktadır. Bu izler daha sonra birleşerek
adeta bir battaniye gibi bir alan kaplar ve bu şekilde bir bulut kümesi meydana gelmesine
neden olur. Bu bulut kümesi de, yer küreden uzaya yansıyan güneş ışınlarını hapsederek
yer yüzeyinin ısınmasına sebep olur.
İkinci grup emisyonlarda ise karbonmonoksit, azotoksit, yanmamış hidrokarbonlar,
sülfürdioksit gibi gazlardan bahsedebiliriz. Bu emisyonların miktarı ise motor türüne,
yakıt tipine ve yanma işleminin gerçekleştiği yanma odası tipine göre değişir. Karbonmonoksit gazı zehirli bir gaz olup renksiz ve kokusuzdur. Solunduğunda baş dönmesi, baş
ağrısı, mide bulantısı ve kusma gibi etkilerin yanı sıra bilinç kaybı ve uzun süre maruz
kalındığında kalp krizi ve en sonunda da ölüm ile sonuçlanır. Çoğunlukla tam olmayan
yanma işlemlerinde ortaya çıkarlar. Bu durum motorlarda özellikle ilk çalıştırma ve düşük
devirlerde çalışma esnasında gözlenmekte olup, bu iki emisyon türünün en yüksek miktarda oluştuğu motor fazları, rölanti fazları olarak ifade edilebilir. Karbonmonoksit gibi
yanmamış hidrokarbonlar da motorların düşük devirlerinde yüksek miktarlarda ortaya
çıkmakta olup, kullanılan yakıta bağlı olarak yüzlerce farklı bileşikte bulunabilmektedir.
Bu bileşiklerin sağlık etkileri ile ilgili çok sayıda çalışma bulunmamasına rağmen genel
olarak bu emisyonlara uzun süreli maruz kalan kişilerde ciddi organik rahatsızlıklar, kanser ve erken ölümlere yol açabilecek problemlerin görülebileceği ifade edilmektedir. 

Yorumlar
  • 0 Yorum