Din Sosyolojisi Final 4. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
Aşağıdakilerden hangisi dinin siyaset üzerinde etkisi olduğunu gösterir?
Züht hareketlerinin ortaya çıkması
|
Halifenin iktidarı meşrulaştırması
|
Manastıra çekilme geleneği
|
Dünyadan kaçış eğilimi
|
Abidevi dini mekânların yapılması
|
Dinlerin gündelik hayatın belirleyici faktörlerinden olan siyasî ve iktisadî yapı üzerinde de doğrudan etkilerini gözlemlemek mümkündür. A, C, D şıkları ekonomiyle ilgilidir. E mimari ile ilgilidir. Müslüman ülkelerde de bağımsızlığını ilan eden her devlet Halife’den bir berat almak suretiyle kendi iktidarlarının meşruiyetini sağlamış olurdu. Dolayısıyla iktidarın dinin onayını alması gerekirdi.
2.Soru
Aşağıdakilerden hangisi dinin kültür üzerindeki etkilerinden biri değildir?
Din insanlara bir anlam dünyası sunar
|
İnananları bir araya getirir; onların örgütlenmesine yardımcı olur
|
Din sadece küçük dini grupları değil, aynı zamanda bütün bir toplumu etrafında toplama potansiyeli taşır.
|
Din coğrafya ve yerleşim birimleri açısından da birleştiricidir
|
Bireyler arasında dinsel çatışmaya sebep olabilir |
Nihayetinde dinler, insanları bir araya getirmek, örgütlemek, bütünleştirmek, yerleşik hale getirmenin paralelinde sanatın, edebiyatın, hukukun gelişmesine de doğrudan etki ederler.
3.Soru
İnananlar topluluğuna ne ad verilir?
Dini hareket
|
Cemaat
|
Halkın Mabedi
|
Moon
|
İtikat
|
İnananlar topluluğu cemaat olarak adlandırılmaktadır.
4.Soru
Aşağıdakilerden hangisi din ve gelenek çatışmasıyla ilgili değildir?
Müzikli düğün yapılması.
|
Bayram namazına daha önem vermesi
|
Aşure kazanı önünde dua edilmesi
|
Hristiyanlıkta katolikliğin ortaya çıkması
|
Türbelerde adak adanması
|
Resmî/kitabî olan din belirli bir örgüt altında kurumsallaşabilir. Bunun en önemli örneği Katolikliktir. Katolik kilisesi büyük ve tek bir örgüt olarak neyin Hıristiyanlığa uygun olduğunu, neyin ise bunun dışında kaldığını belirler. Diğer seçenekler resmi din ve geleneğin sentezidir ve gelenek ve din bir çatışmaya girer.
5.Soru
Hz. İsa’nın Mart 1843- Mart 1844 tarihleri arasında geleceği kehanetinde bulunan yeni dini hareket hangisidir?
Mormonlar
|
Yedinci Gün Adventizmi
|
Yehova Şahitleri
|
Moonculuk
|
Hare Krişna
|
Hz. İsa’nın Mart 1843- Mart 1844 tarihleri arasında geleceği kehanetinde bulunan yeni dini hareket Yedinci Gün Adventizmi’dir.
6.Soru
Terör kelimesinin çıkışı tarihteki hangi önemli olaya dayanmaktadır?
I. Dünya Savaşı |
II. Dünya Savaşı |
Fransız Devrimi |
Haçlı Seferleri |
İstanbul’un fethi |
Terör kelimesi, Batı siyaset diline 1789–1794 Fransız Devrimi sırasında, jakobin devrimcilerin iç düşmanlara karşı yürüttükleri eylem ve hükümetin yaptığı baskı ve doğrudan yürüttüğü infazlara işaret eden bir terim olarak girmiştir ki binlerce kişinin hayatını kaybettiği bu dönem “Terör Dönemi” olarak anılmaktadır.
7.Soru
Bir dinin inanç ve uygulama alanındaki farklı yorum ve içtihatlarına ne ad verilir?
Şeriat
|
Mezhep
|
Tarikat
|
Cemaat
|
Camia
|
Bir dinin inanç ve uygulama alanındaki farklı yorum ve içtihatlarına mezhep denir.”
8.Soru
Aşağıdakilerden hangisi ritüelin özelliklerinden biri değildir?
Grup üyelerini bir araya getirmesi
|
Grubun tarihini hatırlatması
|
Kutsanmış nikah töreniyle herkese kapılarını açması
|
Aidiyet bilinci oluşturması
|
Manevi anlamda bir tatmin sağlaması
|
Ritüelin en önemli özelliği grup üyelerini bir araya getirmesi, onlara grubun tarihini hatırlatması, aidiyet bilinci oluşturması ve manevi anlamda bir tatmin sağlamasıdır. Kutsanmış nikah töreniyle herkese kapılarını açması ise ritüelin özelliklerinden birisi değildir.
9.Soru
Aşağıdakilerden hangisi küreselleşmenin din üzerindeki etkilerinden biri değildir?
Ritüalistik boyutların ağır basması
|
Homojen bir yapı içermesi
|
Dinde bireyselleşme yaşanması
|
Dinde sivilleşme olması
|
Eklektik bir yapıya dönüşmesi
|
Küreselleşme sürecinde dinin kurumsal yapılar dışında daha çok bireyselleştiği ve sivilleştiği görülmektedir. Küreselleşmeyle oluşan yeni dini hareketler, dünyanın birçok yerinde mevcut klasik, kurumsal dini yapı ve mezheplerin dışında, daha eklektik unsurları içinde barındıran ritüalistik ve âyinsel boyutları ağır basan yapılardır. Bu dini hareketler, farklı kültürlerin ve dinlerin dünya ölçeğinde daha rahat tanınmasıyla çeşitlenmekte ve daha da eklektik hale gelebilmektedir. Küresel dünyada çokkültürlü ve buna bağlı çok dinli yapıları konuşulur ve tartışılır hâle getirmiştir. Dolayısıyla insanların çok farklı din ve kültürle teması, en azından zihinlerde homojenliğin kırılmasına ve çeşitliliğin içselleştirilmesine sebep olmaktadır. Dolayısıyla din giderek homojen yapıdan hotorojen bir yapıya geçmektedir.
10.Soru
Dinin tamamen kültür ürünü olduğunu iddia eden görüş, on dokuzuncu yüzyıldaki salt antropolojik ve sosyolojik yaklaşımların sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu görüşler hangi yaklaşıma dayanmaktadır?
Pozitivizm
|
Varoluşçuluk
|
Pragmatizm
|
Determinizm
|
Deizm
|
Dinin tamamen kültür ürünü olduğunu iddia eden görüş, on dokuzuncu yüzyıldaki salt antropolojik ve sosyolojik yaklaşımların sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu görüş pozitivist bir yaklaşıma dayanır. Pozitivizm deney ve gözleme dayanan modern bilimi kabul edip, dini ve metafizik açıklamaları bilim öncesi düşünme biçimi oldukları gerekçesiyle baştan reddeden bir anlayıştır.
11.Soru
Edward B. Taylor’a göre toplumun bir üyesi olarak insanın edindiği bilgi, inanç, sanat, ahlak, yasa, adet ve diğer herhangi bir yetenek ya da alışkanlıkların oluşturduğu girift bütüne ne ad verilir?
Sosyal yaşam |
Kültür |
Edinim |
Yaşantı |
Din |
Edward B. Taylor’a göre kültür, “Toplumun bir üyesi olarak insanın edindiği bilgi, inanç, sanat, ahlak, yasa, âdet ve diğer herhangi bir yetenek ya da alışkanlıkların girift bir bütünüdür.”
12.Soru
Hangisi küreselleşmeyi “zaman mekan sıkışması” olarak tanımlamaktadır?
Roland Robertson
|
David Harvey
|
Marshall Mcluhan
|
Jonathan Friedman
|
Zygmunt Bauman
|
David Harvey, küreselleşmeyi “zaman mekan sıkışması” olarak tanımlamaktadır. Ona göre, mekan ve zamanın nesnel niteliklerinde kapsamlı değişimler olmakta ve insanların dünyayı görüş tarzı çok köklü bir biçimde değişmek zorunda kalmaktadır. (Harvey, 1999: 270) Bir kere zaman “hız”lanmıştır. Zamanın hızlanması demek ulaşım ve iletişim gibi birçok faaliyetin daha kısa zamanda yapılabilmesi demektir. Bundan yüz yıl öncesine kadar, belki günlerce zaman harcanarak kat edilen mesafeler, bugün uçakla birkaç saat içerisinde alınabilmektedir. Mekanın sınırları da eski önemini yitirmiştir.
13.Soru
Terör kavramı Batı siyaset diline ilk ne zaman girmiştir?
İngiliz Sanayi Devrimi
|
11 Eylül 2001 olayları
|
Fransız Devrimi
|
Soğuk Savaş
|
Birinci Dünya Savaşı
|
Fransız Devrimi sırasında, jakobin devrimcilerin iç düşmanlara karşı yürüttükleri eylem ve hükümetin yaptığı baskı ve doğrudan yürüttüğü infazlara işaret eden bir terim olarak girmiştir. Binlerce kişinin hayatını kaybettiği bu dönem, “Terör Dönemi” olarak anıl-maktadır.
14.Soru
Dini kuruluşların veya ilahiyatçıların söylemlerinin yanında dinin gelenek içinde aldığı biçime ne ad verilir?
Geleneksel din
|
Gündelik din
|
Çağdaş din
|
Popüler din
|
Halk dini
|
Yaşanan din resmi din ve halk dini olmak üzere iç içe geçmiş iki katmandan oluşmaktadır. Dini^ kuruluşların veya ilahiyatçıların söylemlerinin yanında dinin gelenek içinde aldığı biçime halk dini denir. Halk dini resmi söylemlerin dışında bazı inanç ve uygulamaları da içerdiği için paralel din olarak da tanımlanmaktadır.
15.Soru
Toplumun bir üyesi olarak insanın edindiği bilgi, inanç, sanat, ahlak, yasa, adet ve diğer herhangi bir yetenek ya da alışkanlıkların oluşturduğu girift bütüne ne ad verilir?
Sosyal yaşam
|
Kültür
|
Edinim
|
Yaşantı
|
Din
|
Edward B. Tylor’a göre kültür, “Toplumun bir üyesi olarak insanın edindiği bilgi, inanç, sanat, ahlak, yasa, a^det ve diğer herhangi bir yetenek ya da alışkanlıkların girift bir bütünüdür.”
16.Soru
Hangisi modern dünyayı oluşturan öncül unsurlardan değildir?
Bireyselleşme
|
Sekülerleşme
|
Yerelleşme
|
İlerleme
|
Kentleşme
|
İnsan, Tanrı vahyine ihtiyaç duyduğu sürece aydınlanmış olmayacaktı. Modern dünya, böyle bir anlayış temelinde ortaya çıkmıştır. Modernitenin dayandığı öncüller vardır. Bunlar; bireyselleşme, sekülerleşme, ilerleme, kentleşme, modern ulus-devlet gibi unsurlardır. İmparatorlukların dağılmasının ardından, modern dünyanın siyasi yapı-lanması, ulus-devlet modeli temelinde ortaya çıkmıştır.
17.Soru
Eldeki veriler ışığında kamu sözcüğünün İngilizce ‘de 1470’li yıllarda bilinen ilk anlamı nedir?
Toplumsal uzlaşı
|
Toplumun ortak çıkarları
|
Ortak alanlar
|
Devlet alanları
|
Meydanlar
|
Sennett’in belirttiğine göre, yaklaşık 1470’li yıllarda kamu sözcüğünün İngilizcede ilk bilinen kullanımı, kamuyu toplumun ortak çıkarı ile bir tutmak şeklindedir.
18.Soru
“Kültürel olarak talep edilen insanüstü varlıklarla kültürel olarak kalıplaşmış etkileşimden oluşan bir kurumdur”.
Yukarıdaki din tanımı aşağıdaki düşünürlerden hangisine aittir?
Spiro |
Durkheim |
M. Yinger |
Marks |
Parsons |
Spiro' ya göre din “kültürel olarak talep edilen insanüstü varlıklarla kültürel olarak kalıplaşmış etkileşimden oluşan bir kurumdur”. Bu tanım, kurumla sosyal olarak paylaşılmış inanç ve davranış kalıplarına işaret etmektedir. Bütün kurumlar, inançları, eylem kalıplarını, değer sistemlerini içerirler; dinin son tahlilde özelliğidir ki inançlar, eylem kalıpları ve değerler “insanüstü varlıklar”a gönderme yapar.
19.Soru
Şiddet ve terör olgusuna bir yurttaş, ideolog ve güvenlik uzmanı olmaktan ziyade bir araştırmacı olarak yaklaşma eğiliminde olan ve şiddetle doğrudan karşı karşıya gelen güvenlik kuvvetlerinden veya konuya taraf olan aktörlerinkinden farklı bir bakış açısı üreten yaklaşım hangisidir?
Akademik/bilimsel yaklaşım
|
Devletçi/resmi yaklaşım
|
Medyatik yaklaşım
|
Şiddet yanlısı muhaliflerin yaklaşımı
|
Genel yaklaşım
|
Şiddet ve terör olgusuna bir yurttaş, ideolog ve güvenlik uzmanı olmaktan ziyade bir araştırmacı olarak yaklaşma eğiliminde olan ve şiddetle doğrudan karşı karşıya gelen güvenlik kuvvetlerinden veya konuya taraf olan aktörlerinkinden farklı bir bakış açısı üreten yaklaşım, akademik/bilimsel yaklaşımdır.
20.Soru
Habermas’ın kamusal alan anlayışına göre aşağıda yer alan ilkelerden hangisi yanlıştır?
Kamusal alan, içeriği ve sınırları kesin olarak çizilen bir alan değildir.
|
Kamusal alan, o toplumda yaşayan ve siyasal, kültürel, toplumsal tüm karar surecilerinden etkilenen insanların, aslında kendileri ile ilgili olan tüm meselelerde tartışmalara katılarak bir söylem üretmeleridir.
|
Kamusal alandaki diyalog, tartışma ve üretilen söylemler, bir süreklilik kazanarak kamusal alanın sürekliliğini sağlamaktadır.
|
Kamusal alan anlayışında demokratik katılım süreçleri devrede değildir.
|
Çağdaş¸ toplumların demokratikleştirilmesi, özerk kamu alanlarının çoğalması ve genişlemesine hizmet etmektedir.
|
Habermas, kamusal alanın içeriği ve sınırları kesin olarak çizilen bir alan olarak tanımlamaz. Ona göre, kamusal alan, o toplumda yaşayan ve siyasal, kültürel, toplumsal tüm karar süreçlerinden etkilenen insanların, aslında kendileri ile ilgili olan tüm meselelerde tartışmalara katılarak bir söylem üretmeleridir. Bunun anlamı; karar süreçlerine bir şekilde etkide bulunmalarıdır. Bu bağlamda söylemsel kamu alanı, sürekli bir tartışma ve diyalogla içeriklenen bir alan olma hüviyetine bürünecektir. Habermas, burada aslında demokratik katılım süreçlerini de devreye sokan bir anlayıştadır. Bu diyalog, tartışma ve üretilen söylemler, bir süreklilik kazanarak aslında kamusal alanın sürekliliğini sağlamaktadır.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ