Oranlar yönteminden özellikle yeni kurulmuş işletmelerin finansman gereksinmesinin saptanmasında bir planlama aracı olarak yararlanılır.

En genel tanımı ile işletmelerde uzun dönemli amaç ve hedeflerin belirlenmesi gerçekleştirilmesi için gereksinim duyulan kaynakların ve uygun faaliyet programlarının hazırlanması en genel tanımı ile işletmelerde uzun dönemli amaç ve hedeflerin belirlenmesi gerçekleştirilmesi için gereksinim duyulan kaynakların ve uygun faaliyet programlarının hazırlanmasına finansal planlama adı verilir.

Bir işletmenin piyasa değerini maksimize etmek büyük ölçüde riskli ve getirisi yüksek yatırım fırsatlarının yakalanması ve uygulanması ile mümkün olur. Dolayısıyla da ortaklar yöneticilerden bu tür yatırım fırsatlarını kovalamalarını isterler. Bununla birlikte bu tür riskli yatırımların işler ters gittiğinde olumsuz etkileri de çok şiddetli olacaktır. Bu sebeple yöneticiler kendi pozisyonlarını korumak, işler ters gittiğinde işlerini kaybetme riskini azaltmak adına, aşırı riskli yatırım fırsatlarını uygulamaktan kaçınabilirler. Fakat bu durumda ortakların amaçlarına uygun değil kendi şahsi amaçlarına uygun hareket etmiş olacaklardır. İşte tam bu noktada böyle bir durumda ortaklarla yöneticiler arasında bir çıkar çatışmasının ortaya çıkması kaçınılmazdır. Ortaklarla yöneticiler arasında böylesine bir çıkar çatışmasının ortaya çıkma durumuna ise temsil sorunu adı verilir.

İşletmelerin bankalarla kredi ilişkisi, kredi tabi ve ön görüşme ile başlar.

Açık hesap söz konusu olduğunda, malları satın alan işletme satıcıya genellikle herhangi bir ödemede bulunmamaktadır. Malların tutarı, alacak olarak satıcının defterlerine kaydedilmektedir. Bu tür kredide alıcının imza karşılığı olarak bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Satıcı, alıcının ödeme gücünü göz önüne alarak kredi açmaktadır. Açık hesap, resmî bir borç anlaşması olmaksızın yapılan satışları içermektedir. Genellikle tekrar eden satışlar açık hesap ile yapılır ve sadece zımni bir sözleşme içerir. Belge olarak, ortada sadece satıcının defterlerinde bir kayıt ve alıcı tarafa gönderilmiş faturalar vardır. Vade sona erdiğinde alıcının malın tutarını ödeyeceği öngörülmektedir. Öte yandan, açık hesabın aksine satılan malların karşılığında satıcı bir belge, çek veya senet isteyebilir. Ekonomik koşullar satıcı isletmeleri açık hesap yerine belgeye dayanan ticari krediyi uygulamaya zorlamaktadır. Bu durumda, satıcı, alacağını yasal bir belgeye bağlamaktadır. Böylece daha kolay tahsil edilebilir ve vadesi gelmeden bankaya iskonto ettirilerek nakit gereksinimi karşılanabilmektedir.

Herhangi bir piyasa, mevcut bilgiler menkul kıymet fiyatlarına yansıdığı ölçüde etkindir. Bu durumda bir piyasa ne kadar etkinse piyasaya ilişkin bilgiler vasıtasıyla menkul kıymet fiyatlarının tahmin edilebilirliği de o ölçüde yüksek olacaktır.

Orta vadeli finansal kaynakların vadeleri genellikle 1-5 yıl arasındadır. Finans literatüründe orta vadeli kaynakların vadesinin en çok 5 yıl mı yoksa 10 yıl mı olacağı konusunda bir tartışma süregelmektedir. Bazı kaynaklarda, orta vadeli finansal kaynaklar 1-5 yıl, bazıları ise 1-10 yıl arasında kullanılan finansal kaynaklar seklinde tanımlamaktadır.

Esnek ödeme, uzun vade, sabit faiz, maliyet ve yüzde yüz finansman sağlama leasing’in avantajları arasında sayılabilir.

Finansal planlama yapılmasını etkileyen unsurlar; satışların tahmini, proforma finansal tablolar, yatırım tutarının belirlenmesi, finansal kaynak ihtiyacının belirlenmesi, ekonomik varsayımlar şeklinde sıralanabilir.

Modernizasyon yatırımları, teknik bakımdan kullanılabilen mevcut tesis ve sistemlerin ekonomik düşünceler nedeniyle yenilenmesi olarak tanımlanmaktadır. Genellikle kaliteyi yükseltmek, maliyetleri azaltmak ya da üretimde daha faal teknikler kullanmak amacıyla bu tür yatırımlar gerçekleştirilmektedir.

Efektif faiz oranı, basit faizin esas alınması ve bu esasa göre dönemsel faiz oranının hesaplamasıdır.

Temsil ilişkisinin en sıkı olduğu işletme türü ise halka açık anonim şirketlerdir. Zira tek kişi işletmesi, şahıs ortaklıkları ve halka kapalı anonim ortaklıklar gibi diğer işletme türlerinde işletme sahibi veya ortakları ile yöneticiler genellikle aynı kişiler olduğu için bu tip işletmelerde bir temsil ilişkisinin ortaya çıkması söz konusu değildir.

Faizlerin dönüştürülmesi işlemlerinin temelinde basit ve bileşik faiz mantığı yatmaktadır. Buna göre basit faizin esas alınması ve bu esasa göre dönemsel faiz oranının hesaplamasına nominal faiz oranı, bileşik faizin esas alınması ve bu esasa göre dönemsel faiz oranının hesaplamasına ise efektif faiz oranı adı verilir.

Türkiye’ye döviz girdisi sağlanabilecek faaliyetlerin finansmanını sağlamak amacıyla kullandırılan döviz kredilerinden işletme kredilerinin tanımı soruda verilmiştir.

Temsil sorunu, ortaklarla yöneticiler arasında bir çıkar çatışmasının ortaya çıkması durumudur.

Bir işletmede nakit giriş-çıkışları anlamında nakit akımlarına neden olan işlemler üç grupta toplanmaktadır.
Bunlar;
• Satışlardan kaynaklanan nakit akımları,
• Faaliyetlerden kaynaklanan nakit akımları,
• Finansmandan kaynaklanan nakit akımlarıdır.

İşletmeler hisse senedi ve tahvil çıkararak, uzun vadeli finansal kaynak temin etmektedir. Bazı durumlarda işletmeler uzun vadeli fon gereksinmelerinin bir kısmını otofinansman yoluyla sağlamaktadır. Otofinansman, kârların dağıtılmayıp işletmede bırakılması yoluyla sağlanan finansmanı tanımlamaktadır. İşletmeler tarafından otofinansman yedek akçeler, amortismanlar ve uzun süreli karşılıkların ayrılması ile yapılmaktadır. Leasing ise orta vadeli finans kaynaklarındandır.

Yönetim aracı olarak bütçelerden gereği gibi yararlanabilmenin ön koşulu bütçelerin belirli kurallara uygun olarak hazırlanmasıdır. Kamu bütçelerinin hazırlanmasında da kullanılabilen kurallar aşağıda yer almaktadır. Buna göre temel planlama ve bütçeleme ilkeleri şu şekildedir:
Bütünlük İlkesi: İşletmede ödeme ve tahsilât konusu tüm olayların bütçe hazırlanmasında göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Ödeme ve tahsilâtların tümünü hesaba katmayan bir bütçeden yönetim aracı olarak yararlanılamamaktadır.
Birlik İlkesi: Tüm sorumluluk merkezleri ya da kâr merkezleri için birer bütçe hazırlanmalıdır. Bu bütçeler bir ana bütçede birleştirilmelidir. İşletme yönetimi hakkında tüm bilgiler ancak ana bütçeden edinilebilmektedir.
Merkezcilik İlkesi: Bu ilkeye göre krediler dâhil tüm girişler harcamaları karşılamada kullanılmaktadır. Böylece işletmenin finansal dengesi bir bütün olarak güvenceye alınmalı ve bu denge orta ve uzun dönemde sürekli korunmalıdır.
Şeffaflık İlkesi: Bütçeler, ilgilenenlerin gerekli bilgileri kolaylıkla alabilecekleri nitelikte hazırlanmalıdır. Bu ilkeye göre bütçeler işletme çalışanlarını belirlenen hedefere ulaşılması için motive etmelidir.
Kesinlik İlkesi: Planlanan faaliyetler ve gelecekteki nakit giriş-çıkışları gerçekçi varsayımlara dayanmalıdır. Bu ilke hatalı kararlardan kaçınmayı sağlamaktadır. Bununla aynı zamanda kontrol da kolaylaşmaktadır.
Uzmanlaşma İlkesi: Uzmanlaşma ilkesi, ödeme ve tahsilatların türlerine göre kaynaklarına göre kesin bir biçimde belirlenmesini özendirmektedir. Bununla hangi finansal kaynakların hangi sorumluluk ya da kâr merkezlerine aktığı ve hangi amaçlarla kullanıldığı belirlenebilmelidir.
Soruda açıklanan ilkenin merkezcilik ilkesi olduğu anlaşılmaktadır.