Kamu külfetlerinde eşitlik, idarenin kamu yararını gerçekleştirmek amacıyla yerine getirdiği hizmet nedeniyle zarara uğrayan kişinin zararlarının tazmin edilmesidir.

Dava açılmazdan önce idareye başvurmak zorunluluğu olan hallerde, bu başvuru yapılmaksızın dava açılması durumunda idari merci tecavüzünden söz edilir. Dava açmadan önce idareye başvurulması zorunlu ise mahkeme, dilekçenin başvurulması gereken idari birime iletilmesine karar verir. 

Adli yargıda ağır iş yükü nedeniyle, temyiz yoluyla sağlanmak istenen kontrol fonksiyonunu gereği gibi yerine getiremeyen Yargıtay’ın iş yükünün hafifletilerek, bu görevini gereği gibi yerine getirmesi amacıyla getirilen istinaf denetim sistemi (Akkaya, 2009, s.39), idari yargıda da kabul edilmiştir. Belirtmek gerekir ki adli yargıda 2004 yılında kabul edilen istinaf sistemine idari yargıda olduğu gibi 20 Temmuz 2016’da geçilmiştir. 

Yargılama hem devletlerin hem kurumların hem bireylerin haklarını korumak için vardır. Doğru seçenek D'dir.

İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar, iptal davalarıdır. 

Rücu İdarenin ödediği tazminat miktarını, kişisel kusuru bulunan kamu görevlisinden kusuru oranında istemesidir. Doğru cevap D'dir. 

Vergi uyuşmazlıklarının çözümünde vergi usul kanununun ilgili hükümleri uygulanır. 

İYUK’da belirtilen sürelerin bitmesi, adli tatil denilen çalışmaya ara verme zamanına rastlarsa, süreler, ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılır.

Hâkimler ve Savcılar Kurulu onüç üyeden oluşur; iki daire halinde çalışır. Kurulun Başkanı Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabiî üyesidir.

İdare ve vergi mahkemelerinin kararları Danıştay dava daireleri; Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararlar ise konusuna göre Danıştay İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulu’nca incelenmektedir. 

Bölge idare mahkemesi kararları ile idare ve vergi mahkemelerince ve Danıştay’ca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir. Bozma kararı, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya Danıştay kararının hukuki sonuçlarını kaldırmaz. Ancak verilmiş olan kararın hukuka aykırılığı ortaya konulmuş olur. 

Kararı vermiş olan mahkeme veya daire, başvuru dilekçesindeki iddiayı inceler ve “gerek görürse” dilekçenin bir örneğini cevap vermesi için karşı tarafa tebliğ eder. İYUK’un 30.maddesine göre kanunda sayılan huşularla sınırlıdır. Buna göre iki tarafın adı, soyadı ile sıfatı ve iddiaların sonucuna ilişkin yanlışlıklar ile hüküm fıkrasındaki hesap yanlışlıklarının düzeltilmesi istenebilir. Açıklama talebi kararın uygulanmasına kadar yapılabilirken, yanlışlıkların düzeltilmesi başvurusunda böyle bir sınır yoktur. Kararın uygulanması aşamasında dahi yanlışlıkların düzeltilmesi talep edilebilir. Karşı tarafın açıklama veya aykırılığın kaldırılması talebine verdiği cevap karşı tarafa gönderilir; ancak iddia sahibinin bu cevaba karşı bir cevap vermesi söz konusu değildir. Mahkeme, yanlışlıkların düzeltilmesine karar verirse, düzeltme mahkeme kararının (ilamın) altına yazılmaktadır. 

I, II ve IV. cümlelerde verilen işler Birinci Daire'nin karara bağladığı işlerdendir. III. cümledeki uyuşmazlıkları çözmek, dava dairelerinin görevlerinden biridir. 

Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödenmemiş olması halinde kararı veren; bölge idare mahkemesi veya Danıştay daire başkanı tarafından verilecek yedi günlük süre içerisinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçilmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir. 

Üst mahkemenin ilk derece mahkemesinin kararını denetlemesiyle aleyhine karar verilen kişinin hukuka güveni sarsılmayacaktır; zira aynı uyuşmazlığı genellikle daha tecrübeli hakimler de değerlendirmiş olur. Hakimlerin benzer olaylarda farklı kararlar vermesi olasıdır. Bu çelişkiler kanun önünde eşitlik ilkesini zedelediği için uygulamada birlik sağlanması gerekir. İşte bu sakıncayı önlemek için anayasa üst mahkemelere hukuk alanında birliği sağlama görevi vermiştir. 18.04.2014 tarihli ve 6545 sayılı kanunla 3 dereceli yargılama sistemine geçilmiş ve Bölge İdare Mahkemeleri itiraz değil istinaf mercii olarak öngörülmüştür. İYUK’un 45 ve devamı maddelerine göre (D) şıkkı söylenebilir. Yasa koyucu, konusu 5 bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ile idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında mahkemelerin verdiği kararların kesin olduğunu öngörmüştür. 

Resen araştırma ilkesi yargıca, ilgili kişi ve kuruluşlardan her türlü bilgi ve belgeyi isteme yetkisi, taraflara da bu bilgi ve belgeleri sunma yükümlülüğü getirir. Ancak yasa koyucu Devletin güvenliğine veya yüksek menfaatlerine veya Devletin güvenliği ve yüksek menfaatleriyle birlikte yabancı devletlere de ilişkin belgelerin verilmeyeceğini hükme bağlamıştır. Bu şekilde verilmeyen bilgi ve belgelere dayanılarak ileri sürülen savunmaya göre karar verilemez.

Bir davada mahkemenin verdiği kararın haksız, hukuka aykırı olduğunu düşünen tarafa, kararın bir üst derece mahkemesinde incelenmesi imkânını veren hukuki yol, kanun yolu olarak adlandırılmaktadır. 

Aynı eylem sebebiyle kamu görevlisine hem disiplin cezası verilmesi hem de görev yerinin değiştirilmesi işlemleri arasında maddi yönden bağlılık vardır. Burada birden fazla işleme karşı bir dilekçeyle dava açılması söz konusudur.