aof.sorular.net
İletişim Araştırmaları
İletişim Araştırmaları Deneme Sınavı
İletişim Araştırmaları Deneme Sınavı Sorusu #71990
İletişim Araştırmaları Deneme Sınavı Sorusu #71990
Medyanın düşüncelerin şekillenmesindeki en güçlü araç olduğu tezi, iletişim alanında çalışan hangi bilim adamı tarafında ortaya atılmıştır?
Lipman
|
Lasswell
|
Lazarsfeld
|
Habermas
|
Adorno
|
Yanıt Açıklaması:
Bu dönemde medyanın etkileri konusunu araştıran çalışmalar ön plana çıkmıştır. Güçlü ve minimum etki tartışmaları iletişim araştırmalarını şekillendirmiştir. Lippman’ın (1921) Kamuoyu isimli kitabıyla ortaya konulan medyanın düşüncelerin şekillenmesindeki en güçlü araç olduğu tezi, Yale üniversitesinde siyaset bilimci olan Lasswell’in hipodermik iğne kavramıyla pekiştirilmiştir. Hipodermik iğne, medyanın izleyiciler üzerinde kısa sürede çok güçlü etki yarattığı görüşünü anlatmaktadır. Bu bağlamda Lasswell tarafından iletişim işlevleri şu başlıklar altında sınıflandırılmıştır: (1) çevrenin gözetim altında tutulması; (2) toplumun değişik kesimleri ve çevreye verilen tepki arasındaki karşılıklı ilişki; (3) toplumsal mirasın kuşaklar arasında aktarılması (aktaran: Yaylagül, 2006, s.39). Bu anlayışta iletişim, kitleleri kontrol altında tutmak ve yönlendirmek için bir araç olarak görülmektedir. Birey genellikle bu süreçte edilgen olup etkide bulunulan bir nesne konumundadır. Sosyolog Lazarsfeld ise medyanın etkilerinin sınırlı olduğunu söyleyerek güçlü etki yaklaşımına karşı çıkmış ve minimum etki ya da iki aşamalı model yaklaşımını benimsemiştir. Çalışmalarında kullandığı anket ve odak kümesi gibi yaratıcı yöntemler, pazarlama ve endüstriyel alanlarda yaşanan sorunları aydınlatmayı hedeflemiştir. Hem devlet hem endüstri alanındaki yöneticilerle birlikte çalışan Lazarsfeld, kamuoyunu ikna düzeyini ve tüzel sistemlerin verimli bir şekilde düzenlenmesini amaçlamıştır. Bilgi değişimi yaklaşımı, genellikle bu çalışmalarda etkin olan temel anlayıştır (Northeastern University, 2012). Lazarsfeld biraz da sosyolog olmasının etkisiyle Lasswell’in deneysel ve dikkatle tasarımlanmış ortamlara dayalı nicel yöntemlerinden uzaklaşarak alan araştırmalarına yönelmiştir. Özellikle 1940’larda oy verme davranışı üzerinde çalışan Lazarsfeld, medyanın davranışları pek etkilemediği, bireylerin içinde bulundukları grubun etkisinde daha çok kaldığı ve bireylerarası ilişkiler ile kanı önderlerinin tutum ve davranış değişiminde çok etkili olduğu sonuçlarını ortaya koymuştur. Bu bağlamda “medya yalnızca insanların önceden sahip olduğu kişisel görüşleri pekiştirmekte, bunun dışında içinde bulunulan durumun sürdürülmesine hizmet etmektedir” tezi iletişim araştırmalarına yeni bir yön vermiştir. Ancak 1970’li yıllarda Alman toplumbilimcisi Neumann’ın görüşleriyle güçlü medya yaklaşımı yeniden popülerlik kazanmıştır. Neumann, medyanın sürekli aynı içerikleri tekrar ederek seçici algıyı körelttiği, bu nedenle medyanın etkisinin uzun dönemde arttığını belirtmektedir (Yaylagül, 2006, s.44).
Yorumlar
- 0 Yorum