Eski Türk Edebiyatına Giriş: Söz Sanatları Ara 2. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
“Gözü açık”, “kulağı delik”, “eteği kirli”, “eteği temiz”, “kalın kafalı”, “eli uzun”, “dişli insan” “yürekli insan”, “eli açık”, “alnı açık” deyimlerinde kullanılan anlatım biçimi aşağıdakilerden hangisidir?
İcaz |
İntab |
Mecaz |
Teşhis |
Kinaye |
Yukarıdaki deyimler kinayeye örnek olarak verilmiştir. Bu da göstermektedir ki günlük dilde çok sayıda kinayeli ifade vardır. Dolayısıyla kinaye tek başına söze değer katan bir özellik değildir.
2.Soru
I. Söz sanatları
II. Anlam sanatları
III. Söz ve anlam arasındaki ilişki
Yukarıdakilderden hangileri bedî’in altında yer alır?
Yalnız I |
I ve II |
I ve III |
II ve III |
I, II ve III |
Divan şiirinde “anlam sanatları” ve “söz sanatları” başlıkları altında ikiye ayrılan edebî sanatlar bedî’in alanına girer. Beyanın konusu ise en kısa ifadeyle “sözle anlam arasındaki ilişki ve bu ilişkiden doğan ifade şekilleri” olarak özetlenebilir.
3.Soru
Aşağıdakilerden hangisi mübalağa ile ilgili değildir?
Mübalağa-i makbule |
Tebliğ |
İğrak |
Gulüvv |
Müşakele |
Müşakele; bir sözü ikinci defa hem ilk kullanıldığı anlam dışında hem de gerçek anlamı dışında kullanmaktır. Mübalağa ise bir niteliğin, fiilin veya durumun gerçekleşmesi zor hatta imkansız dereceye çıkarılarak ifade edilmesidir. Mübalağa; tebliğ, iğrak ve gulüvv olmak üzere üç derecelidir. Ayrıca Bedi’de mübalağa mübalağa-i makbule olarak da adlandırılmaktadır.
4.Soru
Aşağıdakilerden hangisi bir belagat terimi olarak insan dışındaki herhangi bir canlıya, eşyaya ve nesneye insanmış gibi hitap edilen söz sanatıdır?
Tecrid |
Rücu |
İltifat |
Tevriye |
Müşakele |
Sözcük anlamı “bir şeyin elbisesini çıkarmak ya da kabuğunu soymak” olan tecrid bir belagat terimi olarak insan dışındaki herhangi bir canlıya, eşyaya, nesneye insanmış gibi hitap etmek anlamına gelmektedir.
5.Soru
“Yanaşsa gabgab-ı hûrî-i cennet gabgab-ı yâra
Sanırsın sun’-ı Mevlâ ortadan bölmüş bir elmayı”
Lebîb tarafından kaleme alınan bu beyitte hangi söz sanatı vardır?
Mecaz |
Kinaye |
Teşabüh |
Teşhis |
İstiare |
Beyitte, “Cennetteki hûrî ile sevgilinin çeneleri yan yana gelse, Mevla’nın bir elmayı ortadan ikiye bölmüş olduğunu sanırsın.” denilmektedir. İkinci mısra, ilk mısradaki sevgilinin çenesinin güzelliği ile hurininkinin birbirinin aynısı olduğu ve aralarındaki müştereklikte birinin diğerine baskın olmadığını ifade etmektedir. Maksat aslında bir şeyi diğerine benzetmek değil iki şeyi bir vasıfta toplamaktır. Dolaysıyla teşabüh vardır.
6.Soru
İstiarenin temelinde yer alan söz sanatı aşağıdakilerden hangisidir?
Teşbih |
Teşhis |
İntak |
Delalet |
Haşiv |
Asıl anlamı birinden bir şeyi ödünç almak olan istiare, bir kelimeye aralarındaki benzerlik sebebiyle temel anlamın dışında yeni bir anlam vermektir. İstiarenin temelinde teşbih vardır. Teşbihin iki temel unsurundan müşebbeh ve müşebbehün bih’ten birinin doğrudan ya da dolaylı olarak söylenerek kaldırılan kısmının kastedilmesiyle istiare meydana gelmektedir.
7.Soru
I. Kelimenin gerçek anlamı dışında bir anlam
kastedilmesi
II. Gerçek anlam ile mecazi anlam arasında benzerlik dışında bir ilgi olması
III. Gerçek anlamın anlaşılmasına bir engel bulunması
Yukarıdakilerden hangisi/hangileri mecaz-ı mürselin özelliklerini yansıtmaktadır?
Yalnız I |
Yalnız II |
I ve II |
I ve III |
I, II ve III |
Mecaz-ı mürselin gerçekleştiği üç şartların tamamı şıklarda verilmiştir.
8.Soru
‘’Sözü güzel ve maksada uygun olarak ifade edebilen biri, muhatabının durumunu göz önünde bulundurarak maksadını sıradan insanların günlük hayatta kullandıkları sözlerle ifade etmesine’’ ne ad verilir?
Müsâvat |
Îcâz |
İtnâb |
Tatvîl |
Mümill |
Güzel ve etkili konuşma sanatı olan belâgatte, bir cümlede kullanılan sözcüklerin ifade edilmek istenen maksada göre azlık ya da çokluğunu veya cümlenin uzunluk ya da kısalığını belirtmek için üç ölçüt vardır: Îcâz, itnâb ve müsâvât. Îcâz, sözü kısaltma, itnâb sözü uzatmaktır. Belirsizlik bulunan sözler ise müsâvât olarak değerlendirilir.
9.Soru
“Ses verir çiğnediğin taşlara seslensen eğer
Nûr olur gözlerinin değdiği bir vâha bile”
Faruk N. Çamlıbel’e ait olan yukarıdaki mısralarda hangi anlam sanatı kullanılmıştır?
Tevriye |
Müşâkele |
Mübâlağa |
İdmâc |
Tecâhül-i Ârif |
Yukarıdaki mısralarda “Mübâlağa” sanatı kullanılmıştır. Mübâlağa, bir niteliğin, fiilin veya durumun gerçekleşmesi zor hatta imkânsız dereceye çıkarılarak, abartılarak ifade edilmesidir. Bu mısralarda ifade edilen her iki hüküm de olmuş ya da olabilecek bir durum değildir. Ancak buradaki mübalağa, teşbîh amacıyla yapıldığı ve etkileyici bir hayali içerdiği için makbul; yani, değerli bir mübalağa olarak kabul edilebilir.
10.Soru
Aşağıdakilerden hangisi delaletin türlerinden biri değildir?
Lafzı delalet |
Gayr-ı lafzı delalet |
Aklı delalet |
Vaz’ı delalet |
Medlul |
Delalette iki unsur söz konusudur. Biri herhangi bir söz, durum veya hareket gibi var olan bir şey; diğeri de onun gösterdiği, işaret ettiği anlam, kavram, hüküm gibi başka bir şeydir. Bu iki unsurdan ilkine dall (delalet eden, gösteren, işaret eden), ikincisine de medlul (delalet edilen, gösterilen, işaret edilen) denmektedir.
11.Soru
Aşağıdakilerden hangisi mecaz-ı mürselde gerçek anlamdan mecazi anlama geçişi sağlayan unsurlardan biri değildir?
Sebep-sonuç ilişkisi |
Genel-özel anlam ilişkisi |
Parça-bütün ilişkisi |
Öncelik-sonralık ilişkisi |
Benzeyen- benzetilen ilişkisi |
Benzeyen- benzetilen ilişkisi mecaz-ı mürselde gerçek anlamdan mecazi anlama geçişi sağlayan alakalardan biri değildir.
12.Soru
“Ahmet istediği fakülteye girdi. İnsan elbette çalışmasının karşılığını alır.” cümlesinde aşağıdaki itnâb türlerinden hangisi kullanılmıştır?
Cümle-i mu’terize kullanma
|
Ekleme
|
Özeli söyleyip geneli ifade etme
|
Geneli söyleyip sonra özeli ifade etme
|
Kapalı bir ifadeden sonra söylenene açıklık getirme
|
13.Soru
I. Kelimenin gerçek anlamı dışında bir anlam kastedilmesi
II. Gerçek anlam ile mecazi anlam arasında benzerlik dışında bir ilgi olması
III. Gerçek anlamın anlaşılmasına bir engel bulunması
Yukarıdakilerden hangisi/hangileri mecaz-ı mürselin özelliklerini yansıtmaktadır?
Yalnız I |
Yalnız II |
I ve II |
I ve III |
I, II ve III |
Mecaz-ı mürselin gerçekleştiği üç şartların tamamı şıklarda verilmiştir.
14.Soru
Dörtnala gelip uzak Asya’dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen bu toprak
Bu cehennem, bu cennet bizim.
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim. (Nazım Hikmet)
Yukarıdaki şiire göre aşağıda yer alan dizelerden hangisinde teşbih (benzetme ) yapılmamıştır?
Memleketin dörtnala koşan bir kısrağın başına benzetilmesi |
Anadolu topraklarının ipek bir halıya benzetilmesi |
Tek ve hür oluşundan dolayı ağaçla benzerlik ilişkisi kurulması |
Bileklerin bağlanmış oluşu ve yoksulluk bakımından ülkenin esire benzetilmesi |
Birlikte, dostça, kardeşçe yaşamakla orman arasında benzerlik ilgisi kurulması |
Şiirde kısrak memlekete, toprak ipek bir halıya, ağaç hür bir insana, orman da birlikte yaşamaya benzetilmiştir. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak sözleriyle doğrudan bir benzetme söz konusu değildir.
15.Soru
Aşağıdakilerden hangisi teşbihte benzetme yönünü ifade eder?
Müşebbeh |
Müşebbehün bih |
Vech-i şebeh |
Edât-ı teşbîh |
Ma’ne’l-ma’nâ |
Teşbih, aralarında bir ya da birden fazla benzerlik bulunan iki şeyin birini diğerine benzetmektir. Teşbîhin tarafları olarak adlandırılan bu iki unsurdan biri müşebbeh (=benzeyen), diğeri müşebbehün bih (=kendisine bir şey benzetilen)tir. Teşbihte iki unsurun ortak oldukları niteliklere ya da özelliklere vech-i şebeh(=benzetme yönü) denir. Bazı durumlarda bu benzetme edât-ı teşbîh(=benzetme edatı) kullanılarak yapılır.
16.Soru
Konuşma özelliği olmayan varlıkların konuşturulduğu söz sanatı aşağıdakilerden hangisidir?
Teşhis |
İntak |
İştiare |
Mesel |
İcaz |
İntak konuşturma demektir. İnsan dışındaki canlı varlıklara insana özgü özellikler vermeye teşhis, konuşturma özelliği olmayan bu varlıkları konuşturmaya da intak denir. Aralarındaki umum-husus ilişkisinden dolayı her intakta teşhis olması gerekmektedir.
17.Soru
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde mecaz-ı mürsel sanatı yoktur?
Ber garip çizgilerle uğraşırken başbaşa / Rastlamıştım duvarda bir şair arkadaşa |
Vapur Karşıyaka’ya yanaştı sabah erkenden. |
Siyah bir gece, orman sessizlik içinde uyuyor. |
Marmara’da bir yelken, uçar gibi kanatlı |
O gün bütün mahalle deniz kenarındaydı |
Bir sözcüğün gerçek anlamı dışında kullanılmasını sağlayan ilgi, yani zihnin gerçek anlamdan mecazi anlama geçişini sağlayan ilişki benzerlikse o mecaz, istiare, benzerlik dışında bir ilgiyse mecaz-ı mürsel adını alır. Mecaz-ı mürselin oluşması için; sözcüğün gerçek anlam dışında bir anlamı kastetmesi, gerçek anlam ile mecazi anlam arasında benzerlik dışında bir ilgi olmalı, gerçek anlamın anlaşılmasında bir engel bulunmalıdır. A seçeneğinde şair arkadaş sözüyle şiir kastediliyor. B seçeneğinde Karşıyaka Vapur İskelesi anlaşılıyor. C seçeneğinde mecaz-ı Mürsel yoktur, orman canlı bir varlığa benzetiliyor, istire yapılmıştır. D seçeneğinde yelkenli gemiden söz edilmektedir. E seçeneğinde ise mahalle halkı belirtilmiştir.
18.Soru
“Kâh nalına, kâh mıhına, sonunda becerdi.” cümlesinde “vurarak” gibi bir zarf-fiil ya da “vurdu” gibi bir fiilin kullanılmayışı aşağıdakilerin hangisiyle açıklanabilir?
icaz-ı kısar
|
karine-i mania
|
ihtisar-ı muhill
|
teşbih
|
icaz-ı hazif
|
19.Soru
İki ya da ikiden fazla anlamı bir hüküm altında toplamak anlamına gelen terim aşağıdakilerden hangisidr?
Mukabele |
Cem’ |
Tefrîk |
Taksîm |
Tensîkü’s-sıfât |
Cem’ sözlük anlamı, “toplamak, birleştirmek” olan cem’, bir belâgat terimi olarak iki ya da ikiden fazla anlamı bir hüküm altında toplamaktır. İki şey cem’ edildikten sonra aralarını tefrîk (=ayırma) etmeye cem’ ma’a’t-tefrîk (=tefrikle yapılan cem’) denir. Tefrîk, cem’ edilen iki şeyin farklı oldukları yönler ayrı ayrı belirtilerek yapılabileceği gibi bu farklı yönler söylenmeden sadece ikisinin ayrı şeyler olduğu ifade edilerek de yapılabilir.
20.Soru
“Titrerdi o bûsenle açan gonca gülünce”
Yukarıdaki Nâfiz Çamlıbel’e ait mısrada anlam yakınlığına dayanan sanatlardan hangisi kullanılmıştır?
Tenasüb
|
Îhâm-ı Tenâsüb |
Leff ü Neşr |
Mürettep |
Gayr-i mürette |
Îhâm-ı Tenâsüb, bir ibaredeki kelimelerden birinin ya da birden fazlasının kastedilmeyen anlamıyla o ibaredeki tenasüp ilişkisi içinde yer almasıdır. Bu sanatı, “iki anlamı olan bir sözcüğün cümlede kastedilmeyen anlamıyla aralarında tenasüp bulunan diğer sözcüklerin anlamları arasında tezad dışında bir ilişki bulunması” olarak tanımlamak da mümkündür. Gülmek” fiilinin kökü ile bir çiçek adı olan “gül” eş sesli iki sözcüktür. Mısrada “gonca” ile “gülünce” bir arada kullanılarak “gül” ile “gonca” arasında bir çağrışım yaratılmış ve bu yolla bir İhâm-ı Tenâsübün meydana gelmesi sağlanmıştır.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ