Yanıt Açıklaması:

Davranışçı yaklaşımcılar, öğrenmede dış etkenlerin (bitişiklik, pekiştirme gibi) önemi üzerinde durmalarına karşın bilişsel yaklaşımcılar, öğrenmenin “biliş” kelimesinin ifade ettiği bilme, anlama, kavrama, yargılama gibi iç etkenlerin kontrolünde gerçekleştiğini söylerler. Biliş kuramcılarına göre tüm davranışlar amaçlıdır. Davranış, kişinin çevresini algılamasına ve amaçları doğrultusunda yorumlamasına bağlıdır. Bu nedenle aynı uyaran, bireyler tarafından farklı biçimlerde değerlendirilir ve farklı tepkilere neden olur. 

Yanıt Açıklaması:

Deneme yanılma yoluyla öğrenmeyi Thorndike geliştirmiştir. 

Yanıt Açıklaması: Cevap: Dolaylı öğrenme kavramına göre, davranışın elbette karmaşık bir doğası vardır, fakat bununla birlikte, davranışın öğrenilme sürecinin de sadece pekiştirme ve cezalandırma mekanizmalarıyla açıklanamayacağı savunulmuştur. Bu bağlamda davranışların birçoğu başka insanların eylemlerinin gözlemlenmesi, okunması ya da duyulmasıyla birlikte öğrenilmektedir. Özellikle çocukların en önemli öğrenme yaşantılarının bu yöntemle oluştuğu savunulmaktadır. Gözlem yoluyla öğrenilen bir davranışın sürekli tekrarlanması veya pekiştirilmesi gerekmemektedir. Bandura, “Doğru söyledikleri her cümleyi pekiştirmek zorunda olsaydık, küçük çocuklar asla konuşmayı öğrenemezlerdi.” şeklindeki ifadesiyle bu durumu açıklamaktadır. Bu yaklaşım, bir davranışın sonuçlarına dair beklentilerin, söz konusu davranış hiç gerçekleştirilmemiş olsa bile, yine başkalarının eylemlerinin gözlemlenmesi yoluyla öğrenildiğini öne sürmektedir.

Yanıt Açıklaması: Gestalt psikolojisine göre doğru ilişki öğretmenin zemin, arkadaşın şekil olmasıdır.

Yanıt Açıklaması: Çok kişiden bilgi toplamasından kaynaklı yüzeysel olması, alan araştırmasının dezavantajıdır.

Yanıt Açıklaması:

Yukarıda tanımı verilen kavram ‘‘Bilişsel Karmaşa’’ olarak Karşımıza çıkmaktadır.

Yanıt Açıklaması:

Davranış niyeti, kişinin başka varlıklara ya da durumlara karşı nasıl davranma eğiliminde olduğunu ifade etmektedir. Bir şeyin beğenilir olması ya da olmaması açısından değerlendirilmesi sonucunda bu şeye karşı ortaya çıkan psikolojik eğilimse, tutumdur. Duygular, kısa ömürlü ve yoğun hislerdir.

Yanıt Açıklaması:

Sosyal öğrenmede, kişiler başta en yakınındakileri model alarak onları taklit ederler. Eğitimde soruda açıklanan dışında çok farklı yaklaşımlar da kullanılır. Büyüme hem fizyolojik hem de biyolojik boyutları olan bir süreçtir.

Yanıt Açıklaması: Psikanalitik kuramın babası olan Sigmund Freud’a göre kişilik, çoğunlukla bilinç dışı, örtük ve bilinmeyen bir şeydir. Carl Rogers’a göre kişilik veya “benlik”, bireylerin deneyimlerinin temelinde yatan “ben” e veya “kendi ”ne dair oluşmuş algılar bütününe işaret etmektedir. Ünlü Amerikan Psikoloğu B.F. Skinner’a göre ise kişilik kelimesi gereksizdir. Skinner, insan davranışlarının anlaşılması açısından “benlik” veya “kişilik” gibi kavramların kullanımının gerekli veya istenilir olduğuna inanmamaktadır.

Yanıt Açıklaması: Buzdağı Benzetmesi: Freud’un insan zihnini üç bölüme ayırdığı “topografik zihin modeli”nde söz konusu bölümlerin yapısal özelliklerine göre nasıl konumlandıklarının daha iyi anlaşılması adına buz dağı benzetmesini yapmıştır. Buna göre insan zihnini bir buz dağına benzetirse, bu buz dağının, su seviyesinin üstünde kalan bölümü bilinci, altında kalansa bilinç dışını ve arada su seviyesinde veya biraz altında kalan bölümse bilinç öncesini temsil etmektedir. Buz dağının görünmeyen yani suyun altında kalan bölümü olan bilinç dışı, zihnin en büyük alanını oluşturmaktadır.

Yanıt Açıklaması:

Koşullanma, gözlem ve taklit yoluyla öğrenmenin içeriği olan model almanın süreçlerinden değildir.

Yanıt Açıklaması:

Kişinin çocuk gibi davrandığı savunma mekanizmasına regresyon adı verilmektedir. 

Yanıt Açıklaması:

 Hans Selye, Canon’un görüşlerine benzer bir biçimde fizyolojik reaksiyonları incelemiş ve bugün hâlen geçerliliğini koruyan genel adaptasyon (uyum) sendromunu ortaya koymuştur. Fareler üzerinde çalışan Selye, onların açlık, soğuk gibi stres verici durumlar karşısındaki tepkilerini incelemiş ve stresli durumlarla karşılaşan organizmanın üç aşamadan geçtiğini belirlemiştir.

Yanıt Açıklaması: Çevreden bireye gelen uyarıcıların bireyin zihninde algılanarak anlamlı verilere dönüştürüldüğü, bu bilgilere göre bir tepki verildiğini ya da bilginin sonradan kullanılmak üzere saklandığını öne sürmüşlerdir. Bu görüş klasik koşullanmanın tam tersini savunmaktadır. insan beyni çok gelişmiş bir bilgisayar olarak gelen verileri işlemden geçirir ve bu sürece gö- re tepki verir. Daha doğrusu bu görüşe göre bilgisayarı insanlar yaptığı için onun çalışmasını insan beyninin çalışmasına benzetmişlerdir.

Yanıt Açıklaması:

Allport, mizacı bireyin kendine özgü duygusal doğaya sahipolma arzusu olarak tanımlar. Mizaç, davranışsal eğilimlerdir.