Sosyolojiye Giriş Deneme Sınavı Sorusu #1320210

Sembolik etkileşimci yaklaşıma göre aile içindeki sorun ve anlaşmazlıkların sebebi nedir?


Bireyler aileyi içselleştirirler, aile üyeleri birbirlerinin ve bir bütün olarak ailenin bir parçası haline gelirler ve kendi benliklerini, özgürlüklerini ve kendi farkındalıklarını kaybederler. Aile değerleri ve tutumları bireyin kendi değerleri ve tutumları haline geldiği zaman birey artık özerklik duygusunu kaybeder. Yani aile kimliği, bireylerin özgürlükleri pahasına sağlanır ve bireye zarar verir.

Ailenin bir dizi etkileşimden oluştuğunu, bu etkileşim sırasında üyelerin birbirleriyle karmaşık bir taktik oyunu oynadıklarını, oyun sırasında da bir dizi strateji kullandıklarını, ama bu etkileşimlerden bazılarının bireyler için zararlı, sömürücü veya yok edici olabildiğini ileri sürer.

Genellikle karı ve kocaların evlilikleri ve aileleri hakkındaki anlayış, algı ve beklentilerinin farklı olmasından kaynaklanır ve eğer bu anlaşmazlıklar çözülmezse çatışmaya, hatta boşanmaya neden olabilir.

Cemiyet, göç ve ekonomik zorunluluklar nedeniyle aile üyeleri arasındaki ilişkilerin zayıflar ve çekirdek ailede fiziksel mesafe artar.

Sevgiye dayalı ailelerde bile eşitsiz bir işbölümü söz konusudur ve çocuk bakımı ve ev işleri sadece kadınların işi gibi görülür.


Yanıt Açıklaması:

Sembolik etkileşimci yaklaşıma göre aile içindeki sorun ve anlaşmazlıklar genellikle karı ve kocaların evlilikleri ve aileleri hakkındaki anlayış, algı ve beklentilerinin farklı olmasından kaynaklanır ve eğer bu anlaşmazlıklar çözülmezse çatışmaya, hatta boşanmaya neden olabilir (Kaufman ve Taniguchi, 2006). Örneğin Mirra Komarovsky’nin 1964 yılında yaptığı çalışma, mavi yakalı ailelerde kadınların kocalarıyla problemleri hakkında konuşmak istediklerini, ama kocaların sessiz kaldığını, buna karşılık orta sınıf ailelerde bu tip iletişim sorunlarının daha az yaşandığını göstermektedir. Sanchez ve Kane’in 1996 yılında yaptığı çalışma karı ve kocaların kendi evlilikleri hakkındaki algılarının birbirine benzemediğini, her birinin kaç saat ev işi yaptığı gibi ortak konularda sorulan sorularda bile karı ve kocaların verdikleri cevapların birbirinden çok farklı olduğunu ortaya koymaktadır. Benzer şekilde Jessie Bernard’ın “Evliliğin Geleceği” adlı (1972) eserinde kocalarla karıların evliliklerini, hatta evlilikleri ile ilgili nesnel gerçeklikleri bile birbirlerinden farklı deneyimledikleri ortaya konmaktadır. Bu çalışmada görüşülen karılar ve kocalar nişanlılık sürelerini, evlendikleri yaşları, hatta çocuk sayılarını bile farklı ifade etmişlerdir. Bu çalışmada kocaların kendilerini aslında olduklarından daha güçlü, karıların ise asında olduklarından daha güçsüz algıladıkları da ortaya konmuştur. Bernard çalışmanın sonucunda evliliğin sabit bir deneyim olmadığı, nasıl deneyimlendiğinin kimin deneyimlediğine göre değiştiği sonucuna varmıştır. Vardığı sonuçlardan bir diğeri de evliliklerden erkeklerin kadınlara oranla daha fazla fayda sağladığıdır.

 A ve B şıkları eleştirel yaklaşım, d şıkkı Le Play görüşüdür.

Yorumlar
  • 0 Yorum