Tefsir Deneme Sınavı Sorusu #843537
Aşağıdakilerden hangisi, kâfirlerin müminlerle ilgili giriştikleri faaliyetler bağlamında, Kur’ân'da fitne ve türevlerinin ifade ettiği anlamlardan biri değildir?
Müminleri can-ı gönülden sevme |
Müminleri dinlerinden uzaklaştırmak |
Müminleri dinlerinden döndürmek |
Müminleri kulluktan saptırmak |
Müminleri baskı altında tutmak |
Haşr Suresinin 9. ayetinde can-ı gönülden sevmek geçmektedir. Bu ayette kendilerinden bahsedilenler Medine’nin yerli halkı olan ve ‘yardım edenler’ anlamına gelen ensardır. Bunların özellikleri ayette şöyle sıralanmaktadır:
- İmanı içselleştirmişlerdir.
- İslâm’ı daha iyi yaşayabilmek için memleketlerine gelen muhacir müminleri can-ı gönülden severler.
- Muhacirlere verilen ganimetten dolayı içlerinde bir rahatsızlık ve kıskançlık hissetmezler.
- Kendileri ihtiyaç sahibi oldukları halde muhacir kardeşlerini kendilerine tercih edecek (îsâr) kadar erdemlidirler.
Oysa kâfirlerin müminleri dinlerinden uzaklaştırmak için giriştikleri faaliyetler, Kur’ân'da genel olarak fitne ve türevleriyle ifade edilmektedir. Kur’ân'da fitne, dinlerinden döndürmek için müminlere zulüm ve işkence yapmak, inanç özgürlüğünü ortadan kaldırmak için onları baskı altında tutmak gibi anlamlarda da sıkça yer almaktadır. Kelimenin Kur’ân'da kazandığı anlamlar içerisinde belirtilen bu anlamların önemli bir yeri bulunmaktadır. Yine fitnenin Kur’ân'da önemli ölçüde yer alan diğer anlamları ise, kâfirlerin başta Hz. Peygamber olmak üzere müminleri çeşitli yollarla Allah'a kulluktan saptırma girişimleri ve müminlerin birlik ve beraberliğini bozmaya yönelik yıkıcı faaliyetlerdir. F-t-n kökünün anlamlarından olan baskı/zulüm/işkence, Mekke döneminin ortalarına doğru müminlerin inançları sebebiyle baskı ve işkence gördüğü bir ortamda 27. sırada nâzil olan Burûc sûresi 10. âyette yer alan fitne kavramı ile ifade edilmiştir. Aynı anlam yine Mekkî sûrelerden olan Nahl sûresi 110. âyette fütinû kalıbıyla anlatılmaktadır. Medenî sûrelerden Bakara sûresi 191, 193, 217 ve Enfâl sûresi 39. âyetlerinde geçen fitne de aynı anlamı çağrıştırmaktadır. Kâfirlerin inananları dinlerinden vazgeçirmek için yapmış oldukları baskı ve zulüm Mekkî âyetlerde anlatılırken bu eyleme maruz kalanların sabırlı olmaları hususu üzerinde durulmakta ve ileride büyük mükâfatlarla ödüllendirilecekleri bildirilerek kendilerinden yapmaları istenilen herhangi bir eylemden söz edilmemektedir. Bu eylemleri gerçekleştirenlerin ise cehennem azâbına maruz kalacakları belirtilmektedir. Yine Allah yolundan alıkoyma, insanları saptırmaya çalışma anlamlarında olan fitne hem Mekkî ve hem de Medenî âyetlerde yer almaktadır. Örneğin 56. sırada nâzil olan Saffât sûresi 162. âyette “bifâtinîn” formunda geçen fitne aldatma ve ayartma yoluyla saptırma anlamını ifade ederken Medenî sûrelerden olan ve Mâide sûresinin 49. âyetinde “en yeftinûke” formunda geçen fitne de aynı anlamı çağrıştırır. Özellikle medenî âyetlerde Müşriklerin ve Yahudilerin Hz. Peygamberi Allah’a kulluktan uzaklaştırarak kendi isteklerine boyun eğdirmeye kalkışmaları anlatılır.
Yorumlar
- 0 Yorum