Para ve Banka Deneme Sınavı Sorusu #1201697
- Gerçekleşen enflasyonlar hedefleri hiç aşmamış ve örtük enflasyon hedeflemesi uygulamasının saygınlığı üst düzeye çıkmıştı.
- Uluslararası piyasalarda Türkiye’nin kredi riski tarihsel olarak düşük bir düzeye inmişti.
- Kamu kesimi borçlanma gereği oldukça azalmış ve kamu borcu önemli ölçüde düşmüştü.
- Bankacılık sektörü de daha sağlıklı bir yapıya kavuşmuştu.
TCMB’nin 2006 yılı başında klasik enflasyon hedeflemesi rejimine geçmesinin temel nedenleri yukarıdaki hangi seçeneklerde yer almaktadır?
I ve II |
I, II ve III |
I, III ve IV |
II, III ve IV |
I, II, III ve IV |
25 Nisan 2001’de çıkarılan 4651 sayılı Kanun ile TCMB bağımsız bir kurum hâline geldi. 2002 başında ‘örtük enflasyon hedeflemesi’ rejimi uygulamaya başladı TCMB. Bu uygulama 2005’in sonuna kadar sürdü. Uygulanan örtük enflasyon hedeflemesi özü itibarıyla klasik enflasyon hedeflemesi ile aynıydı: Enflasyon hedefi yılbaşında kamuoyuna açıklanıyordu. TCMB’nin temel politika aracı olan gecelik faiz oranı Banka’nın yaptığı enflasyon tahminleri ile hedef arasındaki farka göre değiştiriliyordu. Banka politika faizine ilişkin aldığı her kararın gerekçelerini kamuoyuna bir duyuruyla açıklıyordu. Hem Bakanlar Kurulu’na, hem de TBMM Bütçe ve Plan Komisyonu’na yılda iki kez sunum yaparak hesap veriyordu. Klasik enflasyon hedeflemesinden öze yönelik olmayan farklar da vardı: Faiz kararını Para Politikası Kurulu almıyordu; Kurulun tavsiyeleri de dikkate alınarak Başkanlıkça herhangi bir zamanda alınabiliyordu. Dolayısıyla, faiz kararlarının alındığı toplantı tarihleri kamuoyunca bilinmiyordu.
Peki, neden örtük enflasyon hedeflemesi? TCMB, 2001 krizinden sonraki koşullarda diğer alternatif para politikası rejimlerine güvenmiyordu. Sabit döviz kuru rejimi uygulayamazdı; Ocak 2000’de böyle bir uygulamaya başlanmış ama sistem Şubat 2001’de çökmüştü. Ortaya çıkan derin kriz, bu rejimin saygınlığını yok etmişti. IMF ile bir stand-by anlaşması yürürlükteydi. Bu anlaşma çerçevesinde zorunlu olarak bir parasal kontrol rejimi vardı; ama TCMB bu rejimden hoşnut değildi. O dönemde % 70’e yaklaşan enflasyonu düşürmek için bu rejimin yeterli olmayacağını düşünüyordu. Öte yandan 2001 krizi sonrasında hem bankacılık sektörünü ayağa kaldırma operasyonu yapılıyordu hem de yüksek düzeydeki bütçe açığı ve kamu borcu azaltılmaya çalışılıyordu. Bu nedenlerle, klasik enflasyon hedeflemesini uygulamak yerine örtük enflasyon hedeflemesini uygulamayı seçti. 2006 başında ise klasik enflasyon hedeflemesine geçildi. Bu düşüncenin arkasındaki temel nedenler şöyleydi: Gerçekleşen enflasyonlar hedefleri hiç aşmamış ve örtük enflasyon hedeflemesi uygulamasının saygınlığı üst düzeye çıkmıştı. Uluslararası piyasalarda Türkiye’nin kredi riski tarihsel olarak düşük bir düzeye inmişti. Kamu kesimi borçlanma gereği oldukça azalmış ve kamu borcu önemli ölçüde düşmüştü. Bankacılık sektörü de daha sağlıklı bir yapıya kavuşmuştu. Bu bilgilerden de anlaşıldığı gibi doğru cevap E’dir. Seçeneklerde yer alan nedenlerin tümü, 2006 yılı başında klasik enflasyon hedeflemesi rejimine geçilmesi düşüncesinin arkasındaki temel nedenlerdir.
Bu rejim hâlen yürürlükte. Ancak 2010 sonundan itibaren TCMB’nin yeni arayışlara girdiğini ve özellikle 2011’deki uygulamasının klasik enflasyon hedeflemesinin oldukça dışında olduğunu belirtmem gerekiyor. Hem örtük hem de klasik enflasyon hedeflemesinde tüketici enflasyonu için oluşturulan hedefler üç yıllık bir vadede yıllık açıklandı: Mesela 2005 sonunda 2006, 2007 ve 2008 hedefleri ilan edildi. Hedefler nokta hedeflerdi. Tablo 7.1’de 2002-2011 dönemindeki enflasyon hedefleri, enflasyon gerçekleşmeleri, gerçekleşme ile hedef arasındaki fark (enflasyon açığı), gerçekleşen büyüme oranı ve bu büyüme oranı ile potansiyel büyüme oranı arasındaki farklar veriliyor. Potansiyel büyüme oranını, Türkiye’nin uzun dönemli ortalama büyüme oranı olan yüzde 4.7 olarak aldığımı not edeyim.
Yorumlar
- 0 Yorum