Kelam'A Giriş Deneme Sınavı Sorusu #384340

Aşağıdakilerden hangisi Selef ve Selef çizgisinde yer alan eleştirilere bir örnek olarak sayılamaz?


Nakil dışındaki kaynaklar bid’attir.

Kelâm hasmı susturma ve mağlup etmeye yönelik kısır bir tartışma biçimi hâline gelmiştir

Kelâm bir hakikat araştırması olmaktan çıkıp, yanlış görüşleri yayma, şüpheleri çoğaltma kisvesine bürünmüştür.

Dinî ve ilâhî hakikatler aklî istidlâl ve kıyaslarla idrak edilemeyecek kadar ince ve gizlidir.

İtikada ilişkin bir meselede sadece Kur’ân esas alınmalıdır.


Yanıt Açıklaması:

Selef ve Selef çizgisinde yer alanların eleştiriler: Aslında “Bugün size dininizi tamamladım” (Mâide 5/3) mealindeki ayet, dinin kaynağının Kur’ân ile Hz. Peygamber’in hadisleri ve bir ölçüde de sahabenin sözlerinden ibaret olduğunu açık biçimde ortaya koyar. Dolayısıyla dini anlama ve yorumlama noktasında nakil denilen bu kaynak dışında geliştirilen her yöntem dinde aslı olmayan ve değer ifade etmeyen bir bid’attir. Son tahlilde kelâm da bu kapsamda değerlendirilmelidir Kelâm, özünde dinî akideleri aklî delillerle ispat ve savunma yönünde ortaya çıkan bir faaliyet olabilir; ancak sonradan, hakikatin ortaya çıkmasından ziyade, hasmı susturma ve mağlup etmeye yönelik kısır bir tartışma biçimi hâline gelmiştir. Fırkalar kendi görüşlerini vazgeçilmez ve tek doğru olarak görmüşler, nasları bu çerçevede değerlendirme çabası içine girmişlerdir. Dolayısıyla kelâm bir hakikat araştırması olmaktan çıkıp, yanlış görüşleri yayma, şüpheleri çoğaltma, toplum içinde husumet ve fitneyi körüklemeye yönelik bir kisveye bürünmüştür. Bu şekliyle dinî ve ahlâkî hayatın zayıflamasına, Müslümanlar’ın birbirini tekfir etmesine, insanların arzularına tâbi olarak zındıklığa kadar gitmelerine yol açmıştır İtikada ilişkin bir meselede sadece Kur’ân esas alınmalı ve bir husus anlaşılmadığı ya da şüphe arız olduğunda, Arap dilinin imkânlarından istifade ile çözüm yine Kur’ân’dan araştırılmalıdır. Yine bir sonuca ulaşılamıyorsa o noktada durup sadece nassa olduğu üzere iman etmek gereklidir. Özellikle Mu‘tezile’de görülen aklı hakem kılacak derecede her şeyde ölçü almak, araştırmalarda aklı kullanmak, akılla her şeyin mahiyetini kavramaya çalışmak gibi bir metot kesinlikle yanlıştır. Sufîler, nazar ve istidlâle dayanarak açıklamalar yapma ve hüküm vermeye karşı çıkmaları açısından kelâm eleştirilerinde Selef ile paralel bir çizgide yer alırlar. Her ne kadar onlar maddî âlemde ve dünyevî işlerde akıl ve tecrübenin rehberliğini kabul etseler de, kelâmcıların akla dayanarak Allah, Allah’ın isimleri, sıfatları, fiilleri, ruh vb. hususlar üzerine konuşmalarını, bu gibi konularda aklî istidlâller ve mantıkî kıyaslara dayanarak fikir beyan etmelerini ilmî ve dinî açıdan tamamen değersiz görürler. Onlara göre dinî ve ilâhî hakikatler aklî istidlâl ve kıyaslarla idrak edilemeyecek kadar ince ve gizlidir. Bu şekilde onlar, bu âlemin ötesine ait hükümler verme ve ilâhî hakikati idrak etme iddiasındaki nazarî akla karşı çıkarlar.

Yorumlar
  • 0 Yorum