İslam Hukukuna Giriş Final 22. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
Hırsızlık suçunun cezası nedir?
Seksen celde (sopa) |
Şâhitliğinin kabul edilmemesi |
Sağ elin bilekten kesilmesi |
Sürgün |
Ölüm |
Hırsızlık suçunun cezası, sağ elin bilekten kesilmesi biçimindedir.
2.Soru
Unsurları ve in‘ikad şartları tamam olmakla birlikte sıhhat şartlarından biri eksik olan evliliğe ne ad verilmektedir?
Fasit evlilik |
Sahih evlilik |
İstenmeyen evlilik |
Bağlayıcı evlilik |
Geçerli evlilik |
Unsurları ve in‘ikad şartları tamam olmakla birlikte sıhhat şartlarından biri eksik olan evliliğe, fâsit evlilik denir. Örneğin şahitsiz evlilik böyledir.
3.Soru
- Kitâbu’l-Cinayât
- Kitâbu’l-hudûd
- Kitâbu’l-meâkil
Yukarıdakilerden hangisi ukûbât alanı içindeki ceza yargılaması ile ilgili konulardan biridir?
I |
I, II |
I, II, III |
I, III |
II |
Bu alana giren başlıca bölümler şunlardır: Kitâbu’l-Cinayât (öldürme ya da yaralama/müessir fiiller bölümü). Kısas konusu genellikle bu bölümde ele alınır. Kitâbu’l-hudûd (had cezaları bölümü), zina suçu ve cezası (haddu’z-zinâ), namusa iftira suçu ve cezası (haddu’l-kazf); hırsızlık suçu ve cezası bölümü (haddu’s-serika), dinden dönme suçu ve cezası (haddu’r-ridde) gibi alt bölümlerden oluşur. Kitâbu’l-meâkil (âkile sistemi bölümü).
4.Soru
Kur’an ayetleri ve Hz. Peygamberin sözleri genel olarak bir düzenleme içeren söz veya metin anlamında nasıl isimlendirilir?
Sefeh |
İctihad |
İkrah |
Nass |
Rıza |
Kur’an’da yer alan hükümlerin ilk uygulamasını teşkil eden ve bir tür vahiy sayılan Sünnet, Kur’an’daki hükümleri açıklamış (beyan), yerine göre ilave hükümler getirmiştir. Birçok ayrıntıyı içerse de Sünnette yer alan hükümler de sınırlıdır. Kur’an ayetleri ve Hz. Peygamberin sözleri genel olarak bir düzenleme içeren söz veya metin anlamında “nass” diye isimlendirilir.
5.Soru
Satım ve kira gibi mal ve menfaatin el değiştirmesini, bir aynî hakkın karşı tarafa devredilmesi sonucunu doğuran akitlere ne denir?
Teminat akitleri |
Koruma (hıfz) amaçlı akitler |
Temlik akitleri |
Temsil akdi |
Ortaklık akdi |
Satım ve kira gibi mal ve menfaatin el değiştirmesini, bir aynî hakkın karşı tarafa devredilmesi sonucunu doğuran akitlere temlik akitleri denir. Teminat akitleri, bir borcu teminat altına almaya yarayan akitlerdir. Koruma (hıfz) amaçlı akitler, bir malın koruma altına alınmasına yönelik olan akitlerdir. Temsil akdi, vekalette olduğu gibi bir hukuki tasarrufta ya da mahkemede bir kimseyi temsil etme amacıyla yapılan akitlerdir. Ortaklık akdi, ortaklık amacıyla yapılan akitlerdir.
6.Soru
- Evlenme akdinin kuruluş şartlarıdır.
- Akde, hukuken varlık kazandırır.
- Mezhepler arasında kuruluş şartları açısından bir farklılık söz konusu değildir.
- Bu şartlardan birinin yokluğu durumunda akit bâtıl olur.
Yukarıda İn‘ikad Şartları ile ilgili ifadelerden hangisi veya hangileri doğrudur?
I ve III |
Yalnız II |
II ve III |
I, III ve IV |
I, II ve IV |
İn‘ikad şartları, kuruluş şartları olup bunlar akde, hukuken varlık kazandırır. Bu şartlardan birinin yokluğu durumunda akit bâtıl olur. Mezhepler arasında kuruluş şartları ile ilgili bazı farklılıklar olmakla birlikte belli başlı kuruluş şartları ünitenin ilgili bölümünde bulunabilir.
7.Soru
Aşağıdakilerden hangisi içki içme suçu ve cezası ile ilgili doğru bir ifadedir?
Kur’ân-ı Kerîm’de geçen hamr kelimesini Şafiîler şarap olarak anlamaktadır. |
S¸arap Kur’ân-ı Kerîm’de doğrudan yasaklanmıştır. |
Hanefîler sarhoşluk veren her tür içkiyi hamr olarak anlamaktadır. |
İçki içme suçunun cezasını kırk celde kabul edenler Hz. Ömer zamanına dayanmaktadır. |
İçki içme suçunun cezasını seksen celde kabul edenler Hz. Peygamber’den gelen rivayetlere dayanmaktadır. |
Kur’ân-ı Kerîm’de geçen hamr kelimesini Hanefîler şarap, çoğunluk ise sarhoşluk veren her türlü içki biçiminde anlamaktadır. S¸arabın (hamr) Kur’ân-ı Kerîm’de doğrudan yasaklanması (Mâide 5/90-91) nedeniyle Hanefîler, ondan az ya da çok içilmesini içki içme (şürb) suçunun oluşumu için yeterli görmektedirler. ·çki içme suçunun cezasını kırk celde kabul edenler (S¸âfiî hukukçular) Hz. Peygamber’den gelen rivayetlere, seksen celde kabul edenler (Hanefî, Mâlîkî ve Hanbelî hukukçular) de Hz. Ömer zamanında gerçekleşen sahâbe icmâına dayanmaktadırlar.
8.Soru
Ekol kurucu müçtehitlerin kendi zamanlarına kadarki mevcut birikimi, bütün yönleriyle değerlendirilip işe yarayan malzemeyi seçip alma faaliyetlerine ne denir?
Mesheb |
Fıkıh |
İcma |
İstihsan |
İhtiya^r |
Kurucu ictihad, Ebu Hani^fe, Ma^lik ve S¸a^fii^ gibi ekol kurucu müçtehitlerin kendi zamanlarına kadarki bütün birikimi eleyip seçerek bütünlüklü, kendi içinde tutarlı bir yapının (mezhep/ekol) kurulmasıyla sonuçlanan ictihaddır. Bu ictihadda mevcut birikim, bütün yönleriyle değerlendirilip işe yarayan malzeme seçilip alındığı için bu seçip alma faaliyeti, klasik literatürde ihtiya^r (seçme, seçip alma) terimiyle ifade edilmiştir.
9.Soru
Aşağıdakilerden hangisi İslam hukuk alanına giren literatür türlerinden biri değildir?
Fürû-i fıkıh |
Usûl-i fıkıh |
Fetva |
Ahkam-ı sultaniye |
Kelam |
Diğer şıklar İslam hukuku literatürünün türlerini ifade ederken, E şıkkı etmez. Kelam Birtakım kanıtlara başvurarak, temel dini hükümleri açıklayan, sistemleştiren ve savunan; İslam inancının ilkelerini akıl temeline oturtmayı, açıklamayı amaçlayan disiplindir.
10.Soru
- Başlangıçtan itibaren daha çok meseleci metotla ele almıştır.
- Kavaid literatürü, Fürû’dan ayrı bir tür olarak özellikle dördüncü yüzyılda mezheplerin kurumsal olarak teşekküllerini tamamlamaları ile müstakil bir tür olarak ortaya çıkmaya başlamıştır.
- Kavaid literatürünün gelişimine etki eden önemli bir faktörün de özellikle Gazalî ile Aristo mantığının ve bu mantık içindeki tümel kavramlarla düşünme yönteminin İslami ilimlere adeta resmi olarak girmesi olduğu söylenebilir.
İslam hukuku alanında bir literatür türü olan kavaid türü ile ilgili yukarıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
I, II, III |
II, III |
I, II |
I, |
I, III |
Kavaid literatürü, fürû’dan ayrı bir tür olarak özellikle dördüncü yüzyılda mezheplerin kurumsal olarak teşekküllerini tamamlamaları ile müstakil bir tür olarak ortaya çıkmaya başlamıştır. Kavaid literatürünün gelişimine etki eden önemli bir faktörün de özellikle Gazalî ile Aristo mantığının ve bu mantık içindeki tümel kavramlarla düşünme yönteminin İslami ilimlere adeta resmi olarak girmesi olduğu söylenebilir. Ayrıca, fıkhi hükümleri başlangıçtan itibaren daha çok meseleci metotla ele almıştır.
11.Soru
Pis kabul ettikleri için köpeği mal olarak kabul etmeyen mezhep hangisidir?
Hanefî |
Şâfiî |
Hanbelî |
Mâlikî |
Taberî |
S¸âfiîler köpeği pis kabul ettiklerinden onu mal olarak görmezler.
12.Soru
- İki akraba ile birden evlenme
- Beşinci kadın
- Evli veya iddet bekleyen kadın
Yukarıdakilerden hangisi erkeklerin geçici evlenme engellerinden biridir?
II, III |
II |
I, III |
I, II, III, |
I, II |
Birisi erkek farz edildiğinde diğeri ona haram olan iki kadını bir nikah altında birleştirmek yasaktır. İslam’da adaleti gözetmek şartıyla bir erkek en fazla dört kadınla evlenebilir. Evli olan veya iddet bekleyen bir kadın ile evlenmek yasaktır.
13.Soru
Hanefîlerde bir nesnenin mal niteliği taşıması için aşağıdaki özelliklerden hangisine sahip olması gerekmemektedir?
İnsanların bir ihtiyacını gidererek fayda temin etmesi |
İktisadi bir değer taşıyan |
O şeyden bir şekilde yararlanmanın bir ilahi din tarafından mubah görülmüş olması |
Müstakil bir varlığı olması |
Çok az miktarda da olsa toprak ya da buğday |
Hanefîlerde bir nesnenin mal niteliği taşıması için iki temel özelliğe sahip olması gerektiği söyleyebiliriz:
- 1. İnsanların bir ihtiyacını gidererek fayda temin etmesi (örf unsuru). Tanımdaki “insan tabiatının meyletmesi” ifadesi insanların mal dediği ve yararlandığı, başka bir ifadeyle örfen ve iktisadi olarak değer taşıyan şeyleri ifade eder. Buna göre bir şekilde fayda temin etmediği için iktisadî değer taşımayan, mesela az miktardaki toprak, leş (meyte), akmış kan mal tanımının dışında kalmaktadır. Ayrıca tek bir buğday tanesi gibi tek başına bir fayda temin etmeyen nesneler de böyledir. Bir şeyin mal olabilmesi için o şeyden bir şekilde yararlanmanın bir ilahi din tarafından mubah görülmüş olması bir ön şart mesabesindedir.
- Müstakil bir varlığı olması (fiziki unsur). Hanefî doktrininde bir nesnenin mal olmasının ikinci şartı Mecelle’nin tanımındaki “iddihar olunabilme” ifadesinin içerdiği, üzerinde doğrudan ferdi hakimiyet kurulabilmesi unsurudur. Bu unsur özellikle bir malın kullanılması ile elde edilecek faydayı ifade eden “menfaat”i mal tanımının dışında tutmak gayesiyle eklenmiştir. Zira menfaatlerin doğrudan ihraz edilmesi Hanefîler’e göre mümkün değildir. Bundan dolayı menfaatlerin tek başına konu oldukları akitleri (kira vb.) hacet ilkesinin bir gereği olarak kabul ederler.
14.Soru
Velayet-i icbar aşağıdakilerden hangisinde tam olarak tanımlanmıştır?
Veliye, velayeti altındaki kimseleri rızalarına bakmaksızın evlendirme yetkisi veren velayettir. |
Veliye, velayeti altındaki bulunan kimseyi ancak onun rızasıyla evlendirme yetkisi veren velayettir. |
Veli ile bülu^ğa ermiş kız arasında ortak olan bir velayettir. |
Veli ile bülu^ğa ermiş erkek arasında ortak olan bir velayettir. |
Tam ehliyetli kızların velilerinin rızasını almadan evlenebilmesidir. |
Velayet-i icbar, veliye velayeti altındaki kimseleri rızalarına bakmaksızın evlendirme yetkisi veren velayettir. Bu tür velayet altına eksik ehliyetliler ve ehliyetsizler girer. Velayet-i nedb ise veliye, velayeti altında bulunan kimseyi ancak onun rızasıyla evlendirme yetkisi veren velayettir. Bu velayet altına tam ehliyetli kızlar girer. Velayetin bu taksimi, Ebu^ Hani^fe ve Ebu^ Yu^suf’a göredir. Muhammed ise velayeti velayet-i istibda^d ve velayet-i şirket olmak üzere ikiye ayırır. Velayet-i istibda^d az önceki velayet-i icbardır. Velayet-i şirket ise veli ile bülu^ğa ermiş kız arasında ortak olan bir velayettir. Buna göre veli, rızasını almadan kızı evlendiremez, kız da velisinin rızasını almadan evlenemez.
15.Soru
Yaygın anlamıyla mua^mela^t alanını ele alındığında mua^mela^tın gerek mahiyet ve gerekse kapsam açısından hangi hukukla büyük ölçüde örtüştüğü söylenebilir?
Ticaret hukuku |
Medeni ve özel hukuk |
Devletlerarası özel hukuk |
Fikri hukuk |
Ceza hukuku |
Yaygın anlamıyla mua^mela^t alanını ele aldığımızda mua^mela^tın gerek mahiyet ve gerekse kapsam açısından medeni hukuk ve hatta özel hukukla büyük ölçüde örtüştüğü söylenebilir. Mahiyet açısından konuya yak- laştığımızda gerek mua^mela^t ve gerekse medeni hukuk ya da özel hukuk dallarının, insanların normal yaşantılarında ihtiyaç duydukları hukuki ilişki ve işlemleri düzenlediği ve bu ilişkilerdeki tarafların iradelerinin birbirine eşit seviyede bulunduğu görülür.
16.Soru
- İbadat
- Ukubat
- Muâmelat
İslam hukukuna göre kul hakkı daha çok hangi alanları içermektedir?
I |
I, II |
I, II, III |
II, III |
III |
İslam hukukçuları Allah hakkı alanının temelde ibâdât ve Ukûbâttan meydana geldiğini kabul eder. Kul hakkı alanı ise daha çok Muâmelat alanine içerir. Bazı İslam hukukçuları kul hakkı ve muâmelât terimlerinin neredeyse eş anlamlı olduğunu belirtir.
17.Soru
Aşağıdakilerden hangisi mutlak aynî haktır?
Kaynak (su alma) hakkı |
Mecrâ hakkı |
Manzara irtifakı |
Geçit hakkı |
Mülkiyet hakkı |
Mülkiyet hakkı mutlak aynî haktır. Diğer şıklarda bulunan kaynak (su alma) hakkı, mecrâ hakkı, manzara irtifakı ve geçit hakkı sınırlı aynî haklardır.
18.Soru
- Mehir, evlilik akdinin şartıdır.
- Mehir, evlenen kadının hakkıdır.
- Mehir kadına içten gelen bir bağış olarak verilmelidir.
- Kadın aldığı mehir ile çeyiz yapar.
Yukarıda mehir ile ilgili ifadelerden hangisi veya hangileri doğrudur?
I ve III |
II ve IV |
Yalnız III |
II ve III |
I, II ve III |
Mehir, erkeğin evlenirken kadına verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği malî değeri olan bir şeydir. Farklı şekillerde olmak üzere birçok toplumda benzeri bir uygulamaya rastlanır. Kur’an’da mehrin kadına içten gelen bir bağış olarak verilmesi emredilmiştir (Nisâ 4/24). Bu açıdan mehir, kadının evliliğe ısındırılması, birlikteliğin bir sembolü ve boşanma halinde de maddî bir güvence anlamı taşır. Mehir, evlenen kadının hakkıdır ve kadın aldığı mehir ile çeyiz yapmaya zorlanamaz. Mehir, evlilik akdinin şartı değil sonucudur. Bu yüzden evlilik sırasında belirlenmemiş olsa da kadın mehir almaya hak kazanır.
19.Soru
Bir kişinin sözlü tasarruflarını kısıtlama bölümü olarak adlandırılan bölüm aşağıdakilerden hangisidir?
Kitâbu’l-hacr |
Kitâbu’lmefkud |
Kitâbu’lme’zûn |
Kitâbu’l-itâk |
Kitâbu’l-mukâteb |
Kitâbu’l-hacr (bir kişinin sözlü tasarruflarını kısıtlama bölümü), Kitâbu’lmefkud (kendisinden haber alınamayan kaybolmuş kişi bölümü), Kitâbu’lme’zûn (tasarruflar kısıtlanmış kişilere akit yapma hakkının verilmesi veya hacr altına alınmış kişinin hacrini kaldırma bölümü), Kitâbu’l-itâk (köle azat etme bölümü), Kitâbu’l-mukâteb (köleyle yapılan özgürlük sözleşmesi bölümü).
20.Soru
Bir kimseye bir mal (eşya) üzerinde doğrudan doğruya hâkimiyet sağlayan ve herkese karşı ileri sürülebilen haklara ne ad verilir?
Aynî haklar |
Alacak haklar |
Malî haklar |
Şahıs varlığı hakları |
Mamelek hakları |
Pozitif hukukta eşya hukuku-borçlar hukuku ayırımının temelinde haklarla ilgili bir ayırım yatar: Haklar, konularına yani korudukları menfaatin maddi ya da manevi olmasına göre (para ile ölçülebilen bir değerinin olup olmamasına göre) malvarlığı ve şahıs varlığı hakları olarak ikiye ayrılır. Malvarlığı (mamelek) hakları para ile ölçülebilen (malî) bir değeri olan haklara denir. Başka bir deyişle şahısların maddi menfaatlerini koruyan haklardır. Şahıs Varlığı hakları ise, değeri para ile ölçülemeyen, şahsın manevi/tinsel menfaatlerine ilişkin olan haklardır. Başta şahsiyet (kişilik) hakkı olmak üzere, isim taşıma, velayet ve vesayet hakkı gibi. Sahibi için manevi bir değer ifade eden bu haklar ilke olarak paraya çevrilemez, başkasına devredilemez. Eşya ve borçlar hukuku malvarlığı haklarıyla ilgilenir. Malvarlığı hakları da iki gruba ayrılır. Bunlardan ilki aynî haklar diğeri ise alacak hakkıdır. Aynî haklar bir kimseye bir mal (eşya) üzerinde doğrudan doğruya hakimiyet sağlayan ve herkese karşı ileri sürülebilen haklardır. Alacak hakkı ise bir kimseye (alacaklıya) bir başkasından (borçludan) bir şeyi isteme yetkisi sağlayan haklara denir.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ