Modern Sosyoloji Tarihi Deneme Sınavı Sorusu #332886

Aşağıdakilerden hangisi Schutz'un Weber'e yönelttiği eleştirilerden biri değildir?


Bir kişiyle aynı öznel deneyime sahip olmak imkansız olduğu için bireylerin eylemlerine öznel anlamlar yüklemek cok daha karmaşık bir iştir.
Weber'in öznel anlam kavramını kullanış tarzı, her bir eylemin bu eylemi gerçekleştiren aktörden doğan tek bir anlamı olduğu imasını taşıdığı için sorunludur.
Weber bireylerin toplumsal dünyayı özneler arası niteliğiyle algılamasına fazla odaklanmıştır.
Weber'in yorumlayıcı sosyoloji kavramı, toplumsal eylemin diğer bireylere yönelik eylemler olduğunu savunduğu için sınırlıdır.
Weber hem gerçekleşmekte olan bir eylemle tamamlanmış bir eylem arasında net bir ayrım yapmamakta hem de anlamayı homojen bir şekilde kavramsallaştırmakta, karmaşıklığını göz ardı etmektedir.

Yanıt Açıklaması: Schutz, Weber gibi insanların gündelik yaşamı toplumsal olarak anlamlı bir gerçeklik olarak deneyimlediklerini, yani insanların eylemlerinin anlamlarını anladığımızı savunur. Bu açıdan gündelik toplumsal yaşamın ‘yorumlayıcı bir gerçeklik’ olduğunu düşünmesine rağmen Weber’in yorumlayıcı sosyoloji kavramını eleştirir. Schutz’a göre Weber’in yorumlayıcı sosyoloji kavramı sınırlıdır. Weber toplumsal eylemin diğer bireylerin davranışları hesaba katılarak ve diğer bireylere yönelik olarak meydana gelen eylemler olduğunu belirtmiştir. Schutz, toplumsal eylemin öznel olarak anlamlı olan eylemler olduğunu, sosyolojinin de incelediği bireylerin eylemlere yüklediği öznel anlamları anlamaya çalıştığını vurgular ve sosyologların bu anlamları eksik ya da yanlış anlamaları durumunda teorilerin veya açıklamaların toplumsal gerçekliğin yanlış anlaşılmasına dayalı olacağını, bu nedenle bilimsel olarak değerlerini büyük ölçüde kaybedeceklerini belirtir. Schutz’a göre yorumlayıcı sosyoloji kavramının sınırlılığı buradan kaynaklanmaktadır. • Schutz’un Weber’e yönelttiği bir diğer eleştiri, diğer bir kişiyle aynı öznel deneyime sahip olmak olanaksız olduğu için bireylerin eylemlerine öznel anlamlar yüklemenin Weber’in belirttiğinden daha karmaşık olduğu şeklindedir. Diğer bir deyişle bir birey, diğer bir bireyi tanıyor olsa ve gözlemlediği eylemi yapıldığı anda olduğu gibi gözlemleyebilmiş olsa bile gözlemlediği bireyin kendi bilincine, bilinç akışına giremeyeceği için bu eylem hakkında edineceği bilgi, gözlemi yapanın kendi algısal ve bilişsel çerçevesiyle sınırlı olacak, dolayısıyla gözlemleyenin deneyimi gözlemlenen kişinin deneyiminden farklı olacaktır. • Schutz, Weber’in öznel anlam kavramını kullanma şeklini de eleştirmiştir. Schutz’a göre Weber’in bu kavramı kullanış tarzı, her bir eylemin, bu eylemi gerçekleştiren aktörden doğan tek bir anlama sahip olduğu imasını taşımakta ve toplumsal dünyanın sanki içindeki her bir birey tarafından öznel olarak anlaşılan bir dünya olduğu izlenimini yaratmaktadır. Bu nedenle Schutz, Weber’in öznel anlam kavramına yönelik bakış açısını sorunlu bulmaktadır. • Schutz’a göre gündelik yaşamda toplumsal dünyanın her bireyin kendi öznel bilinci ile deneyimleniyor olması, bu dünyanın her birey için kişisel, yani ‘özel’ bir dünya olduğu anlamına gelmez. Gündelik yaşamda edinilen deneyimler bireylere özel olsaydı, bireylerin iletişim kurmaları, birbirleriyle anlaşmaları son derece zor olurdu. Oysa Schutz’a göre bireyler diğer bireylerden farklı deneyimlere sahip olduklarını bilirler, ama bütün bireyler gündelik toplumsal yaşamın ortak ‘nesnel’ doğasını, yani Schutz’un ‘sağduyu bilgisi’ olarak adlandırdığı bilgiyi toplumsallaşma sürecinde öğrenmiş ve kabul etmişlerdir ve etraflarındaki diğer insanların da toplumsal yaşamı kendi algıladıkları gibi algıladıklarını varsayarlar. Bu nedenle bireyler toplumsal dünyayı özneler arası niteliğiyle algılarlar. Sonuç olarak Weber anlamayı tekil özneler temelinde ele alırken, Schutz anlamayı özneler arası bakış açılarından oluşan bir sistem gibi görür ve Weber’in toplumsal dünyanın özneler-arası karakterini ortaya koymakta yetersiz olduğunu ileri sürer. • Schutz, Weber’in doğrudan ve yorumlayıcı anlama kavramlarını da eleştirmiş, eylemin yapılırken ki anlamı ile yapıldıktan, tamamlandıktan sonraki anlamının birbirinden farklı olabileceğini vurgulamıştır. Schutz bilincin öznel akışının değişim halinde olduğunu, bireyin o anda yapmakta olduğu eylemle doğrudan ilişkili olmadığını, bazen insanların bir eylemde bulunurken bilinçlerinin başka bir noktada olabileceğini, bazı eylemlerin boş bir zihinle bile yapılabileceğini belirtir. Bu durum, Schutz’a göre bu eylemlerin anlamsız olduğunu göstermez, sadece bu eylemin anlamının, bireyin o andaki bilinçli farkındalığının bir parçası olmayabileceğini gösterir. Dolayısıyla Schutz, Weber’i hem gerçekleşmekte olan bir eylemle tamamlanmış bir eylem arasında net bir ayrım yapmamakla hem de anlamayı homojen bir şekilde kavramsallaştırmakla, karmaşıklığını göz ardı etmekle eleştirir.
Yorumlar
  • 0 Yorum