Siyaset Felsefesi 1 Deneme Sınavı Sorusu #1211911
İnsanların ekonomik ve ırksal açıdan eşit olamayacaklarını, bunun da temelinde doğal seçilim/ayıklama sürecinin bulunduğunu savunan bir görüştür.
Yukarıda tanımı verilen görüş hangi seçenekte verilmiştir?
Liberalizm |
Dinsel eşitsizlik |
Doğal eşitsizlik |
Ekonomik eşitsizlik |
İdeolojik eşitsizlik |
Eşitliğe karşı ileri sürülen görüşlerden bazıları da ideolojik bir yöne sahiptir. Turner bunları “eşitsizlik ideolojileri” olarak adlandırmış ve dinsel, doğal ve ekonomik eşitsizlik olarak üç ana başlık altında incelemiştir (a.y., s. 79-101).
Dinsel eşitsizlik, geleneksel biçimde kişiler arası eşitsizliği meşrulaştıran ideolojilere kaynaklık eder, fakat her din geleneği, böyle bir meşrulaştırmaya aynı ölçüde yatkın değildir (a.y., s. 80). Söz gelimi, Max Weber’e göre modernizmi kolaylaştıran Kalvinci Protestanlık ile modernizme karşı olarak konumlanabilecek Hinduizm, Konfüçyüsçülük, Budacılık gibi Asya tipi dinler eşitsizliği temellendirme bakımından eşdeğer tutulamaz (a.y.). Özellikle dinin özü itibarı ile sorgulanamadan inanılan dogmalarla örülü olması, insanlar arasındaki eşitsizliğin Tanrı’nın bir buyruğu olduğu yorumunu yapanların işini kolaylaştırmaktadır. Oysa eşitlikle ilgili düşünceleri tartışmaya açtığımız bu başlığın ilk cümlelerinde ifade ettiğimiz gibi, modern düşünceden çok önce, tek tanrılı dinlerde eşitliği temellendirici unsurlar bulmak da olanaklıdır. Örneğin Hıristiyanlığa göre, tüm insanlar, Tanrı’nın çocukları olmak bakımından eşittir.
Doğal eşitsizlik, Endüstri devrimi sonrasında Darwin’in geliştirdiği Evrim kuramını temel alır. Yalnızca ekonomik değil, ırksal eşitsizliğin de doğal temelleri (doğal seçilim/ayıklama süreci) olduğunu öne sürmüş olan doğal eşitsizlik/Sosyal Darwincilik, 19. yüzyıl sonlarında özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde popüler hâle gelmiş, emperyalizmin ve ırkçılığın temellendirilmesinde sıklıkla başvurulmuş bir görüş olarak düşünce tarihindeki yerini almıştır (a.y., s. 86). Doğal eşitsizlik, insanların ekonomik ve ırksal açıdan eşit olamayacaklarını, bunun da temelinde doğal seçilim/ayıklama sürecinin bulunduğunu savunan bir görüştür.
Ekonomik eşitsizlik ise faydacılığı, sekülerliği, modern kapitalizmin klasik ekonomi anlayışını temel alır ve mülkiyeti, mülk üzerindeki eşitsiz dağılan hakların doğal olduğunu savunur. Liberal düşüncenin öncülerinden Locke’a göre insanın emek verdiği şeyler üzerindeki mülkiyet hakkı, doğal bir haktır ve kimsenin elinden zorla alınamaz. Sivil çıkarlar “Hayat, özgürlük, sağlık ve bedenin dinlenmesi; para, arazi, ev, eşya ve benzeri dışsal şeylerin mülkiyetidir” (Locke 1995, s. 27). Bu anlayışa göre, sahip olunan mülkiyetin miktarına ve değerine bağlı olarak ekonomik-toplumsal sınıf ayrımlarının olması, toplumun doğal düzeninin bir parçasıdır. Modern kapitalizmin klasik ekonomi anlayışı ise en yetkin ifadesini Adam Smith’in (1723-1790) Ulusların Zenginliği (The Wealth Of Nations) adlı yapıtında bulur. Doğru cevap C'dir.
Yorumlar
- 0 Yorum