Kelam'A Giriş Deneme Sınavı Sorusu #37305

1. Akıl2. Kur’ân3. Felsefe4. Sünnet5. Diğer dinlerYukardakilerden hangileri Kelâm ilminde ele alınan konuların her birini bulmamızda öncelikli temel kaynaklardır?


1-2
1-2-4
2-4
2-3-4
1-2-3-4-5

Yanıt Açıklaması: Kelâm ilminde ele alınan konuların her birini Kur’ân ve Sünnet’te bulmamız mümkündür. Çünkü Kur’ân ve onun birinci elden yorumu olan Sünnet’in öncelikli ve temel işlevi inanç ilkelerini yerleştirmektir. İnsanı ve tüm evreni yaratan Allah, Kur’ân’da başta kendi zâtı olmak üzere varlığın başlangıcından sonuna kadar onunla ilgili her şeyden haber vermektedir. Kur’ân bu çerçevede dikkatle okunduğunda bu gerçeklik açık şekilde görülecektir. Binâenaleyh bütün bu konuları kendisine temel alan olarak seçmiş olan kelâm ilminin tüm konularının kaynağı doğrudan doğruya Kur’ân’dır. Yani ilim olarak kelâm, kelâmullahın bilgisidir. Kavram da doğrudan doğruya oradan alınmıştır.Çıkış noktası ve kaynağı Kur’ân ve Sünnet olmakla birlikte bu, kelâmilminin hariçten hiç etkilenmediği anlamına gelmez. Zira inanç yönüyle insanı konu edinen bir ilmin, insanın yaşadığı sosyal hayattan, ondaki gelişim ve değişimden etkilenmemesi mümkün değildir. Kaldı ki insan, sahip olduğu zihinsel, rûhî ve manevî donanımlarıyla aslında toplumun eseri, onun çocuğudur. Dolayısıyla bu ilimle uğraşan bilginler de çevrelerinde olup bitenlerden etkilenmekte idiler. Onlar düşünen, akleden bir toplumda yaşıyorlardı. Farklı kültür, medeniyet ve felsefî düşünüş tarzlarıyla karşılaşıyorlardı. Bütün bu yaşam gerçeklikleri onların düşüncelerine etki ediyordu. Fakat bu etkileşim, kelâmın konularını ortaya çıkarmış değil, aksine, ifade edildiği üzere Kitap ve Sünnet’te var olan konuların tartışılmasına, böylece müstakil bir ilim dalı olarak kelâmın ilmî usûlünün belirmesi ve tam bir disiplin haline dönüşmesine vesile olmuştur. Kelâm ilminin ana konularının kaynağı Kur’ân olduğu gibi onun bu konuları ele alış yöntemi de temelde Kur’ânî bir yöntemdir. Kelâm ilmi iki temel bilgi kaynağına dayanarak yöntemini geliştirmiştir. Bunlardan birincisi nakil yani vahiy ve onun eseri olan ana metin Kur’ân, diğeri de akıldır. Bir İslâm biliminden bahsettiğimize göre onun temel bir kaynağının vahiy olması çok tabiî ve zorunludur. Ama önemle hatırlayalım ki bu kaynak yani Kur’ân baştan sona hep akla hitap etmekte, aklın çalıştırılmasını ve onun verilerinden yararlanılmasını daima istemektedir. Aklın doğruya ve gerçeğe ulaşmanın bir aracı olduğunu ifade eden Kur’ân (Bk. el-Mülk, 67/11), onun verilerinden yararlanmamanın akılsızlık olduğunu söylemektedir. Onun için Allah, akılsız insanı dinen muhatap ve sorumlu tutmaz. Bu gerçekliklerin üzerinde önemle düşünülmelidir. İşte Kur’ân açısından dindeki yeri bu kadar önemli olan akıl kelâm ilminin belirlemiş olduğu yöntemin ikinci ana hareket noktasıdır. Bundan dolayı kelâm ilminin yöntemi de orjinaldir, kendine özgüdür. Ancak, bu ilim, sahip olduğu yöntemi işletme noktasında tabii olarak gelişen ve değişen şartları dikkate almıştır. Onun için tarihinin başlangıcında daha çok nakille yetinen kelâm ilmi sonraki asırlarda akılla nakli dengeli şekilde kullandığı gibi zaman zaman da aklî çıkarımlara öncelik vermiştir. Bütün bunlar aklın yoludur ve akıl için yol açıktır.
Yorumlar
  • 0 Yorum