Osmanlı Merkez ve Taşra Teşkilatı Deneme Sınavı Sorusu #1241374

Aşağıda öşür vergisi ile ilgili bilgilerden hangisi doğrudur?


Yalnızca ziraai ürünlerden alınır.

Yalnızca Hristiyan halktan toplanır. 

Öşür nakdi olarak tahsil edilir.

Halkın ürettiği mahsûllerden alınan vergiye verilen isimdir. 

Hubûbâtın haricindeki bağ, bağçe ve bostan mahsûllerinden öşür ayni olarak tahsil edilirdi. 


Yanıt Açıklaması:

                Öşür, kelime olarak onda bir (1/10) anlamına gelen Arapça kökenli bir kelime olup, terim olarak Osmanlı devletinde genellikle halkın ürettiği mahsûllerden, bilhassa hubûbâttan alınan vergiye verilen isimdir. Ziraî ürünlerin dışında bal’dan da öşür alındığı görülür.

                Öşür, orta çağdan beri Müslüman ve Hıristiyan âlemlerinin tanıdığı bir vergidir. İslâmiyetin ilk zamanlarından itibaren bütün İslam devletlerinde alındığı için şer’î bir vergi olarak mütalaa edilmiştir. Osmanlı hukukçuları öşür’ü harâc-ı mukaseme saymışlardır. Mukaseme, bölüşme manasına gelmektedir. Reâyâ, ektiği toprağın sahibi olmayıp bir nevi kiracısı durumundadır. Toprağın gerçek sahibi devlettir. Bu durumda öşür de reâyânın ziraat ettiği arazinin icar bedeli olmaktadır. Yani devletin aldığı öşür, toprakların mülkiyetine sahip olmaktan doğan bölüşme hakkıdır.

                Öşür onda bir demek olmakla beraber, vergi nisbeti olarak çok defa 1/5, 1/6, 1/8 gibi farklı oranlarda tatbik edilmiş, hatta bazı hallerde ürünün yarısı alınmıştır. Bunun sebebi, arazinin verimliliğinin, sulama ve iklim şartlarının, ziraatı yapılan ürünün cinsinin ve mahalli örf ve âdetlerin farklılığıdır. Öşür, aynî ve nakdî olmak üzere iki şekilde tahsil edilebilirdi. Arpa, buğday, darı, nohut gibi dayanıklı hubûbât çeşidinde ve pamuk vs’de aynî olarak alınması kanundu. Buna mukabil, sebze ve meyve gibi bağ, bağçe ve bostan mahsûllerinden nakdî ve maktû olarak resim alınırdı. Fakat sipahiler çok defa hubûbâttan da o günkü fiyat (narh-ı rûzî) üzerinden nakdî olarak öşür almak isterlerdi. Çünkü sipahi için elindeki mahsûlü satıp nakde çevirmek başlı başına bir mesele idi. Bu sebeple yasaklanmasına rağmen sipahilerin, reâyâdan öşür’ü nakid olarak alma eğilimi gösterdikleri anlaşılmaktadır.

                Ancak para ekonomisinin çok gelişmediği, ulaşım ve pazarlama şartlarının reâyâ için de önemli bir mesele teşkil ettiği bir dönemde hubûbâttan nakid olarak öşür alınması, çiftçiler açısından oldukça zordu. Bu durumu dikkate alan Osmanlı idaresi, sipahileri ve vergi toplayan eminlerini, nakdî olarak öşür almamaları hususunda uyarmıştır. Hubûbâtın haricindeki bağ, bağçe ve bostan mahsûllerinden öşürün aynî olarak alınması ise imkânsızdı. Çünkü sebze ve meyve hububat gibi dayanıklı ürünler değildi. Bundan dolayı nakdî olarak maktû usûlde vergilendirilmeleri zarurî idi. Maktû verginin mahzurlu tarafı, reâyânın ürününün az olduğu kıtlık zamanlarında da defterde yazılı olan miktarı nakden ödemek zorunda olmasıydı. Bu yüzden bazı sancaklarda maktû öşür alınmasına son verildiği de olmuştur.

Yorumlar
  • 0 Yorum