Aile çocuğu için duyduğu sorumluluğu abartarak günlük yaşamını bozarak stres ve kaygısını kontrol edemez, hastalığı bir ceza gibi algılamak somut sınırlarını bilmemek ve sosyal güvencesiz olup ekonomik zorluk yaşamak aileyi sıkıntıya sokar. Aile hastanenin hasta lehine koymuş olduğu kuralların içinde kendini daha iyi hisseder.

Tip-2 Diyabet hastalığının belirtileri;
• Çok su tüketimi
• Sık idrara çıkma
• Ağız kuruluğu
• Açlık hissi
• Cilt yaralarının geç iyileşmesidir. 

Diğer seçeneklerde ise kronik böbrek yetmezliğinin belirtilerine örnekler verilmiştir.

Özellikle okul öncesi dönem çocukları için en uygun öğrenme yöntemi olan oyun tüm etkinliklerin temelinde yer almalıdır. Dolayısıyla bebeklik dönemi ve güvenli bağlanma ile ilgili bir durum söz konusu değildir.

Hastalığın tanısı, hastalığın neden olduğu halsizlik, beslenememe, uygulanan tedavi yöntemleri, tedavilerin yan etkileri, hastane ortamında uygun fiziksel koşulların olmayışı gibi birçok nedene bağlı olarak bebeğin hareket deneyimlerinin azalması; kaba ve ince motor gelişim alanlarında duraklama ya da gecikmelere neden olabilmektedir. Araştırma isteğinin azalması, uyaranların yetersizliği, bilişsel gelişim işlevlerini ve öğrenme sürecini olumsuz etkileyebilmektedir. Bu duruma ailelerin aşırı koruyucu tutumları eklenebilir ya da aileler çocuklarına sınır koymada gevşek davranabilirler. Bu durum çocuğun kişilik gelişimini ve özerkliğini etkiler; beslenme ve tuvalet eğitimi gibi özbakım gelişimi alanına yönelik becerilerinin kazanımını geciktirebilir. Hastane ortamında konuşma öncesi iletişim ve konuşmanın desteklenmesi bozulabildiğinden dil gelişimi alanında da gecikmeler görülebilir.

Bazı aileler kronik hastalığı olan çocuğun akranları ile birlikte olmasını desteklemek yerine, evde kalmasını istemekte akranları ile bir arada olmasını engellemektedir. Bu nedenle kronik hastalığı olan çocuğun akran etkileşimi ile sosyal becerileri öğrenme sansı sağlıklı çocuklara göre daha az olmaktadır. Eğer kronik hastalığı olan çocuk, akran ilişkileri aracılığı ile is birliği yapmayı ve öfkesini uygun şekilde ifade etmeyi öğrenemezse, bu çocuklarda sosyal yalıtım ve yalnızlık görülür. Bazen hastalık, çocuğun yaşamındaki en önemli faktör hâline gelir ve çocuk oyun oynama gibi en doğal ihtiyacından mahrum kalabilir. Bunun yanı sıra hastalık nedeniyle belirli vücut fonksiyonlarının kontrolünü kaybeden çocuklarda aşağılık duygusu gelişebilir.

Çocuk Gelişimciler hasta çocuğun gelişim alanlarının desteklenmesine yönelik uygulamalar ile birlikte tedavi sürecinde, çocuğun ve ailesinin kaygısının azaltılmasında destekleyici bir rol oynar.

Nesne devamlılığı 18-24. aylarda kazanılmaktadır. Doğru cevap D'dir.

Çocukların hastaneye yatırıldıklarında gösterdikleri tepkilerden ayrılık protestosunda çocuklar ağlar, çığlık atar, yoğun kaygı yaşarlar ve hastaneye karşı tepki gösterirler. Fakat sessizleşme görülmez.

Bronşiolit hastalığında iyi bir izlem ve destek tedavi ana unsurlardır. Hastalık hafif, orta ya da ağır olarak seyredebilmektedir. Hafif seyrettiğinde evde tedavi önerilir. Beslenme önerileri verilir ve rahat nefes almasını sağlamak amacıyla şurup önerilir. Orta seyrettiğinde klinikte ayaktan tedavi edilir ve rahatlatıcı şurup verilir. Hastalık takip altına alınır; geçmez ise yatarak tedavi edilir. Ağır seyrettiğinde hastaneye yatırılarak tedavi edilir. Bebeklerde hastanede tedavi gerektirir. Öksürük şurubu, antibiyotik tedavisi önerilmez.

Bronşiolit, akut alt solunum yolları hastalığına bağlı olarak akciğerlerin küçük hava yollarının daralması ile gelişen bir hastalık olarak tanımlanmaktadır. Enfeksiyonun tek kaynağının insanlar olduğu belirtilmiştir. Doğru cevap B'dir.

Epilepsi, beyinde bazı bölgelerde, nöronların uyarılabilirliginde artma sonucu meydana gelen anormal bir elektrik yayılımı ve bu durumla oluşan, tekrarlayan nöbetlerin olustuğu bir durumdur.

Akran Zorbalığı; aralarında fiziksel ya da psikolojik açıdan güç eşitsizliği olan çocuklardan güçlünün, karşı tarafa bilerek, isteyerek ve sistemli bir biçimde belli zaman aralıkları ile uyguladığı fiziksel, sözel, psikolojik saldırı şeklinde tanımlanmaktadır.

Hasta çocuklara aileleri dürüst bir biçimde davranmalı, onları dinlemeli, onlarla konuşmalı ve onlara empati duymalıdırlar.

Jean Piaget bilişsel gelişim kuramının en önemli ismidir. Çocukların düşünce biçimlerini her yönü ile incelemiştir. Çocukların düşünce yapılarının yetişkinlerden farklı olduğunu ve farklı yaşlarda farklı düşünme yapılarının bulunduğunu vurgulamıştır. Sosyal deneyimlerin çocuğun bilişsel ve ahlak gelişiminde önemli olduğunu savunmuştur

İfadelerden I, II ve IV numaralı olanlar doğrudur. Doğru cevap D'dir.

Çocuklara yönelik hastane yaşantısına hazırlayıcı eğitimi hazırlarken dikkat edilmesi gereken birçok unsur vardır. Eğiitm hazırlanırken çocukların gelişim özellikleri göz önünde bulundurulmalı; çocuğun hastalığının gereksinimleri ve sınırlılıkları göz önünde bulundurulmalı; çocuğun bildiklerinden başlanmalı; aile ve çevrenin özellikleri dikkate alınmalıdır. Fakat eğitim hazırlanırken öncelikle eğitim hazırlanmalı ve eğer hastane olanakları uygun değil ise yeni bir eğitim planlanmalı şeklinde bir uygulama yapılmamalı, eğitim hazırlanırken hastane olanakları göz önünde bulundurulmalıdır.

Korunum, .çocukların bir nesne ya da durumun değiştirilmesinin, o nesne ya da durumun temel özelliklerini değiştirmeyeceğinin bilincinde olmasıdır. Doğru cevap A'dır. 

Ergenlik döneminde birincil ve ikincil cinsiyet özelliklerinin gelişimi olmak üzere iki temel değişim meydana gelir. Cinsel organların büyümesi, menarş, gece boşalması ve sperm hücrelerinin olgunlaşması birincil cinsiyet özelliklerindendir. Kızların pubis ve koltuk altı kıllanması ikincil cinsiyet özelliklerindendir.

Çocukların hastaneye yatışlarında gösterdikleri tepkilerin farklılaşmasında rol oynayan etmenler şu şekilde sıralanabilirler: Çocuğun yaşı, önceki ayrılık yaşantıları, çocuğun duygusal özellikleri, ayrılığın süresi, anne ve babanın hastaneye yatışa gösterdikleri tepkiler. Çocuğun okulu bu etmenler arasında yer almaz.