TURİZM SOSYOLOJİSİ - Ünite 5: Kültür ve Turizm Etkileşimi Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 5: Kültür ve Turizm Etkileşimi

Turizm ve Kültür İlişkisi

Turizm, insanların farklı amaçlar için ikamet ettikleri yerlerden farklı ulaşım araçları kullanarak seyahat etmeleri ve gittikleri yerlerde belli bir zaman geçirmeleri anlamına gelmektedir. Tarihin farklı dönemlerindeki farklı nedenler, insanların turistik gezilere yönelmelerini sağlamıştır. Ancak Fransız Devrimi ve Sanayi Devrimi sonrasında oluşan toplumsal dinamiklerin günümüz turizm anlayışı üzerinde belirleyici olduğu söylenebilir ve turizm sosyolojisinin konusu, modern toplumdaki turizm anlayışıdır.

Küreselleşmeyle birlikte kitle turizminin yanı sıra, farklı turizm taleplerine yönelik etkinliklerde de bir artış olmuştur. Bu farklılaşmanın birincil kaynaklarından biri, farklı kültürleri tanımaya yönelik meraktır. Bu anlamda kültür, tarihsel olarak turizmin gelişmesinde ve değişmesinde merkezî rol oynamaktadır. Turizmin küreselleşme sürecinde hızlı büyümesi, kültürel bir bakış açısından, artan hareketliliği nin sonucu ortaya çıkan sosyal ilişkilerin ve kültür alışverişinin yoğunlaşması anlamına gelmektedir. Bu aynı zamanda kültürün metalaşması ve kitle tüketimine açılması anlamına da gelir. Turizm bu yönüyle yeni yerler keşfetmek ve yeni kültürler tanımak isteyen turistlere seçenekler sunarken ev sahibi toplulukları ekonomik getiri ve sosyal, kültürel yozlaşma arasında bir seçime zorlar.

Kültür ise “belli bir grubun ayırt edici özellikleri olan değerler, törenler ve yaşam biçimleri” olarak tanımlanmaktadır. Turizmde kültür kavramı, turizmin öznesi ve nesnesi olarak anlam taşımaktadır. Kültürel değerlerin bireylere aktarımında iki önemli toplumsal ilişki olan sosyalleşme ve kültürel etkileşim dikkat çekmektedir. Sosyalleşme, öncelikle ailede başlar, daha sonra toplumsal kurumlarda devam eder. Kültürel etkileşim ise farklı toplumların etkileşim içine girmesiyle birbirlerinin kültürel değerleriyle karşılaşmalarıdır.

Turizm ve Kültür Arasındaki Zorunlu Bağ

Turizm ve kültür arasında zorunlu bir bağ bulunmaktadır. Kültür, belli bir yöreye ait kültürel ve maddi değerlerin turistlere yönelik olarak üretilmesi ve pazarlanması sonucunda, turizmin ilk kaynaklarından biri haline gelmektedir. Buna ek olarak, turizmin geliştiği bölgelerde kültür de değişmektedir. Örneğin, kültürel etkinliklerin turistlere sunulması, bazı doğal ve özgün unsurların kaybolmasına neden olmaktadır. Turizm ve kültür arasındaki bağa sosyal ilişkiler açısından bakıldığında ise iki yönlü bir gelişme ortaya çıkmaktadır. Bir yandan belirli bir bölgede turizmin gelişmesi yerli halk için yeni istihdam alanları yaratması ve modern ilişkileri de beraberinde getirmesi nedeniyle önemlidir. Diğer yandan turizmle yaşanan modernleşme süreci toplumsal dayanışmada da bir dönüşüme işaret etmektedir. Burada sosyolog Emile Durkheim’ın mekanik ve organik dayanışma kavramları açıklayıcı olmaktadır.

Mekanik dayanışma, geleneksel toplumlarda gönüllülük esasına dayalı olarak ortaya çıkan dayanışmadır. Burada bireyler, temel gereksinimlerini kendi üretimleriyle karşıladığından toplumsal dayanışmaya mecbur kalmamaktadırlar. Organik dayanışma ise gereksinimlerini piyasadan para karşılığında sağlayan bireylerin dayanışmaya mecbur kalmalarını ifade etmektedir.

Kültüre Yönelik Ekonomik ve Sosyolojik Yaklaşımlar

Kültüre yönelik ekonomik ve sosyolojik yaklaşımlar bulunmaktadır. Ekonomik yaklaşım, kültürün doğal kaynakların bir parçası olarak toprağın kapsamı içinde yer aldığını belirtmektedir. Kültür, turizm ekonomisi içinde alınıp satılan bir metaya dönüşmüştür. Ekonomik yaklaşım içinde turizmin ikinci boyutu emektir. Yerli halk turizm sektöründe çalışmaya başlayarak üretimin temel faktörleri içinde yerini almaktadır.

Sosyologlar, ekonomistlerden farklı olarak turizmin gelişmesiyle ortaya çıkan toplumsal dönüşüme odaklanırlar. Sosyolojik yaklaşım, toplumsal dönüşümü olumlu ve olumsuz yanlarıyla ele alarak toplumsal sorunların çözümüne yönelik politika ve planlama seçenekleri sunmaktadır. Bu yaklaşımda ekonomik yaklaşımın tersine, toplumsal düzenin sağlanması veya korunması önemlidir.

Kültürün Turizmin Gelişmesindeki Rolü

Yerel Kültürel Kaynaklar

Kültürel kaynakların birçok çeşidi bulunmaktadır. Bu kaynaklar, somut ya da soyut olabilir. Ayrıca, kültürel kaynaklar belli bir bölgedeki doğal koşullara ve doğanın sunduğu kaynaklara bağlı olarak da çeşitlilik arz etmektedir. Bu nedenle, kültürel kaynakların aşırı tüketimi doğal kaynakların yok olması anlamına gelmektedir. Kültürel kaynakların turizmin gelişmesindeki önemli rolleri şu şekildedir:

  • Turistlerin seyahat etmesindeki motivasyonlardan biri farklı kültürleri merak etmeleridir.
  • Somut kültür ürünleri, küresel turizmin tüketim taleplerini karşılayacak ürünler arasında yer almaktadır.
  • Düzenli olarak gerçekleştirilen kültürel etkinlikler, belli bir bölgeye yönelik turist akışının miktarını ve zamanını belirler.

Otantiklik

Otantik kültürel özelliklerin varlığı, destinasyon seçiminde en belirleyici unsurlardan biridir. Belli bir bölgede turizmin gelişmesi öncelikle doğal kaynakların ve bu doğal kaynaklara bağlı olarak ortaya çıkan bir kültürün varlığına dayanmaktadır. Ancak bu kültür fark edildikçe, turizm destinasyonuna yönelik talep artar. Bu talep artışı daha fazla turizm altyapısı, daha geniş yollar, yatak kapasitesi daha fazla olan oteller ve işletmeler, yaygın bir İnternet ağı, finansal işlemlerin yapılabilmesi için bankalar ya da döviz büroları anlamına gelmektedir. Turizm, daha fazla insanın modern yaşamın koşullarından vazgeçmeden kültürel değerlere ulaşmasını sağlarken o kültürlerin sürdürülmesi için gerekli yaşam alanını ve toplumsal yapıyı da tehdit etmeye başlar.

Otantik kavramının tanımında, kültürün özgün yapısına değinilmesine rağmen bu kavram değişmeyen öz anlamına gelmemelidir. Çünkü 18. yüzyıl üniformalarını giyerek tarihi bir canlandırma yapan insanlar bugünün bilgisi ve altyapısıyla o dönemi sadece yapay bir biçimde sunmaktadır.

Bir Turizm Türü Olarak Kültür Turizmi

Turizmin bir alt kolu olan kültür turizmi, özellikle belli bir bölgenin kültürel yapısına odaklanmaktadır. Bu kültürel yapı, bölgenin coğrafyası, bu bölgede yaşayan toplumun tarihi, yaşam biçimleri, sanatsal üretimleri ve mimarisini içermektedir. Kültür turizminde en dikkat çekici uygulama kültür turlarıdır. Kültür turizminin özel bir boyutu da arkeolojik kazılara ve ören yerlerine yönelik kültür turizmidir.

Turizm ve Kültür Arasındaki Karşılıklı İlişki

Turizmin Kültür Üzerindeki Etkisi

Mowforth ve Munt, turistlerle yerel halk arasındaki üç farklı kültürel ilişkiden söz etmişlerdir. Bunlar:

  • Kültürlenme, farklı kültürlerin doğrudan toplumsal temas ya da farklı medya araçlarının kullanımıyla karşılaşması sonucu ortaya çıkan adaptasyon, asimilasyon ya da daha ılımlı toplumsal değişim türlerine değinmektedir.
  • Kültürel geçiş, marjinal ve ikincil konumdaki kültürlerin hâkim metropol kültürlerinin ana unsurlarını, özellikle maddi unsurlarını benimseyerek ilişkide bulundukları yeni kültüre uyum sağlamaları anlamındadır.
  • Yerel kültürün bir hayvanat bahçesine benzetilmesi, yerli kültürlerin tıpkı hayvanat bahçesindeki hayvanlar gibi tamamen otantik, ilkel ve değişmeyen bir yapıda sunulması anlamına gelmektedir.

Turizme Dayalı Toplumsal Değişim: Kültürel Etkileşim

Farklı kültürlerin birbirini karşılıklı etkilemesi sonucunda meydana gelen kültür değişim süreçlerine kültürel etkileşim denilmektedir. Kültürel etkileşim, eşit şartlarda alt kültür ve hâkim kültür etkileşimi şeklinde gerçekleşmektedir. Kültürel etkileşimi yerel halk, bir iş kaynağı ve belli hizmetlerin sunumu olarak algıladığında bir rol çatışması yaşamakta ve bu rol çatışmasını engellemek için duygusal emek gerekmektedir. Geleneksel yapıdaki misafir ilişkisi, turizmde müşteri ilişkisine dönüşmektedir. Bu ilişkinin olumlu yanları, farklı kültürden insanların karşılaşması sonucu, yerli halkta farklı kültürlere karşı hoşgörünün artması, yerli halkın turizmin ekonomik getirilerine bağlı olarak turistlere olumlu yaklaşmasıdır. Ancak, turizm gelişimi yerel yapıyı tehdit edecek boyuta geldiğinde örneğin turist sayılarının artması, buna bağlı olarak turizm altyapısının gelişmesi durumunda yerli halkta yabancı düşmanlığı artmakta ve hatta yerel halk modernleşmeye ve turizme karşı bir direniş kimliği de geliştirmektedir.

Kültürel etkileşimi turistler açısından değerlendirdiğimizde durum biraz daha farklıdır. Yerli halkın iş ve hizmet sunumu olarak değerlendirdiği ilişki, turistler için eğlence, dinlence ve tüketim sürecidir. Bu eşitsiz koşullar altında turistler birtakım hizmetleri talep eder ve karşılığında para öderler. Sosyal ilişkinin ekonomik boyutu ilişkinin dengesizliğinin kaynağıdır. İki tarafın beklentilerinin bir dengede uzlaşması sonucunda kültürel etkileşim her iki taraf için de olumlu sonuçlar verecektir. Ancak, ev sahibinin yabancı düşmanlığı veya bir direniş göstermesi turistlerin yerel halka dair ön yargı geliştirmesine ve turizm gelişmesinin de zarar görmesine yol açacaktır.

Küresel Turizm ve Yerel Kültür Çatışması

Gelişmiş Ülkelerde Küresel Turizmin Yarattığı Tehditler

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, küresel turizmin yarattığı tehditler farklılık göstermektedir. Gelişmiş ülkelerde öne çıkan sorunlar, bu toplumların modern toplumlar olması ve modern örgütlenme ve yasal çerçevelere sahip olmaları nedeniyle daha kolay kontrol edilebilir. Gelişmiş ülkelerde yaşanan sorunlar şunlardır:

  • Turist akınlarının artmasıyla yerel halkın birtakım kültürel pratiklere ulaşamaması ve kendi yaşam alanlarından veya kültürel etkinliklerinden dışlanması,
  • Turizmin merkezde yoğunlaşması ya da çevreye yayılması arasındaki ikilemdir.

Gelişmekte olan ülkelerde yaşanan sorunlar ise şöyle sıralanabilir:

  • Turizmin gelişmesini tamamlaması,
  • Turistler ve yerli halk arasında hem sosyal hem de ekonomik olarak gözlemlenen kutuplaşma,
  • Turizmin gelişmesiyle birlikte suç oranlarında da artması,
  • Turizmin gelişmesiyle turizm destinasyonlarında gözlemlenen kültür çatışmasıdır.

Yerel Kültürü Korumaya Yönelik Önlemler

Yerel kültürü korumaya yönelik önlemler değerlendirilirken sürdürülebilirlik üzerinde durmak faydalı olacaktır. Sürdürülebilir turizm, doğal ve kültürel kaynakların gelecek nesillere de yetecek şekilde kullanılması olarak ifade edilmektedir. Sürdürülebilir turizmin, bu yönde politika önerilerinde bulunması ve korumaya yönelik çeşitli araçları tanımlaması, bu anlayışının en önemli kazançlarından biridir. Mowforth ve Munt, sürdürülebilirliğin araçlarını aşağıdaki gibi açıklamışlardır:

Bölgesel Koruma: Belli bir bölgenin milli park veya koruma alanı ilan edilerek korunması.

Sektörel Denetim: Bir bölgede işletme sayısı, işletme büyüklüğü yayılımı konusunda düzenleme yapılması.

Ziyaretçi Yönetim Teknikleri: Fiyatlandırma veya motorlu taşıtların giriş çıkışı ile turist sayılarının denetimi.

Çevresel Etki Ölçümü: Fayda - maliyet analizi ve çeşitli denetim teknikleri ile kaynak kullanımının kontrolü.

Taşıma Kapasitesi Hesaplamaları: Bir bölgenin, kaldırabileceğinden daha fazla turist almasını öngörmeye yönelik hesaplamalar.

Danışma ve Katılım Teknikleri: Yerli halkın karar verme sürecinde dâhil olarak kendi taleplerini dile getirdiği çeşitli teknik yöntemler.

Davranış Kuralları: Belli bir turizm bölgesinde mevcut yapının korunmasına yönelik davranışın önceden kurallarla belirlenmesi.

Turizmin gelişmesiyle birlikte yerel kültürün de dengeli bir biçimde korunması için sosyal taşıma kapasitesi önem arz etmektedir. Buna göre, turizm gelişmesinin denetim altında tutulması, yerel halk için sağladığı faydaların ve sebep olduğu sorunların dengelenmesini sağlayacaktır. D’Amore, turizm planlamasına ilişkin bir rehber sunmuştur. Bu rehberde aşağıdaki maddeler yer almaktadır:

  • Yerel halkı turizmin sosyoekonomik katkıları konusunda bilgilendirecek kampanyalar yapılmalı,
  • Turizm gelişmesi yerli halk tarafından belirlenen hedef ve önceliklere göre şekillendirilmeli ve turizm sektörü yerine yerli halk ne kadar değişim istediğine karar vermeli,
  • Turizm bölgesine yönelik promosyonlarda yerli halk söz sahibi olmalıdır. Çünkü bu promosyonlar ne tür turistlerin geleceğini ve turist sayılarını etkilemektedir.
  • Turizme yönelik yerel fırsatların bütünlüğünü ve kalitesini korumaya yönelik çalışmalar hem kamu sektörü hem de özel sektör tarafından koordine edilmeli,
  • Yerli halkların turizm gelişmesinden etkilendiği durumlarda bu halklar da planlama sürecinde dâhil edilmeli,
  • Yerli sermaye, emek ve girişimcilik turizm gelişmesine dâhil edilerek turizm üzerinde yerel halkın kontrolü sağlanmalı,
  • Turistik etkinliklerde yerel halkın katılımına yönelik fırsatlar yaratılmalı,
  • Turizm destinasyonları kendi tarihlerini, yaşam biçimlerini ve coğrafi yerleşimlerini temsil eden temalar ve etkinlikler planlamalı,
  • Yerel büyüme sorunlarını önlemeye yönelik çalışmalar turizm etkinlikleri başlamadan önce yapılmalıdır.

Sonuç olarak, turizmin ekonomik etkileri kadar kültürel etkileri de önemlidir. Ancak ekonomik kalkınmanın kültürel koruma ile bir denge noktasında buluşması hem turizmin faydalarının maliyetinden fazla olmasını hem de bu faydaların daha uzun bir süre devam etmesini, gelecek nesillere de ulaşmasını sağlayacaktır.