Çağdaş Felsefe 1 Ara 5. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
Aşağıdaki yöntemlerden hangisi, Pierce'ın şüpheden kurtulma ve inancın o tatmin edici rahatlığına ulaşma sürecini tanımlar?
Bilim yöntemi |
Soruşturma yöntemi |
Otorite yöntemi |
Araçsal yöntemi |
İnatçılık yöntemi |
Peirce şüpheden kurtulma ve inancın o tatmin edici rahatllığına ulaşma sürecini soruşturma (ing. inquiry) olarak adlandırır.
2.Soru
Frege’nin geliştirdiği mantığı, tüm bu sorunları kökünden halletmiş ve modern mantığın gelişiminde yeni bir başlangıç olmuştur ifadesinde yer alan mantık açılımı aşağıdakilerden hangisidir?
Klasik mantık |
Metafizik mantık |
Postmodern mantık |
Niceleme mantık |
Nitel mantık |
Klasik mantık, mantık değişmezleri ile ilgili bir ilerleme sağlamış olsa da özellikle“tüm” ve “bazı” gibi ifadeleri içeren önermelerin ele alınışı, yeterince ayrıntılı değildi. Frege’nin geliştirdiği niceleme mantığı, tüm bu sorunları kökünden halletmiş ve modern mantığın gelişiminde yeni bir başlangıç olmuştur.
3.Soru
Hangisi Dewey'in düşüncelerini doğru olarak ifade etmektedir?
Klasik felsefe anlayışları, bilen ile bilinen arasında keskin bir ayrım yapmakta ve bunun sonucunda içinden çıkılmaz bilgibilimsel sorunlar yaratmaktadır. |
Biz sadece zihnimizde doğrudan karşı karşıya olduğumuz içerikleri bilebiliriz |
Kendimizi dünyaya katılan, onun bir parçası olan ve sürekli dünyayla etkileşen varlıklar olarak düşünmemiz doğru değildir. |
Biz insanlar dünyanın edilgen izleyicileriyiz. |
Nesnel olanla doğrudan karşı karşıya gelme olanağımız bulunmamaktadır |
Dewey’e göre biz insanlar dünyanın edilgin izleyicileri değilizdir. Kendimizi dünyaya katılan, onun bir parçası olan ve sürekli dünyayla etkileşen varlıklar olarak düşünmemiz daha doğrudur. Klasik felsefe anlayışları, bilen ile bilinen arasında keskin bir ayrım yapmakta ve bunun sonucunda içinden çıkılmaz bilgibilimsel sorunlar yaratmaktadır. Dewey, temsile dayalı bilgibilimsel anlayışlara şiddetle karşı çıkmaktadır. Bu anlayışa göre, biz sadece zihnimizde doğrudan karşı karşıya olduğumuz içerikleri bilebiliriz ve nesnel olanla doğrudan karşı karşıya gelme olanağımız bulunmamaktadır.
4.Soru
I. Olgulardan farklı olarak değerlerin bulunup bulunmadığı
II. Değerlerin olgulara indirgenip indirgenemeyeceği,
III. Değerlerin aşkın (doğanın dışında ya da ötesinde) olup olmadığı
Yukarıdakilerden hangileri Dewey’e göre, değerlerin mahiyetinde, düşünürlerin zihinlerini neler meşgul etmektedir?
Yalnız I |
Yalnız II |
I-II |
I-III |
I-II-III |
Değerin mahiyeti ve kaynağı, önemli bir felsefî sorun oluşturmaktadır. Olgulardan farklı olarak değerlerin bulunup bulunmadığı, değerlerin olgulara indirgenip indirgenemeyeceği, değerlerin aşkın (doğanın dışında ya da ötesinde) olup olmadığı vb. bir grup soru, düşünürlerin zihinlerini hemen her zaman meşgul etmiştir. Doğru cevap E’dir.
5.Soru
Tractatus'un son önermesi aşağıdakilerden hangisidir?
Konuşamadığımız hakkında sessizliğimizi korumalıyız. |
Dünyada şeylerin nasıl olduğu değil, onun var olması mistiktir. |
O¨zne dünyaya ait değildir; doğrusu, o dünyanın bir sınırıdır. |
Felsefi^ benlik (kendilik) insan değildir. |
Dünya irademden bağımsızdır. |
Konuşamadığımız hakkında sessizliğimizi korumalıyız.
6.Soru
''................... tek bir nesneyi betimleyen sözcük grupları olarak tanımlanabilir.''
Boşluktaki yeri Russell adlandırmış mıdır?
Tipler Kuramı, |
Kümeler, |
Öbekler, |
Belirli Betimleyiciler, |
Tekrarlamalar, |
Russell, dili nasıl kullandığımıza dair tartışmaları, felsefi tartışmaların odağına yerleştirmiştir. Russell'ın geliştirdiği bazı yöntemler, kendisinden sonraki felsefeciler tarafından kullanılmıştır. Russell'ın etkili olan çözümlemelerin başında, belirli betimleyiciler kuramı gelir. Russell 1905 yılında yazdığı ''On Denoting'' başlıklı makalesiyle bir bakıma, analitik felsefenin iş yapış biçimini belirlemiştir. Russell bu çalışmasında, belirli betimleyicileri içeren önermelerin, nasıl doğruluk değeri alabileceği üzerinde durmuştur. Belirli betimleyiciler tek bir nesneyi betimleyen sözcük grupları olarak tanımlanabilir. ''Görelilik kuramını geliştiren fizikçi'', ''Türkiye'nin 1. Cumhurbaşkanı'' vb. ifadeler belirli betimleyicilerdir. Bu tür ifadelerin felsefi bir sorun teşkil etmesinin nedeni, belli bir gönderimlerinin bulunmadığı durumlarda ortaya çıkar. Görünüşte anlamlı bir sözcük grubuna, dünyada karşılık gelen bir birey olmadığında söz konusu sözcük grubunu içeren önermenin doğru veya yanlış olup olmadığına nasıl karar verilecektir?
Russell'ın kendi verdiği bir örneği inceleyelim ''Fransa'nın günümüzdeki kralı keldir.'' önermesi görünüşte ''Fransa'nın günümüzdeki kralı'' betimleyicisinin gönderim yaptığı kişi hakkında bir hüküm içermektedir. Oysa böyle bir birey mevcut değildir. Bu durumda, önermenin nasıl olup da bir doğruluk değeri alacağı tartışılmalıdır. Frege kendi çalışmalarında bu soruna eğilmiş ve söz konusu önermeleri anlamlı fakat ne doğru ne de yanlış olarak kabul etmiştir.
Russell, Frege'nin bu çözümünü kabul etmez. Russell'ın kendi yaklaşımı, gündelik dilde görünüşte belirli betimleyicilerin bir bireye gönderim yaptıklarını, oysa söz konusu ifadelerin mantığı çözümlendiğinde, bu sorunun ortadan kaldırılabileceği yönündedir. Russell söz konusu önerme biçimini Frege'nin geliştirdiği niceleme mantığının araçlarını kullanarak şu şekilde çözümler.''Bir x vardır öyle ki Fransa'nın günümüzdeki kralıdır ve x'ten başkası Fransa'nın günümüzdeki kralı değildir ve x keldir.'' Görüldüğü gibi bu ifade, bir tikel niceleyicinin etki alanında bulunan tümel evetlemenin bir önerme biçimidir. Önermenin ilk bölümü, ''Bir x vardır öyle ki x Fransa'nın günümüzdeki kralıdır ve x'ten başkası Fransa'nın günümüzdeki kralı değildir.'' bir varlık ve biriciklik şartını içermektedir. Söz konusu varlık şartının sağlanıp sağlanmamasına bağlı olarak artık, bu önermenin doğru olup olmadığına karar verilebilir. Nitekim Russell, bu önerme biçiminin anlamlı fakat yanlış olduğuna karar vermiştir.
Russell bu çözümlemesinin tekil adlar için de geçerli olduğunu öne sürer. Tekil adlarda esasen belirli betimleyiciler yerine kullanılan kısaltmalar olarak düşünülebilir. Örneğin, Albert Einstein'' adı ''görelilik kuramını geliştiren fizikçi'' gibi belirli betimlemeler yerine kullanılan bir kısaltma gibidir. Dolayısıyla adların gönderimlerinin bulunmadığı durumlarda da önermelerin doğruluk değeri almaları ile ilgili bir sorun olmayacaktır. Russell bireylere meşru olarak gönderim yapan yegane sözcüklerin işaret zamirleri (bu, şu, o vb.) ve bağlamsal ifadeler ( şimdi, burada, ben vb.) olduğunu öne sürer. Bu ifadelerin gönderimde bulunduğu nesneler, bizatihi mevcut olmak durumunda olduğundan içinde bulundukları önermelerin doğruluk değeri alıp almaması bakımından bir sorun yaratmazlar. Russell'ın belirli betimleyicilerle ilgili çözümlemesi, genel olarak kabul görse de adların belirli betimleyiciler olarak yorumlanması, tartışmalara yol açmıştır.
7.Soru
Kritik der reinen Vernunft adlı eserin sahibi aşağıdakilerden hangisidir?
Aristoteles |
Frege |
Dewey |
Kant |
Platon |
Kritik der reinen Vernunft adlı eserin sahibi Kant' tır.
8.Soru
"Sentetik ve a priori", hangi felsefecinin matematikle ulaşılan yargılar hakkındaki nitelemesidir?
Kant |
Einstein |
Euklides |
Proclus |
Gauss |
Kant’a göre, öncelikle matematiğin yargıları, sentetik ve a priori’dir (sentetik : sentez ile elde edilen, doğal olarak var olmayan ; a priori : ön-kabul, önsel, dayanak gerekmeden doğru kabul edilen). Sentetik a posteriori yargıların doğru olabilmesi için, özne ve yüklem konumundaki kavramları birbirine bağlayan üçüncü bir şeye, deneyimde mevcut bir nesneye ihtiyaç vardır (a posteriori : sonsal, dayanak ile doğru kabul edilen). Doğru cevap A'dır.
9.Soru
Wittgenstein'ın Tractatus adlı eserindeki yaklaşımına göre doğru bir cümlenin temsil ettiği şey aşağıdakilerden
hangisidir?
Önyargı |
Olgu |
Sezgi |
Resim |
Düşünce |
Olgu
10.Soru
I. Dili ve dilin mantığını merkeze almak. II. Dilsel-mantıksal olanın dışında kalan nesnellik alanlarını belirlemek. III. Metafiziği elemek. IV. Felsefî söylemi muğlaklıklardan ve karışıklıklardan arındırmak Yukarıdaki şıklardan hangileri analitik felsefenin vasıflarındandır?
I, II |
I, II, III |
I, II, IV |
I, III, IV |
II, III, IV |
Öncelikle, analitik felsefenin temel vasıflarını hatırlayalım: Dili ve dilin mantığını merkeze almak; metafiziği elemek; felsefî söylemi muğlaklıklardan ve karışıklıklardan arındırmaktır. Görü, ister Platoncu ve Plotinosçu biçimiyle idealarla karşı karşıya kaldığımız ve onlara temas ettiğimiz bir arayüz olarak, ister Kantçı biçimiyle matematiksel nesneleri inşa ettiğimiz mekân olarak anlaşılsın, dilsel ve mantıksal olanın dışında kalan, dilsel - mantıksal olana önceliği olan bir nesnellik alanına gönderme yapmaktadır. Bir bakıma, görü ve görüye dayalı felsefe hâkim olduğu sürece gönül rahatlığıyla felsefenin merkezine dili ve dilin mantığını yerleştirmek söz konusu olamaz.
11.Soru
Dil felsefesinin gelişimi bakımından belki de en önemli etkisi Sinn (“anlam”) ve Bedeutung(“gönderim”; “gönderge”) arasında yaptığı ayrım önemli olan matematikçi aşağıdakilerden hangisidir?
Wittgenstein |
Peano |
Russell |
Frege |
Alfred Tarski |
Frege’nin dil felsefesinin gelişimi bakımından belki de en önemli etkisi, Sinn (“anlam”) ve Bedeutung (“gönderim”; “gönderge” ya da “yönletim” biçiminde çevirileri de mevcuttur) arasında yaptığı ayrım olmuştur.
12.Soru
Antik Yunan felsefesinin varlık anlayışını belirleyen düşünür aşağıdakilerden hangisidir?
Platon |
Aristoteles |
Parmenides |
Dewey |
Kant |
Antik Yunan felsefesinin varlık anlayışını belirleyen düşünür Parmenides dir.
13.Soru
Pierce, "inançlardan bağımsız saf ve dolaysız bir olgu yoktur" düşüncesi ile savunduğu bilimsel yöntemin "bizim inançlarımızdan bağımsız, dışımızda ve kalıcı bir gerçekliğin olması" varsayımı arasındaki çelişkiyi hangi kavrama başvurarak açıklamaktadır?
Diyalektik |
Fenomen |
Bilinçdışı |
Bulanık mantık |
Kaos |
Peirce, bu sorun hakkında şöyle söylemektedir:
(...) bize göre mevcut olan her şey kendimizin görüngüsel bir dışavurumu (olmasına rağmen), bu o şeyin biz olmaksızın var olan bir şeyin fenomeni olmasına engel değildir, tıpkı bir gökkuşağının, hem güneşin hem de yağmurun birlikte bir dışavurumu olması gibi (“Some Consequences of Four Incapacities”, s.169).
14.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Peirce'ın doğruluk ve gerçeklik hakkındaki düşüncesini doğru olarak ifade etmektedir?
İnançlarımızın doğruluğuna, onları olgularla karşılaştırarak karar veririz. |
İnançlardan ve kavramlardan bağımsız olarak bir olguyu kendimize sunabiliriz. |
Mevcut bazı inançlarımızla diğer bazı inançlarımızı karşılaştırmak inançlarımızın doğruluğunu tespit etmekte bir işe yaramaz. |
Bazı inanç ve kavramlarımızın doğruluğu diğer inanç ve kavramlarımızın doğruluğuna bağlı değildir. |
İnançlardan bağımsız saf ve dolaysız bir olgu yoktur. |
Peirce’a göre inançlarımızın doğruluğuna, onları olgularla karşılaştırarak karar vermeyiz. Bunu zaten asla yapamayız. Sahip olduğumuz inançlardan ve kavramlardan bağımsız olarak bir olguyu kendimize sunamayız. Dolayısıyla ancak, mevcut bazı inançlarımızla diğer bazı inançlarımızı karşılaştırabiliriz. Tüm inançlarımız ve kavramlarımız, diğerlerine bir ölçüde bağımlıdır. Bir bakıma, inançlardan bağımsız saf ve dolaysız bir olgu yoktur. Bu durumda yapabileceğimiz en iyi şey, kanaatlerimizin olabildiğince sabit ve kararlı bir hale gelmesidir.
15.Soru
I. İnanmak gerekçeli iken şüphe gerekçesizdir. II. İnanmakla şüphe etmek esnasında yaşanılan duygu farklıdır. III. Şüphe etmekten kaçınmamıza rağmen bir inanca sahip olmaktan dolayı bir rahatsızlık duymayız. IV. inanmak bir alışkanlık iken şüphe etmek böyle bir alışkanlığın olmaması durumudur. Üsttekilerden hangileri Peirce'a göre inanmak ve şüphe etmek edimleri arasındaki farklar arasında yer alır?
III, IV |
II, III, IV |
I, III, IV |
I, II, IV |
I, II, III |
İlişkili de olsalar inanmak ve şüphe etmek edimleri arasında farklar bulunur. Bu farklar nelerdir? Peirce bu konu üzerinde durmuş ve şu farklılıkları tespit etmiştir. Öncelikle, inanmakla şüphe etmek esnasında yaşanılan duygu farklıdır. İkinci olarak, genellikle şüphe etmekten kaçınmamıza ya da şüpheden kurtulmaya çalışmamıza rağmen bir inanca sahip olmaktan dolayı bir rahatsızlık duymayız; ta ki bu inancımızı sarsan bir şeyle karşılaşıncaya dek. Üçüncüsü ve belki de en önemlisi, inanmak ya da inanç oluşturmak bir alışkanlık iken şüphe etmek böyle bir alışkanlığın olmaması ya da kesintiye uğraması durumuna karşılık gelir.
16.Soru
Şıklardaki düşüncelerden hangisi geometrinin aksiyomlarının sentetik a priori türünde olup olmadığı tartışması sonucu ortaya konan ve analitik felsefenin kurulmasına temel olan bir düşüncedir?
Mantıksal olan hakkındaki bilgimiz kavramsaldır. |
A priori olanın temellendirilmesi sadece ve sadece dilin sınırları içerisinde kuşatılabilmektedir. |
Mantıksal olan hakkındaki bilgimiz görüseldir. |
Platoncu ideaların ve bu idealara ilişkin bilgi sahibi olmamızın aracı entelektüel görüdür. |
Geometrinin aksiyomlarının önermesel bir içeriği bulunmamaktadır. |
Geometrinin aksiyomlarının örtük tanımlar olduğunun ortaya konulması, iki bakımdan çok önemlidir: Bu yaklaşım, bir yandan matematiğin mantıksal olana indirgenmesi bakımından büyük önem taşımaktadır; öte yandan da bu indirgeme esnasında, görüsel bir bilgiye gönderme yapılmamış olmaktadır. A priori olanın temellendirilmesi sadece ve sadece dilin sınırları içerisinde kuşatılabilmektedir. Felsefenin dilin sınırları içerisine çekilmesi süreci ile de analitik felsefe doğacaktır.
17.Soru
Darwin'in evrim kuramının etkisinde gelişmiş bir psikoloji kuramı olan İşlevselcilik kuramını hangi psikolog ve felsefeci geliştirmiştir?
Herbert Spencer |
William James |
Darwin |
Newton |
Gottlob Frege |
Darwin'in evrim kuramının etkisinde gelişmiş bir psikoloji kuramı olan İşlevselcilik kuramını William James psikolog ve felsefeci geliştirmiştir.
18.Soru
Bazı işlemlerin yapılabileceğine dair kabuller olarak ifade edilen kavram aşağıdakilerden hangisidir?
Postüla |
a priori |
a posteriori |
Fact |
Idea |
Euklides, bazı işlemlerin yapılabileceğine dair kabuller olarak postülalardan söz etmiştir.
19.Soru
Wittgenstein'ın birleşik önermeleri mantıksal açıdan nasıl olabilirler?
Parelel ve dikey |
Doğru ve yanlış |
Açık ve kapalı |
Sabit ve anlaşılır |
Tartışmaya açık |
Mantıksal doğru ve mantıksal yanlış önermeler, bileşik önermeler olmak durumundadır.
20.Soru
Grundgesetze’nin ikinci cildi yayımlanmaya hazırlanırken Frege’ye bir mektup yazarak Frege’nin sisteminde bir kümenin kendisinin hem elemanı olacağının hem de elemanı olamayacağının gösterilebildiğini ortaya koyan felsefeci aşağıdakilerden hangisidir?
Kant |
Hilbert |
Russell |
Wittgenstein |
Poincare |
Russell
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ