Potansiyel büyüme oranı, kısa dönemli bir yaklaşımdır. Uzun dönemde üretim faktörleri ve teknoloji koşullarının değişmesi durumunda potansiyel büyüme oranı da değişir. Ekonomik çöküş koşulları dışında ve olağan büyüme dönemlerinde, potansiyel büyüme oranı zaman faktörü ile dinamik ilişki çerçevesinde doğrusal ve pozitif eğimli olarak gelişir. Ancak hemen hiçbir ekonomi için her dönemde tam istihdam ve tam kullanım koşulları geçerli olamaz. 

Gelişmekte olan ülkelerde geleneksel tarım kesimi ile modern sanayi kesimi arasındaki ilişkiyi inceleyen ekonomik model “İkili yapı modelidir.” 

Kuznets Hipotezi’ne göre, gelişme sürecinde, ilk aşamalarda hem yapısal nedenlerle hem de sermaye birikimi ihtiyacı nedeniyle gelir dağılımı bozulurken, gelişmenin ileri aşamalarında gelir dağılımı düzelmeye baslar. Bu gelişme bir yönüyle vergi ödeme gücünün artması nedeniyle ortaya çıkarken, diğer yandan artan kişi basına gelir ile beraber tüketim gücünün artması sonucunda talep yönlü bir büyümenin sürdürülebilmesinin mümkün olmasıyla ortaya çıkmaktadır. 

Bir ülkenin kalkınması ile büyümesi birbiri ile her zaman ilişkilidir. Ortalama yaşam beklentisi sosyal ve ekonomik ölçütlerden biridir. Ancak uzun ve sağlıklı yaşam süresi ortalama yaşan süresi ile ölçülür 

1934 yılında Birinci Sanayi Planı ile devletçilik başlatılmıştı. Mensucat sanayi, maden sanayi, selüloz sanayi, seramik sanayi ve kimya sanayi üzerinde durulmuştur. 

Devletçilik politikalarının başlatılmış olduğu Birinci Sanayi Planı 1934 yılında uygulamaya koyulmuştur. 

Bir ekonomide vergi idaresinin vergi toplama ve vergi mükelleflerinin vergi ödeme çabaları sonucunda vergi kapasitesinin kullanılabilen bölümüne vergi gayreti denmektedir. 

24 Ocak kararları doğrultusunda uygulanan programın temel bileşenlerinden birisi döviz kurunun serbest piyasada belirlenmesidir. Çünkü önceki dönemde uygulanan politikaların tıkanma noktalarından birisi dış finansman sorunu idi. Yurt içinde de resmî kurlar ile karaborsa fiyatları arasında ciddi farklar vardı. 

Ekonomik gelişme ile istihdam arasındaki ilişki Okun kuralı ile ifade edilir. Okun kuralı, belirli gelişme oranında ne oranda istihdam artışı sağlanabileceğini ampirik olarak saptayan yöntemdir. ABD’li ekonomist Arthur Okun kendi adı ile anılan Okun kuralında, ABD’de milli gelirin her %2,5 dolayındaki artışın istihdamda %1’lik bir artış sağlayacağını tespit etmiştir. 

Yıpranma ve aşınmanın hesap edilmesinden ve gerekli payların ayrılmasından önce hesaplanan gelir artışı gayri safi milli geliri oluşturmaktadır. Gayri safi milli gelirden yıpranma ve aşınma paylarını (amortisman) çıkardıktan sonra bulunan değere safi milli gelir adı verilir. 

 1. Sanayi planında yer alan sanayi dalları arasında inşaat sanayi yer almamıştır.

Devlet Planlama teşkilatı 1960 yılında yasayla kurulmuş ve bu adımla planlı ekonomiye geçilmiştir. 

İkili yapı modeli ekonomist A. Lewis tarafından öne sürülmüştür. Lewis’in ikili yapı modeli, ekonomik gelişme sürecini genel oalrak geleneksel tarım toplumu ile modern sanayi toplumu ayrımını yaparak açıklamaya çalışır. 

Kısa dönemde politika alternatifleri arz-yönlü ve talep-yönlü olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Arz-yönlü bakış yapısal uyum amacıyla öngörülürken, talep-yönlü politikalar ise istikrar amaçlıdır. Arz-yönlü politikalar açısından iki farklı görüş ortaya çıkmaktadır. 

Gelişmekte olan ülkelerde kamu gelirleri açısından en önemli sorunlardan birisi vergi kapasitesinin düşük olması ve vergi gayretinin yetersiz olmasıdır. Bu sorunun varlığı sadece gelir düzeyinin düşük olması ile ilgili değildir. 

Söz konusu dönem iç talebin yüksek tutulmasını gerektiren ithal ikameci politikaları esas aldığından, ücretlerin baskılanması değil aksine yüksek tutularak talebin canlandırılması söz konusudur. 

Tasarrufların arttırılması için alınan önlemlerden birisi faiz oranlarının yüksek tutulmasıdır. Tasarrufların artması, bir yandan yatırım yapılabilir kaynakları arttıracak, diğer yandan da tüketimin kısılmasıyla ihraç edilebilir bir üretim fazlası oluşturacaktır. Tasarruflar, gelirin ve faiz oranlarının bir fonksiyonudur. 

1923 yılının Şubat ayında Lozan Barış Anlaşması’nın ihtilafla kesintiye uğradığı sırada, İzmir’de İktisat Kongresi toplandı. Atatürk’ün açılış konuşmasını yaptığı bu toplantı, gerek bileşimi gerek aldığı kararlarla, bir yandan dış ülkelere diğer yandan da içte toprak ağalarına yönelik stratejik bir toplantıdır. Örneğin, kendilerine isçi denmesini talep eden ve bunu karara bağlatan amele gruplarının da katıldığı ve oy birliği ile alınmış olan Aşar Vergisi’nin kaldırılması kararı, toprak ağalarına sağlanmış bir imtiyazdı. 

Planlama fikri ve uygulaması Cumhuriyet yönetiminin ilk dönemlerine hatta 1913 yılına dek gitmekle birlikte, Devlet Planlama Teşkilatı’nın kurulması ile Beş Yıllık Plan ve Program Dönemi’ne girilmiştir. 

 İlk sanayi planı 1934’te uygulanmaya başlanmıştır.