Türk Dili 1 Deneme Sınavı Sorusu #1139450

I. Ülkeler arası ticaretlerin yapılması

II. Aydınların eğitimlerini başka ülkelerde alması.

III. Çeviri yazılar, kitaplar

IV. Anadilde yazıların azlığı

Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri diller arasındaki geçirgenliğin bir nedeni olabilir?


I ve II

I, II ve III

I, II, III ve IV

II, III ve IV

III ve IV


Yanıt Açıklaması:

Bugün Türkçenin karşı karşıya bulunduğu en önemli sorun, yabancı dillerin, özellikle de İngilizcenin, Türkçeyi olumsuz olarak etkilemesi... Bu etki yalnızca alıntı sözcükle- rin olur olmaz her yerde kullanılmasıyla sınırlı kalmamakta, Türkçenin seslerinin, yazım biçimlerinin, yapısal özelliklerinin, söz dizimi niteliğinin değişmesine, bozulmasına yol açmaktadır.

Hiç kuşkusuz Türkçe daha önce de Batı dillerinden sözcükler almıştı. O¨rneğin Os- manlı Devleti’nin Venedik ile ilişkileri dolayısıyla İtalyancadan abluka, acente, antika, bando, damacana, iskele, madalya, tabela gibi sözcükler alıntılanmıştı. Anadolu’da yaşa- yan Rumlardan alay, avlu, dalyan, efendi, lahana, liman, sandal, yakamoz vb. sözcükler Türkçeye geçmişti. Tanzimat dönemiyle birlikte Batı dünyasıyla daha sıkı ilişkiler sonu- cunda da dönemin Avrupa’sında geçer dil olan Fransızcadan abone, adres, anket, diplomat, direkt, pasaport, polemik, vagon gibi pek çok sözcük Türkçeye girmişti. Ancak bu sözcük- ler birkaç yüzyıllık dönemde ve Türkçenin ses yapısına uyarak söz varlığımıza katılmıştı. İngilizce sözcüklerin bir bölümü de steam>istim>islim, off side>ofsayt, sweater>süveter, uppercut>aparkat gibi Türkçenin ses yapısına uygun biçimlere dönüşerek söz varlığına girmişti. Daha sonra İngilizceden etkilenmenin gittikçe artması sonucunda hem sözcük sayısında bir artış hem de sözcüklerin özgün biçimleriyle geçişleri yaygınlaşmaya başladı.

Bu etkilenmenin yoğunluğu İkinci Dünya Savaşı sonrasında hızla artmıştır. Batı uy- garlığının geçer dili olmasıyla, Amerika Birleşik Devletleri’nin bilimde, teknolojide ileri gitmesi; dünya siyasetine yön veren ülke ha^line gelmesiyle İngilizce bütün dünya dillerini etkisi altına alır olmuştu. Türkiye’de İngilizce ile öğretime başlandığı 1950’lerden itibaren Anglo-Sakson kültürünün yoğun etkisi de kendisini hissettiriyordu. Yakın dönemlerde Fransızlar dillerini korumak amacıyla yasa çıkardılar. İngilizce kökenli sözcükleri yasakladığını ilan eden birkaç ülke de oldu.

Pek çok dilde yaşandığı gibi Türkçeye de İngilizceden söz akışı olduğu bir gerçektir. Sözlerin bir bölümü teknoloji, iktisadi ve siyasal ilişkiler, kültürel etkilenmeler sonucunda gelmektedir: laptop, notebook, forex, leasing, residance, mobbing, mortgage, selfie vb. Kimilerine yetkili kurum ve duyarlı çevrelerce karşılıklar bulunulmakta ve önerilmektedir.

Bu çabalara karşın yabancı kaynaklı sözlerin dilimize girişi her geçen gün biraz daha artmaktadır. Yakın geçmişte tanık olduğumuz gibi yalnızca yeni bulunan ve üretilen ay- gıtların adları gelmekle kalmadı, bunların çeşitli özellikleri, parçaları, kullanıcıları ile ilgili sözler de dilimize girdi, hatta bu sözlerden fiiller türetildi: air-conditoned (araba), fakslamak, zaplamak, zoomlamak...

En kötüsü ise dilin söz dizimi özelliklerinin yabancılaşması, yabancı eklerin dile gir- mesi, dilin mantığına aykırı kullanışların yaygınlaşmasıdır:

Türkçede çokluk eki {+lar, +ler} varken İngilizcedeki çokluk ekini bir çiçekçinin C¸içeksbiçiminde; Türkçede tamlayan durumu eki {+nın, +nin, +nun, +nün} varken İngilizcedeki’s ekini bir iş yerinin Ferhat’s biçiminde Türkçe sözcük ve adlarda kullanması üzerinde durulması gereken bir konudur.

Doğru seçenek B'dir.

Yorumlar
  • 0 Yorum