Karnivor canlılar et yiyen canlılar. Yukarıdaki şıklardan yalnızca aslan etoburdur. Doğru yanıt C seçeneğidir.

Karnivor Canlılar
Et yiyen canlılar. Örneğin, yırtıcı memeli
hayvanlar

Fungus kolonilerini oluşturan genellikle ince, uzun ve saydam mikroskopik flamentlere Hif adı verilir.

Hücrelerden biri embriyoyu endospermin içine doğru itmekle görevli olduğu düşünülen suspensoru meydana getirmek üzere bölünür. Diğer hücre ise terminal hücre adını alır ve embriyoyu oluşturmak üzere bölünür.

Beyin endodermden meydana gelmez. Doğru cevap D'dir.

Bir dihibrit çaprazlamada, genler her zaman farklı iki fenotipten sorumlu olmayabilir. İki ayrı gen bir karakter üzerine etkili olabilir ve bu durumda genlerin ürünleri arasında bir etkileşim söz konusudur. Bu etkileşimde, genlerden birisi belli bir fenotipten sorumludur ve diğeri bu fenotipin oluşumunu baskılar. Kısacası, bir genin fenotipik ifadesinin diğer bir gen tarafından engellemesi şeklindeki etkileşime epistazi adı verilir. Baskılayıcı gene epistat, fenotipik ifadesi baskılanan gene ise hipostat denir. Doğru cevap A'dır.

İnsanlarda sindirim sistemi sırasıyla ağız, dil, dişler, yutak,
yemek borusu, mide, ince bağırsaklar, kalın bağırsaklar ve anüsten oluşur. Bu yapılara tükürük bezleri, karaciğer, safra kesesi, pankreas gibi yardımcı bezler de katılırlar

Çok allelli genlere örnek olarak insanlardaki kan gruplarını oluşturan genler verilebilir. Kan grubu sistemlerinden ABO’da, alyuvarlarda bulunan bir protein (antijen) fenotipik farklılığı oluşturur. Bu sistemde IA, IB ve IO olmak üzere üç farklı allel bulunur. IA ve IB hücre zarına bağlanan A ve B olarak farklı antijenler üretir. Diğer bir mutant allel IO ise antijen kodlayamaz. Doğru cevap E'dir.

Filum: Echinodermata (Derisidikenliler):

Subfilum: Klasis: Klasis: Klasis: Klasis: Subfilum: Klasis:
Eleutherozoa
Asteroidea (Deniz yıldızları)
Ophiuroidea (Yılan yıldızları)
Echinoidea (Deniz kestaneleri)
Holothuroidea (Deniz hıyarları)
Pelmatozoa
Crinoidea (Denizlaleleri

Fasulyede olduğu gibi radikulanın çıkışını hipokotili uzaması ve kotiledonların toprak yüzeyine çıkmasını epikotilin ucundan gövde ve yaprakların çıkışı izleyebilir. Bu durum epigeik çimlenme olarak adlandırılır. Bezelye ve mısır gibi hipogeik çimlenme gösteren bitkilerde ise fide oluşumu sırasında yalnız kök ve epikotil uzayarak sürgün sistemini geliştirmek üzere toprağın üzerine doğru çıkar. Doğru cevap D şıkkıdır.

Birçok doğa bilimcisi, canlıların zaman zaman oluştuklarını, doğal afetlerle tamamen ortadan kalktıklarını ve yeniden başka şekillerde yaratıldıklarını ileri sürmüştür. Her doğal yıkımdan sonra, meydana gelen canlıların, organizasyon bakımından biraz daha gelişmiş olduklarına inanılıyordu. Bu kurama ‘Katostrofizm = Tufan Kuramı’ denir. Doğru cevap A seçeneğidir. 

Mendel ilk çaprazlamalarında, tek bir karakter bakımından zıt özelliklere sahip saf soy bitkileri çaprazladı (resiprokal ya da karşıt çaprazlama). Elde ettiği F1 döllerinin yalnızca atalardan birine benzediğini gözledi. Mendel böylece o güne kadar inanılan ana-babadan gelen karakterlerin karışarak döllere aktarıldığı düşüncesine karşın, bir karaktere ait fenotiplerden bir tanesinin daha etkili olduğunu göstermiş oldu. Mendel çalışmalarını, F1 bitkilerini kendi arasında çaprazlayarak sürdürdü. Elde ettiği F2 döllerinde, belirli bir orandaki bitkinin diğer ataya da benzediğini gördü. Bu bulguların sonucunda, ana veya babaya ait olan ve ilk dölde gizli kalan bir karakterin taşınarak ikinci dölün fenotipinde ortaya çıkabildiğini ileri sürdü. Mendel yaptığı tüm monohibrit çaprazlama çalışmaları sonunda, yaklaşık fenotip oranını 3:1 olarak elde etti.

Bireyler arasındaki kalıtsal farlılıklar varyasyon, çevre etkisiyle fenotipleri arasında ortaya çıkan farklılıklar ise modifikasyon olarak isimlendirilir.

Levkoplastlar ise, renksiz plastidler olup, fotosentez sonucu sentezlenen besin maddelerinin depolandıkları organellerdir. Kuvvetli ışığa maruz kaldıklarında kloroplastlara dönüşebilirler. Kloroplast dışında her ikisi de fotosentez açısından aktif değildirler. Bitkisel dokular ile ilgili olan Apikal meristemler; kök, gövde ve bunlardan ayrılan dalların uç kısımlarında bulunur ve yine bu dokuyla ilgili olan Interkalar (ara) meristemler ise, bitki gelişimi sırasında uç kısımdan ayrılan apikal meristem parçalarıdır.

Tallus: Kök, gövde, yaprak gibi organ farklılaş­ması göstermeyen ilkel bitkisel organizma yapısıdır.

Hardy-Weinberg Kuralı
Yeterli büyüklükteki bir Mendel populasyonunda, mutasyon, seçilim ya da göç
olaylarının meydana gelmediği ve rastgele eşleşmenin olduğu koşullarda gen ya da
genotip frekansları sabit kalır.

Eşeyli üreme ise, iki farklı eşeydeki gametin birleşip döllenerek zigotu oluşturması ve yeni bir bitkinin gelişmesi aşamalarını kapsadığı için daha uzun bir süreçtir. Oluşturulan eşeyli üreme hücreleri döllenme gerçekleşmezse ölürler. Gametlerin oluşum aşamasındaki mayoz bölünme sırasında ebeveynlerden gelen kromozomlar arasında parça değişimi olur. Eşeyli üreyen bitkiler, bu nedenle değişken çevre koşullarına daha kolay uyum sağlama yeteneğine sahiptir. Buna karşın, eşeysiz üremede genetik çeşitliliğin zenginleştirilmesi mümkün değildir.

Göz küresinin iç kısmında fotoreseptör hücrelerin yer aldığı retina bulunmaktadır.

Metamorfoz Bir organın esas görevinin dışında farklı görevler üstlenecek şekilde biçim değiştirmesi olayına denir.