Francis Fukuyama’nın “tarihin sonu” tezi, 20. yüzyılın sonlarına doğru “liberalizmin zaferi” üzerine yoğunlaşan tartışmaları başlatmıştır. Fukuyama, liberal demokrasinin önce monarşiyi, sonra faşizmi, son olarak da komünizmi yenilgiye uğrattığını ileri
sürer.

Bütün ağların ortak bir dil konuşması gerekliliğinden yola çıkarak İsviçre’de CERN laboratuvarlarında çalışmalar sürdüren Tim Berners-Lee 1989’da önce hiper metin işaretleme dilini (Hyper Text Markup Language – HTML) ve Dünya Çapında Ağ olarak Türkçeleştirdiğimiz, internet adreslerinin başına eklediğimiz www (World Wide Web) olarak tanımladığımız bilgi paylaşım sistemini kurmuştur.

Yerel yayınlar saygın hale getirilmiş olması Keane’e göre, “kamu hizmeti yayıncılığı”nın başarılarından biridir. Murdock, iletişim ve yurttaşlık arasındaki ilişkileri birbirinden ayırmakta ve “kamu hizmeti yayıncılığı”na şu rolleri yüklemektedir: Yurttaşların gerekli enformasyon ve tartışmaya erişebilmeleri, yurttaşların medyadaki temsillerinde kendilerini ayırt edebilmeleri ve bunları eleştirebilmeleri, yurttaşların medyadaki tartışmalara doğrudan katılabilmeleri, yurttaşların, medyada kendi temsillerini üretebilmeleri ve geliştirebilmeleri.

ARPANET’i oluşturan ilk dört merkez California Üniversitesi Los Angeles, Stanford Araştırma Enstitüsü (SRI), Utah Üniversitesi ve California Üniversitesi at Santa Barbara (UCSB) oldu.

İlk arama motoru 1990 yılında bir üniversite öğrencisi olan Alan Emtage tarafından Archie adıyla kurulmuştur. İngilizce “archive” sözcüğünden türetilen Archie insanların aradıkları dosyaları bulmasını sağlamak için tasarlanmış ilk örnekti.

Popüler Kültür/Kitle Kültürü, parayla elde edilebilen ve olabildiğince ucuz olan ürünler ortaya koyar. Diğer yandan, bu kültürde üreten-tüketen arasında bir statü farkı bulunur ve ürünlerin belirli bir kaynağı ya da yaratıcısı vardır.

Uluslararası tek yönlü medya akışında, ABD’den diğer ülkelere doğru tek yönlü bir akış ve egemenlik bulunmaktadır. Buna karşılık, örneğin Asya ülkelerinden ABD’ye olan akış yok denecek kadar azdır.

Kamusal yayıncılığın kaynakları lisans anlaşmaları, konsalide bütçeden ödemeler ve belli malların tüketimlerine (televizyon alımında bandrolla ödenen vergi gibi) konan vergilerden sağlanmaktadır. İdari yapısı ise ülkeden ülkeye fark gösterse de hükümetler veya hükümetlerle ilişkili yapılar tarafından atanmaktadır. Yayın ilkelerini şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Çoğulcu bir temsil.
2. Azınlık ve dezavantajlı gruplara yayında yer
açma.
3. Ticari olmayan kültürel yayınlar.
4. Eğitim amaçlı yayınlar.
5. Genel beğeni ve ilgilere seslenme. Doğru yanıt E seçeneğidir.

Kadınlarla birlikte anılan en belirgin program türü pembe dizilerdir. Burada, kadın, aile ilişkileri içinde tanımlanır. Pembe diziler, kadınları, en önemli amaçlarının ailelerini bir arada ve mutlu görmek olduğu konusunda ikna eder.

Toplumsal cinsiyet ilişkilerini toplumsal cinsiyet kavramının sorgulayıcı potansiyeli açısından ele aldığımızda, cinsiyete dayalı ayrımcılığın temelinde cinsiyete dayalı iş bölümünü görürüz. Cinsiyetçi iş bölümü, cinsiyetin toplumsal olarak yapılandırılmasının merkezinde yer alır.

Çapraz Bütünleşme: Belirli bir araç üzerindeki kontrollerini, birleşme ve satın almalarla güçlendiren büyük şirketlerin, farklı sektörlere el atarak kontrol alanlarını genişletmeleri söz konusudur. Örneğin, müzik alanında etkinlik gösteren bir holding, kitap da yayımlayabilir.

Magazin gazeteciliği önce İngiltere’de denenmiş, daha sonra Amerika ve Avrupa ülkelerine yayılmıştır. 1830’lu yıllardan sonra fikir gazeteciliği gibi, magazin gazeteciliği de halka yönelik olarak çıkarılan gazetelerin arasında yer almaya başlamıştır.

Kitle toplumun temel özelliklerinden biri nüfusun kentlerde yoğunlaşmasıdır.

E-Devlete geçerken atılması gereken öncelikli adımlar ise şu şekilde sıralanabilir:

• Hukuksal Altyapının kurulması

• Teknolojik Altyapının kurulması

• E-Devletin Finansmanının sağlanması

• Hukuksal Altyapı

• Teknolojik Altyapı

• Toplumun hazırlanması

• Hizmet Altyapısını Oluşturulması

• Veri Güvenliğinin ve Gizliliğinin sağlanmasıdır. 

Siyasal altyapının hazırlanması bu adımlardan birisi değildir. 

USA Today gazetesinin gerçekleştirdiği değişim önemli bir örnek olarak karşımıza çıkmaktadır. İçeriğin düzenlenmesi açısından önemli olan, modern tabloid biçiminin doğmasını sağlayan değişiklikler aşağıdaki gibidir: 1. İnsanları etkileyen grafik kullanımı ve renk kullanımı. 2. Kısa ve okunması kolay haber yazımı. 3. Çok sayıda grafik, tablo ve çizelge kullanımı. 4. Factoid kullanımı. (Factoid, haber içeriğinin önemli kısımlarını öne çıkaran bir maddeleme sistemidir).

Toplumsal cinsiyet ilişkilerini toplumsal cinsiyet kavramının sorgulayıcı potansiyeli açısından ele aldığımızda, cinsiyete dayalı ayrımcılığın temelinde cinsiyete dayalı iş bölümünü görürüz.

Kapitalizmin bu yeni aşamasıyla birlikte, iletişim sektörü de dünya ölçeğinde önemli değişimler ve dönüşümler geçirmeye başladı. Neoliberal dönemden önce, ulusal medya sistemlerinin genel ve ortak özelliği, yazılı medya ile radyo ve televizyonların sahiplerinin yerli olmasıydı. Elbette ülkeler, ağılıklı olarak ABD’den olmak üzere filmler, TV gösterileri, kaset vb. müzik araçları ile kitaplar ithal etmekteydiler. Medya sistemleri ulusaldı ve bunların sınırlı da olsa kamu hizmeti olma özellikleri de vardı.

“Yapıbozumcu Yaklaşım”dır. Bu yaklaşım, biyolojik kökenli kavramsallaştırmayı bir kenara bırakarak “toplumsal cinsiyet” kavramını kullanır. Artık, Parsons’un “cinsiyetlerin birbirinin biylojik olarak tamamlayıcısı olduğu” iddiası, yerini, bedenleri üzerinden kendi cinsel kimliklerini inşa eden “öznellik”lerin nasıl şekillendiği tartışmasına bırakmıştır. Bu yaklaşım, insan bedeninin –kadın ya da erkek- toplumsal ilişkilerin ve toplumsal mekânların bir uzantısı olarak, onlarla birlikte şekillenen bir değişken olarak ele alınmasını önermektedir.

Medya emperyalizmi bir ülkedeki medya içeriği ya da mülkiyet yapı ve dağıtımının, bir diğer ülke ya da ülkelerin medya çıkarları tarafından önemli dış baskılara tabi tutulması sürecidir ve medya emperyalizminin dört biçimi vardır. Dünya genelinde uydu aracılığı ile yapılan yayınlar ise medya şirketlerinin kontrol alanlarına örnektir, medya emperyalizmi ile ilgili değildir.

Sorunun doğru yanıtı bilgidir. BU nedenle B seçeneği doğrudur.