Tefsir Deneme Sınavı Sorusu #843524

Aşağıdakilerden hangisi, özellikle altın, gümüş gibi madenlerin hâlisini sahtesinden ayırmayı ifade eden F-t-n kökünün, Arapça’da mecazen kullanıldığı anlamıdır?


İnsanı zorluklarla deneme

İnsanı kötülükten uzaklaştırma

İnsanı nimetlerle rızıklandırma

İnsanı silkeleyerek uyandırma

İnsanı yetiştirip büyütme


Yanıt Açıklaması:

Arapça'da fitnenin kökü olan f-t-n nin esas anlamı, 'yakmak, bir şeyi ateşle yakmak'tır. F-t-n kökü, özellikle altın, gümüş gibi madenlerin hâlisini sahtesinden ayırmak için ateşte eritilmesini ifade etmektedir. Altın ve gümüş gibi kıymetli madenlerin ateşte eritilmesi neticesinde iyisi kötüsünden ayrılır. Aynı zamanda söz konusu madenler, ateş ile denenmeleri neticesinde katışıksız hale gelerek yüksek bir değere ulaşırlar. Bu deneye tâbi tutulmadan altın ve gümüşün saf olanı olmayanından ayırt edilemez. Bir şeyin hakikati ve gerçek yüzü, ancak denenmesi neticesinde anlaşılır. İnsanın da iyiliğinin ve kötülüğünün ortaya çıkarılması için denenmesi gerekir. Zira onun da gerçek yüzü ancak denenmesi neticesinde anlaşılabilir. F-t-n kök ve türevleri, bu anlamdan hareketle mecazen insanı sınama ve özellikle de zor şeylerle deneme anlamında kullanılmıştır.

Namazın dikkatli ve devamlı kılınmasıyla Allah insan ilişkisi sürekli olarak canlı tutulacaktır. Böylece Allah’ın kendisini her zaman görüp işittiğinin farkında olarak namaz kılan Müslüman her türlü kötülükten uzak duracaktır. Çünkü gereği şekilde kılınan namazın insanı her türlü kötülükten ve hayâsızlıktan uzaklaştırma gibi bir işlevselliği söz konusudur (Ankebût 29/45). “Hem bana hem de ana-babana minnet duymalısın” buyrularak Allah’a minnettarlıkla ana-babaya minnettarlık birlikte emredilmiştir. Bunun sebebi, Allah’ın insanı yaratıp onu nimetleriyle rızıklandırması, ana-babanın da insanın hem dünyaya gelmesine vesile olması hem de hayatının en zayıf dönemlerinde, çocukluğunda, hastalığında ona kol kanat germesi, yetiştirip büyütmesi, beslemesi ve eğitmesidir. Ana-babaya saygı hususunun, birçok ayette Allah’a itaatten hemen sonra anılması son derece anlamlıdır. Çünkü Allah’tan sonra insanın üzerinde en çok hakkı olanlar, ana-babasıdır. Bu nedenle ana-babaya “öf” bile denilmez! (İsra 17/23) İnsan önce Allah’a, sonra da ana-babasına karşı itaatle yükümlüdür. Peygamberler, Fazlur Rahman’ın ifadesi ile “hassas ve yıkılmaz şahsiyetleri ile sarsılmadan, korkusuzca ilahi tebliği ilan ederek insanları uyuşukluk ve düşük ahlaki gerilim durumundan, Allah’ı Allah olarak, şeytanı da şeytan olarak açıkça görebilecekleri bir teyakkuz durumuna geçmeleri için vicdanlarını silkeleyerek uyandıran olağan üstü insanlardır.” Özellikle nankör, aşırı derecede hırsına düşkün, aciz, sabırsız ve tahammülsüz olan insanı belli prensipler dâhilinde eğitip terbiye etmektir. Onları uyarmak ve bu dünyada yapacakları yanlışların cezasız kalmayacağını onlara bildirmektir. Bu yönüyle peygamberlerin gönderilişinin bir ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır.

Yorumlar
  • 0 Yorum