SPOR YÖNETİMİ - Ünite 3: Sporda Örgüt Kültürü ve Örgütsel Liderlik Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 3: Sporda Örgüt Kültürü ve Örgütsel Liderlik

Örgüt Kavramı

Örgütler ekonomik kalkınma, sanayileşme, bilimsel ve teknolojik gelişme, teknolojik alandaki keşiflerin, uygulama alanına aktarılmasında önemli rol oynar.

Örgüt, özünde bir grup insanın belli bir amaç yolunda, güç birliği yapıp, bu birliğe gerektiğinde fiziksel araçları katıp, ilişkilerini yine belli bir yönetim temeline dayanarak düzenledikleri toplumsal sisteme verilen addır.

Örgütleri insanlar oluşturmakta, bireylerin karşılıklı iletişimleri ve etkileşimleri söz konusudur. Örgüt yapay bir sosyal düzen ya da sistemler olarak da adlandırılır.

Örgütleme ve örgüt; amaçlara ulaşmak üzere yapılması öngörülen işlerin tanımlanmış görevler hâlinde düzenlenmesi ve bu görevlere uygun kişilerin getirilmesi yoluyla ortaya çıkan yapısal sürece denir.

Örgütlerin temel özellikleri ise şunlardır;

  • Bir veya birden fazla amacı olabilir.
  • Birincil ilişkilere olanak vermeyecek derecede büyük gruplardır.
  • Örgütler sürekli kurumlar değillerdir; kuruluşuna neden olan sorunlar ortadan kalktığında üyelerin bilinçli kararıyla ya da hukuki nedenlerle örgütler kapatılabilir.
  • Örgüt üyeleri sürekli toplu hâlde bulunurlar. Örgütlerin alt birimleri farklı yerleşim birimlerinde de bulunabilirler.
  • Oluşum bakımından örgütler gönüllü veya zorunlu gruplardır.
  • Örgütler, şartlı olarak girilebilen kurumlardır. Belli koşulları yerine getirenler üye olabilirler. Örgütlerdeki davranışların büyük bir kısmı örgütlenmiştir.
  • Kurumsal olarak her türlü göreve sahip olabilirler.
  • Örgütler toplumun etkilerine kısmen ya da tamamen açık olabilirler.
  • Örgütler üyeleri üzerinde sınırlı baskı olanaklarına sahiptir
  • Örgütler birden fazla insandan ve bunlar arasındaki etkileşimden oluşur.
  • Örgütler bireylerin tek başlarına gerçekleştiremeyecekleri amaçlara sahiptir ve örgüt üyelerinin davranışları bu amaçların gerçekleştirilmesine yöneliktir.
  • Her örgütün önceden belirlenmiş “biçimsel” ve üyeler arası etkileşim sonucu oluşmuş ‘biçimsel olmayan’ bir yapısı vardır.
  • Örgütler, çevreleriyle etkileşim içinde olan “açık sistemler” dir.
  • Açık sistem olarak örgütler, birbirleriyle ilişkili alt sistemler oluşur.

Örgüt Kültürü Kavramı

Örgüt kültürü; belli bir grup tarafından kendisinin, gerek çevreye uyum gerekse iç bütünleşmesi sırasında öğrendiği geçerliliği kanıtlanacak düzeyde olumlu sonuç vermiş olan ve bu nedenle yeni üyelere programları algılamanın, düşünmenin ve hissetmenin doğru yolu olarak öğretilen, birtakım varsayımlardır. Ayrıca bir grubun üyeleri tarafından paylaşılan değer, inanç, norm, algı ve semboller sistemi olarak da tanımlanabilir.

Örgüt kültürü, üyelerine kimlik duygusunu aktarır, çalışanların bir şeye bireysel çıkarlardan daha fazla bağlanmasını kolaylaştırır, sosyal sistemin dengesini güçlendirir ve sosyal bir yapıştırıcı rolü oynar, iş görenlerin tutum ve davranışlarını şekillendiren ve yönlendiren bir anlam-yaratıcı ve denetim mekanizması hizmeti görür.

Farklı tanımların ortak noktaları doğrultusunda bir örgütün kültürünü, temel değerler, normlar, inançlar ve varsayımlar, hikâye ve mitler, liderler uygulamalar gibi temel unsurlardan oluştuğu ifade edilmektedir. Bunlar:

  • Değerler : Toplumu oluşturan bireylerin, grupların ve toplumların, geliştirilen sosyal düzenlerin ve müesseselerin tümünün oluşturduğu ortak değer ve bir ulusun düşünsel yaşantısının simgesidir.
  • Varsayımlar : İnsanların dış çevreleri ile ilişkilerinde keşfettikleri sorun çözme ve ihtiyaç karşılama biçimleri göreceli olarak uzun zaman dilimleri içinde geçerliliği kanıtlanan, çevreyle ilişki kurmanın tek doğal biçimi olarak kabul edilir ve böylece varsayımlar oluşur.
  • İnançlar: Bir örgüt içindeki bireylerin belirli konulara ait inançları ne kadar çok benzerlik gösterirse o örgütün kültürü de o kadar güçlü olur.
  • Normlar: Belirli durumlarda hangi davranışların kabul göreceği veya kabul görmeyeceğini belirleyen yazılı olmayan kurallardır.
  • Semboller: Örgütün işareti olarak kullanılan objeler, desenler, sloganlar, şarkılar ve eylemlerdir. Şirket logoları, bayrakları, ticari unvanları akılda kolayca kalabilecek sembollerdir.
  • Törenler: Örgüt içerisinde tören, merasim, ayin, protokol gibi bazı seremonik hareketler, çalışanların birbirlerine daha fazla bağlanmasında ve güçlü bir organizasyon kültürü oluşmasında büyük önem taşımaktadır.
  • Hikâyeler ve Mitler: Örgüt kültürü açısından önem taşıyan ve genellikle örgütün geçmişine yönelik olayların abartılarak aktarılması sonucunda ortaya çıkan kültür taşıyıcılarıdır. Örgütün geçmişi ve bugünkü durumu arasında köprü görevi görür.
  • Dil: Herhangi bir örgütte ortak bir yaklaşım geliştirmenin ön koşulu “ortak bir dil” ve “ortak kavramsal kategoriler” geliştirmektir.
  • Kahramanlar: Kültür içerisinde yüksek değere sahip hayal mahsulü veya gerçek insanlar olup iş görenlerin davranışına model oluşturarak örgütsel kültür değerlerinin kişiselleşmesine yardım ederler.

Spor Örgütlerinde Örgüt Kültürü

Osmanlı Devleti’nde geleneksel anlamda spor örgütlenmesi incelendiğinde, üç araçtan söz edilir:

  • Spor tekkeleri,
  • Siyasi ve ekonomik anlamda güçlü kişiler,
  • Ağalık.

Bu araçlar Osmanlı Devletinin zayıflamaya başlaması ile birlikte kuruluş ve hizmet amaçlarından sapmışlar ve işlevlerini yitirmişlerdir.

Batı Avrupa ülkelerinde, spor yapmak amacıyla oluşturulan dernekler 17.yüzyıl içerisinde başlamışken, Osmanlıda 19. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleştirilmiştir.

Osmanlı Devleti’nde, spor yapmak amacıyla kurulan ilk kulüp, 1872 yılında “Thee Imperid Yatching and Boating Club” adıyla kurulmuş olan su sporları kulübüdür.

Tanzimat ilanı ile birlikte, futbol, Osmanlı’da oynanmaya ve örgütlenmeye başlamıştır.

1903 yılında kurulan “Beşiktaş Basiret Osmanlı Jimnastik Kulübü” (Beşiktaş) ilk Türk spor kulübü olarak kabul edilmektedir. Padişahın özel fermanıyla ile mektep olarak kabul edilen kulübün faaliyetine izin verilmiştir. 1905’te Mekteb-i Sultani öğrencileri Galatasaray Kulübü kurmuş; iki yıl sonra (1907) Kadıköy yakasında Fenerbahçe Spor Kulübü kurulmuştur.

1908’de İkinci Meşrutiyetin ilanı ile birlikte yeni birçok spor kulübü Cemiyetler Kanunu hükümlerine göre resmen kurulup tescil olunmuştur. Bu durum, Türk sporunda önemli bir dönüm noktasıdır.

Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı (TİCİ) Mayıs 1922’de Cemiyetler Kanunu’na göre tescil işlemleri tamamlanarak kurulmuştur.

Türk Spor Kurumu 1936’da kurulmuş, Cumhuriyet Halk Partisinin yan kuruluşu olması sebebiyle gerçek fonksiyonunu yerine getirmekte başarılı olamamıştır.

Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1938’de kurulmuş 3530 sayılı yasada öngörülen teşkilatlanmayı gerçekleştiremediği için başarılı olamamıştır.

Gençlik ve Spor Bakanlığının kurulması; 6/4/2011 tarihli ve 6223 sayılı Kanun’un verdiği yetkiye dayanılarak, Bakanlar Kurulu tarafından 3/6/2011 tarihinde kararlaştırılmıştır.

1983 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Millî Eğitim Bakanlığı 179 sayılı Kanun hükmünde kararname ile birleştirilerek Millî Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı kurulmuştur ve Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü bu bakanlığa bağlanmıştır.

1989 yılında Beden Terbiyesi ve Spor Genel Müdürlüğü Millî Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığından ayrılarak üçüncü defa Başbakanlığa bağlanmıştır. Genel Müdürlüğünün adı Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne dönüştürülmüştür.

Türkiye’de ilk kez bir federasyona özerklik hakkı 1988 yılı Mayıs ayında Özerk Futbol Federasyonunun kurulması ile tanınmıştır.

Spor Örgütlerinde Liderlik

Örgütsel değişimin ve dönüşümün gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan liderlik özellikleri, örgütlerin içinde bulundukları ortama, amaçlarına ve yapılarına göre değişebilir. Yine de liderlerin; erdem, vizyon, coşku, merak, risk alma, iyi bir eğitim ve ekip çalışmasına olan inanç gibi ortak özellikleri bulunmaktadır. Örgüt kültürü bağlamında lider, örgüt kültürüne katkıda bulunan, çalışanlarını motive eden, dışarı karşı örgütü ve onun kültürünü temsil eden örgüt içinde kültürün benimsenmesine, korumasına, pekiştirilmesine ve kültürel değişime adapte olunmasına katkıda bulunan kişilerdir.

Liderlik, belirli şartlar altında, belirlenmiş kişisel veya grup amaçlarını gerçekleştirmek üzere, bir kimsenin başkalarının faaliyetlerini etkilemesi ve yönlendirmesi süreci olarak tanımlanır. Lider ise çalışanlarını bulundukları kurumun hedefleri ve amaçları doğrultusunda davranmaya yönelten, etkileyen kişidir.

Spor alanında liderlik, bireyleri ve grupları hedeflerine doğru yönlendirirken, onlara etki eden davranışsal süreçtir.

Liderlik ile ilgili gerçekleştirilen araştırmalar üç grupta toplanabilir. Bunlar;

  • Liderin kişilik ve davranış özellikleri,
  • Lider ve takipçileri arasındaki ilişkileri biçimlendiren durumlar,
  • Liderlerin takipçileri tarafından algılanma süreçleri.

Liderlikte “Özellikler Yaklaşımı” çalışmaları yapılmıştır. Özellikler yaklaşımında, liderin sahip olduğu özellikler, liderlik sürecinin etkinliğini belirleyen en önemli faktör olarak kabul edilir. Belirli bir grup içinde bir kişinin lider olarak benimsenmesinin nedeninde, kişinin sahip olduğu boy, kilo, yaş, sağlık durumu, yakışıklılık/ güzellik gibi fiziksel özellikler ve zekâ, hitabet yeteneği, bireylerarası ilişkiler, güvenilir olma, girişimcilik ve riski göze alma, cesaret gibi kişisel özellikler etkilidir. Lider özellikleri toplumsal ve kültürel farklılıklara göre değişmektedir.

Davranışçı Liderlik Yaklaşımlarının ana fikri; liderleri başarılı ve etkili yapan faktörlerin, liderin özelliklerinden çok, liderin liderlik süreci içerisinde sergilediği davranışları olduğu düşüncesidir.

Davranışçı liderlik yaklaşımları ile ilgili çalışmalardan biri yönetim tarzı matriksidir. Yönetim tarzı matriksi modelinin amacı, liderin yönetimi altında bulunan örgüt çevresinde, üretim ve insan faktörüne ne kadar önem verildiğinin gösterilmesidir.

Yönetici ve lider davranışlarının anlaşılması ile ilgili olan diğer bir model ise ‘Dörtlü Yaklaşım Modeli’dir. Likert, yöneticilerinin davranışlarını istismarcı otokratik, yardımcı otokratik, katılımcı ve demokratik olmak üzere dört ana grup altında toplamıştır.

Liderlik ile ilgili çalışmalarda durumsallık yaklaşımını ilk kez Fiedler kullanmıştır. Bu yaklaşımda etkin liderin kişiliğinin, liderlik şeklinin ve davranışının, liderin içinde bulunduğu durumlara bağlı olduğuna vurgu yapılmıştır.

Çağdaş Liderlik Yaklaşımları döneminde ise; “karizmatik”, “dönüşümsel” ve liderin bir patrondan çok bir eğitici gibi davrandığı “antrenör” olarak adlandırılan araştırmalar yapıldığı görülmektedir.

Araştırmacılar, bireyselliğin ön planda olduğu ülkelerdeki çalışanların, kişisel ihtiyaçlarına, ödüllere ve kendilerine daha fazla odaklandıklarını tartışmaktadırlar. Birey merkezli gruplarda çalışanlar, iş birliği gerektiren davranışları daha az göstermekte; emir verici liderliğin, gruba yönelik davranışları kısıtladığı, buna ek olarak tutucu yaklaşımları teşvik ettiği ifade edilmektedir.

Basketbolcular tarafından algılanan antrenörlük davranışı ile takım sargınlığı (bütünlüğü) incelendiğinde; sargınlığın alt ölçeklerinden görev çekiciliği, sosyal çekicilik, görev bütünlüğü ile eğitim-öğretim, demokratik davranış, otoriter davranış, sosyal destek ve ödüllendirici davranış arasında ilişki bulunduğu görülmüştür.

Yapılan bazı deneysel çalışmalarda karizmatik liderlik sitilinin, takım üyelerinin memnuniyeti üzerinde en etkili liderlik stili olduğu fark edilmiştir. Bu stilin Asya ülkelerinde en baskın liderlik stili olduğu düşünülmektedir.

Etkili takım liderliği için gerekli kritik davranışlar, dürüstlük ve güven geliştirilmesi, örgüte bağlılığın oluşturulması ve takipçilerine karşı rol model olacak davranışlarda bulunması olarak özetlenebilir.