Kelam'A Giriş Deneme Sınavı Sorusu #37314

1.Müslümanlar, yeni fethedilen bölgelerde eski Yunan felsefesinin iyi bilindiğinive yapılan tartışmalarda bu felsefenin metodunun kullanıldığını görmüşlerdi.Bu da Müslümanlar arasında felsefeye karşı merak uyanmasına vefelsefî eserlerin Arapçaya tercüme edilmesine yol açmıştı.2.Müslümanlar, başlangıçta eski ilmî birikime karşı bir tavır takınmış, kendi evrenseldünya görüşlerine destek olacak unsurları bünyelerine almaktan kaçınmışlardır. Özellikle felsefe ile kelâmın, metotları ve çıkış kaynakları ayrı olması, onların felsefeden uzaklaşmalarına etken olmuştur.3.Gerçekleştirilen tercüme hareketlerinde tabiat ilimleri, tıbba dair ilimler, kimya, astroloji, simya ve ahlâk bilimleri de tercüme edilmişlerdir.4.Eski Yunan ilimlerini Arapçaya tercüme faaliyeti Emevîlerin son dönemlerindebaşlamış, Abbasî halifelerinden Mansûr (ö. 158/775), Hârun Reşid (ö.193/809) ve Memûn (ö. 218/833) döneminde devam etmiştir.5.Aslında ilk tercümelerin daha önce hicretin birinci asrında Halid b. Yezidb. Muaviye b. Ebî Süfyan (ö. 86/705)döneminde başladığı söylenmektedir.Bu ilk dönemde daha çok tıp, kimya ve astronomiye ilgi duyulmuş ve bu türeserler tercüme edilmiştir.6.Felsefî anlamda ilk tercüme, halife Mansûr döneminde yapılmıştır. Mansûrzamanında önce Mantık ilmi Arapça’ ya tercüme edilmiştir. MantığıArapça’ya ilk tercüme edenin İbn el-Mukaffa olduğu söylenir. Yukarıdakilerden hangileri kelâmın ortaya çıkışında tesiri olan etmenlerden tercüme hareketi ile ilgili olarak söylenebilir?


1-3-4-5-6
1-2-3-4-5-6
3-4-5-6
1-3-5
1-4-5

Yanıt Açıklaması: Müslümanlar, yeni fethedilen bölgelerde eski Yunan felsefesinin iyi bilindiğini ve yapılan tartışmalarda bu felsefenin metodunun kullanıldığını görmüşlerdi. Bu da Müslümanlar arasında felsefeye karşı merak uyanmasına ve felsefî eserlerin Arapçaya tercüme edilmesine yol açmıştı. Müslümanlar, eski ilmî birikime karşı bir tavır takınmayarak, kendi evrensel dünya görüşlerine destek olacak unsurları bünyelerine almakta sakınca görmediler. Felsefe ile kelâmın, metotları ve çıkış kaynakları ayrı olsa da yaratılış, evren ve insana ait temel meseleleri birlikte konu edinmiş olmaları onlar için ayrıca teşvik edici olmuştur. Gerçekleştirilen tercüme hareketlerinde sadece felsefî eserler değil aynı zamanda tabiat ilimleri, tıbba dair ilimler, kimya, astroloji, simya ve ahlâk bilimleri de tercüme edilmişlerdir. Eski Yunan ilimlerini Arapçaya tercüme faaliyeti Emevîlerin son dönemlerinde başlamış, Abbasî halifelerinden Mansûr (ö. 158/775), Hârun Reşid (ö. 193/809) ve Memûn (ö. 218/833) döneminde devam etmiştir. Aslında ilk tercümelerin daha önce hicretin birinci asrında Halid b. Yezid b. Muaviye b. Ebî Süfyan (ö. 86/705)döneminde başladığı söylenmektedir. Bu ilk dönemde daha çok tıp, kimya ve astronomiye ilgi duyulmuş ve bu tür eserler tercüme edilmiştir. Felsefî anlamda ilk tercüme, halife Mansûr döneminde yapılmıştır. Mansûr zamanında önce Mantık ilmi Arapça’ ya tercüme edilmiştir. Mantığı Arapça’ya ilk tercüme edenin İbn el-Mukaffa olduğu söylenir. Felsefenin sistemli bir şekilde tercümesi halife Memûn döneminde başladı. Memun zamanında ilâhiyât, tabîiyât ve ahlâka dair felsefî eserlerin Arapçaya tercümesi yapıldı. Yunan felsefesi tercüme edilirken eserler doğrudan doğruya Arapça’ya çevrildikleri gibi, bazen de Yunanca’dan önce Süryânîce’ye, daha sonra Arapça’ya tercüme ediliyordu. Yapılan tercüme faaliyetlerinde pek çok Dâru’l-hikme (felsefe akademisi) kurulmuştur. Bu tercüme faaliyetleriyle Müslümanlar Yunan felsefesiyle doğrudan ilişki içine girmişlerdir.Yunan felsefesinin İslâm dünyasına aktarılmasında dönemin birer ilimmerkezi olan ve felsefeden tabiat bilimlerine kadar pek çok ilmin okutulduğu İskenderiye, Cundişapur, Harran okullarının rolü büyüktür. Bu okulların bir kısmında Yunanca, bir kısmında Süryanice, diğer bir kısmında ise Pehlevîce konuşuluyordu.
Yorumlar
  • 0 Yorum