XIX. Yüzyıl Türk Edebiyatı Deneme Sınavı Sorusu #870033
XIX.yy başlarından itibaren encümen-i şuaraların geçirdiği değişimlerle ilgili olarak seçeneklerden hangisi söylenebilir?
Şairler buluştukları mekanı ve mekan sahibini bir arpalık olarak görmeye başlamışlardır. |
Şairlerle buluştukları mekan sahipleri arasındaki ilişki daha nitelikli bir düzeye çıkmaya başlamıştır. |
Şairler hamiliklerini yapan kişileri bekaları için çok önemli görmeye başlamışlardır. |
Şiirin niteliği politik görüş ayrılıkları nedeniyle düşmeye başlamıştır. |
Şairlerin toplanma amaçları artık şiir değil de polkitik yandaş edinme kaygısı olmaya başlamıştır. |
XIX. asrın başlarından itibaren, bütün Türk dünyasında encümen-i şuaraların ciddi bir değişim geçirdiği ve işlevini yeni baştan sorguladığı görülür. Aynı asrın Osmanlı şiirinde ise, büyük nitelik değişimlerine rağmen, gelenekli muhitlerin tamamı varlığını sürdürmektedir. Asrın ediplerinin buluşup konuştukları, yeni eserlerini okuyup fikir alışverişinde bulundukları yerler maziden kopmamıştır. Hâlâ nüfuzlu kişilerin veya kalemi güçlü edebiyatçıların meclisleri, kahvehaneler, meyhaneler edebî münakaşaların en hararetli zemini ve eleştiriler yapmanın en uygun atmosferidir. O hâlde, değişen nitelikler nelerdir? Değişen, şairin hamisiyle kurduğu gelenekli
münasebettir. Yeni hami, şairi nedimi katına taşımakta iken, yeni şair de ya hamisini “efendi” yerine “dost” olarak görmeyi, nüfuzlu bir dost edinmekten “arpalık” sahibi olmak manasını çıkarmamayı, hatta daha da ileri giderek, “hamilik” kavramını şiirin dünyasından tamamen kovmayı öğrenmektedir. Değişen, encümen-i şuaraların ruhudur. Beşiktaş Cemiyyet-i İlmiyyesi’nden beri, encümen-i şuaralarda ekâbir huzurunda ve rakip şairler karşısında kendini göstermeye çalışan sanatkâr tipi ortadan kalkmaktadır. Artık, ev sahibi ve onun misafirleriyle ilişkisini dostane sohbetlerden çok, politik yakınlaşmalar üzerine kuran; encümene katılan diğer şairlerle münasebetlerini ise yarışmadan çok, poetik yakınlıklara dayandıran bir sanatkâr tipi doğmaktadır. Osmanlı aydınlarının rical-i devlet (=bürokrat) kanadı aydın şairle bütünleşmeye başlarken şair sınıfı da kendi politik ve poetik eğilimlerine göre gruplaşmanın gereğini kavramaktadır.
Yorumlar
- 0 Yorum