Siyasi Düşünceler Tarihi Ara 27. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
Hıristiyanlığın evrensel bir din hâline gelmesinde ve yayılmasında en önemli etken aşağıdakilerden hangisidir?
İyonya
|
Miletos
|
Pers İmparatorluğu
|
Roma İmparatorluğu
|
Etrüsk Devleti
|
2.Soru
Aşağıdakilerin hangisi Orta Çağ'ın başlamasındaki nedenlerden biri değildir?
Batı Roma İmparatorluğunun yıkılması.
|
Yerel iktidarların öne çıkması.
|
Hristiyanlığın kurumsallaşması.
|
Doğu Roma Kilisesi'ni korumak.
|
Siyasal düzeyde merkezin iktidarın yokluğu.
|
3.Soru
Bir toplumdaki çeşitli statü ve erklerin geri alınabilmesi, Bodin’e göre egemenliğin hangi özelliğiyle ilişkilendirebilir?
Mutlaklığı
|
Özgürlüğü
|
Siyasi düşüncesi
|
Sürekliliği
|
Kralın egemenliği
|
4.Soru
I. Hristiyanlık
II. Sistemin askerileşmesi sonucu Roma’nın önemini kaybetmesi
III. İmparatorluğun çok geniş sınırlara ulaşması
IV. İmparatorların ülkeyi yönetecek yeterli becerilerinin olmaması
Yukarıdakilerden hangisi veya hangileri Roma İmparatorluğu’nun çöküşünü hızlandıran sebeplerdendir?
I ve II |
I ve IV |
II ve III |
III ve IV |
II, III ve IV |
Roma çöküş sürecinde; sınırların giderek genişlemesiyle ordu yeniden büyük bir önem kazanmıştır. Uyrukların çok farklı topluluklardan oluşması ve Roma ordusunun bu farklı toplulukların üyelerinden derlenmesi, ordunun yeniden hızla siyasallaşmasını ve iktidara göz dikmesini kolaylaştıran bir etmen olmuştur. Sistemin hızla askerileşmesi nedeniyle imparatorluğun başkenti Roma kenti önemsizleşmeye başlamış, askerî nedenlerle eyalet başkentleri yeni çekim merkezleri hâline gelmişti. İmparatorların başarılı önlemleri bile Roma’nın çöküşünü durdurmaya yetmemiştir. Öyle ki çöküş sürecinde Roma, daha önce sürekli mücadele ettiği Hristiyanlıkla bile uzlaşır. Hristiyanlar 313 yılında Constantinus’un Milano fermanıyla inanç özgürlüğüne kavuşurlar. Constantinus da bu yeni dine katılır. Nihayet imparator Theodosius bu dini devlet dini ilan edip bunun dışındaki dinleri yasaklar. Böylece yeni din sayesinde imparatorluğun içeriden bölünmesi önlenmiş olur.
5.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Patristik düşüncenin en büyük ismi kabul edilir?
Pavlus
|
Augustinus
|
Seneca
|
Constantinus
|
Caracalla
|
6.Soru
Yurttaşlık haklarına sahip Roma halkı nasıl adlandırılmaktaydı?
Populus Romanus |
Tribus |
Curia |
Pleb |
Client |
Yurttaşlık haklarına sahip olan Roma halkı, populus romanus olarak adlandırılmaktaydı ve üç temel kabilede (tribus) toplanmıştı. Her tribus, on fratriye (curia), her curia ise 10 klana (gens) ayrılmıştı. Böylece populus romanus, üç tribus, 30 curia ve 300 gensten oluşmaktaydı.
7.Soru
Din söz konusu olduğunda, devletlerin birbirlerine karışabileceklerini savunan düşünür kimdir?
Guillaume Barclay |
Thomas More |
Geroge Buchanan |
Theodere de Beze |
François Hotman |
Theodere de Beze adlı düşünür, eğer ihtiyaç dahilinde ise, bir devletin iktidarını indirmek gerekiyorsa, gerekirse dışarıdan örneğin bir Protestan devletten yardım alabileceğini söyler. Böylece De Beze, din adına ülkelerin birbirlerinin iç işlerine karışmalarını da doğrulamış olur.
8.Soru
Her siyasal sistem ve bu sistemin bileşenleri, kendi koydukları ölçütler üzerinden bazı savaşların haklı ve meşru, başkalarının ise haksız olduğu düşüncesine sahip olan birisi hangi düşünce akımını desteklemektedir?
Ütopya |
Monarşi |
Haklı Savaş Düşüncesi |
Gönüllü Kulluk |
Anarşizm |
Her siyasal sistem ve bu sistemin bileşenleri, kendi koydukları ölçüler üzerinden bazı savaşların haklı ve meşru, başkalarının ise haksız ve gayrimeşru olduğu düşüncesine sahiptir. Örneğin, anti emperyalist bir bakış açısıyla emperyalizme savaş haklı ve meşrudur. Bu düşünce daha çok Utopia’lıların düşünce sistemini yansıtır.
9.Soru
“Güzel, etkili, abartılı ve gerektiğinde yalan da içeren konuşma sanatını icra eden” kişiye ne ad verilmektedir?
Yurttaş |
Hümanist |
Sofist |
Demagog |
Philosophos |
Bir kişinin, grubun ya da halkın duygularını, arzularını, taleplerini kamçılayarak halkın gönlünü almak ve onu dilediğince yapmaya demagoji yapmak denir. Bunu yapmak için de güzel, etkili, abartılı ve gerektiğinde yalan da içeren konuşma sanatını icra eden kişiye de demagog adı verilir.
10.Soru
Hegemonya kavramını aşağıdakilerden hangisinde doğru açıklanmıştır?
Siyasal yönetimin şiddet ile kurduğu otoritesi |
Siyasal sistemin, toplum içinde kurumlar eliyle onaylanması ve kabul edilmesi |
Siyasi yönetim içerisinde küçük bir grubun yetkiyi elinde bulundurması |
Sivil toplum örgütleri tarafından sosyal görüş birliği sağlama durumu |
Bir ülkenin diğer bir ülke toprakları üzerinde kurmaya çalıştığı manda ve himaye sistemi |
Hegemonya: Bir siyasal sistemin, rejimin ya da ideolojinin, genel olarak toplum içinde ve toplum tarafından, çeşitli araçlar, yöntemler ve kurumlar eliyle onaylanmasını, yeniden üretilmesini özetle, toplumsal sistem tarafından kabul edilmesini ifade eder. XX. yüzyılda Antonio Gramsci (1891-1937) bu konu üzerinde durmuş en önemli düşünürlerin başında gelir.
11.Soru
Roma Krallığı’nda toplumun en yoksul kesimi hangisidir?
Pleb |
Client |
Proletarii |
Patrici |
Gens |
Pleb, genellikle yoksul, siyasal katılımı düşük halk sınıfı, Client ise sığıntı ya da yanaşma anlamına gelmektedir. Gens, soy örgütlenmesinin birinci basamağında yer alan aile birliği, klandır. Patrici, Eski Roma’da kendilerine Roma’nın kurucu rolü atfedilen efsanevi gens şeflerinin, klanın atalarının soyundan geldiği kabul edilen soylu sınıftır. Çoluk çocuklarından (proles) başka serveti olmayanlar, yalnızca ‘çocuk üretebilenler’, ‘çocuk emzirmekten başka mahareti olmayanlar’ anlamındaki proletarii- toplumun en yoksullarıdır.
12.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Jean Bodin’in egemenlik anlayışını yansıtmaz?
En mutlak güçtür |
En yüksek makamdır |
Süreklidir |
Birdir ve bölünemez |
Devredilebilir |
Bodin’e göre, egemenlik siyasal toplumun özünü oluşturur. Egemenlik, yurttaşlar üzerindeki en yüksek, en mutlak ve en sürekli güç olarak tanımlanır. Mutlaktır, en yüksek makamdır ve süreklidir. Birdir, bölünemez ve bu nedenle devredilemez.
13.Soru
Ockhamlı William kimdir ve savı nedir?
William Papalık’a aykırı görüşleri nedeniyle aforoz edilmiştir. Ockhamlı William’a göre devlet, insanlar tarafından ve insanlar için yaratılmıştır.
|
Eski düzeni yok etmeyi ve asalak feodal toprak sahiplerinin üstünlüğüne son vermeyi amaçlayan savı ile ünlenmiş devrimcidir.
|
Ockhamlı William’ a göre Egemenlik devlete içkindir, devletin özünü oluşturur. Auctoritas ile potestas savını kullanan bir düşünürdür.
|
Sonsuz olan Tanrı’ nın doğayla özdeş olduğunu, Tanrı’nın evrenden ayrı ve bağımsız bir varlığının olmadığını öne süren öğretiyi ortaya atan yazardır.
|
Ockhamlı William imparator-papa çatışmaları içinde imparatorluk yanlısı düşünürlerdendir. Ona göre de iç barışı (ya da huzur) her devletin ulaşması gereken en büyük iyiliktir.
|
14.Soru
I. Eğlencelerin siyasal bir işlev taşıması.
II. Halka arada sırada maddi çıkarlar sağlanması.
III. Bilginin ve kültürel üretimin denetlenmesi.
Hangisi ya da hangileri La Boetie’ye göre halkın gönüllü kulluğunun sürmesine hizmet eden yöntemlerdendir?
I, II, III |
II, III |
I, II |
Yalnız II |
Yalnız I |
Verilen öncüllerin hepsi siyasal iktidarın halkın gönüllü kulluğunun sürmesi için faydalandığı yöntemlerdendir.
15.Soru
Kutsal söz adına hiçbir din adamının otoriteyi tekelleştiremeyeceğini ve ayrı bir otorite kuramayacağını savunan öğretinin sahibi kimdir?
Ulrich Zwingli |
Martin Luther |
Jean Calvin |
Thomas Münzer |
Ockhamlı William |
Zwingli’ye göre, kutsal söz adına hiç kimse, hiçbir din adamı otoriteyi tekelleştiremez, ayrı bir otorite sahibi olamaz. Din adamlarının nasıl seçileceği, tapınma ritüelleri, disiplin ve öğretiyle ilgili tüm sorunlar, cemaatin oluşturduğu bir meclis tarafından kararlaştırılır.
16.Soru
“Devletin ya da dünyevi otoritenin hiçbir biçimde dini otoritenin altında olmaması, kendi eylemlerinde ve kararlarında dinsel buyrukları ve iradeyi referans olarak kabul etmemesi” olarak tanımlanan kavram aşağıdakilerden hangisidir?
Aforoz |
Laiklik |
Cumhuriyetçilik |
Feodalite |
Engizisyon |
Siyasal iktidarın dinden bağımsızlaşması olarak laiklik ya da iktidarın dünyevileşmesi, yani siyasal iktidarın kendi kararlarında, dinsel olan yerine dünyevi olanı amaç, kaynak ve ölçüt olarak kabul etmesidir. Laiklik hangi biçimde kendini gösterirse göstersin, değişmeyen şey, devletin ya da dünyevi otoritenin hiçbir biçimde dini otoritenin altında olmaması, kendi eylemlerinde ve kararlarında dinsel buyrukları ve iradeyi referans olarak kabul etmemesidir.
17.Soru
Orta Çağı nitelediği ileri sürülen temel özellikler nelerdir?
İktisadi düzeyde feodalite, siyasal düzeyde merkezî iktidarın yokluğu ya da yerel iktidarların öne çıkması, kültürel düzeyde ise Hristiyanlığın kurumsallaşmasıdır.
|
Kilisenin yeni arayışlara yönelmesi.
|
Proletarii'nin önemini kaybetmesi.
|
Savaşlarda yenik düşen toplulukların yığın hâlinde köleleştirilmesi ve bunların latifundium’larda kullanılması.
|
Cumhuriyetten imparatorluğa uzanan kriz döneminde yaşanan büyük ideolojik çözülme.
|
18.Soru
- Thales
- Anaksimandros
- Anaksimenes
Hangisi ya da hangileri düşünce tarihinin başlangıcına yerleştirilen doğa filozoflarındandır?
I, II, III |
I, II |
Yalnız III |
Yalnız II |
Yalnız I |
Düşünce tarihinin başlangıcına yerleştirilen üç doğa filozofu Thales (IÖ 624-545?), Anaksimandros (IÖ 610-547?) ve Anaksimenes (IÖ 585-525?)’tir.
19.Soru
Kutsal söz adına hiçbir din adamının otoriteyi tekelleştiremeyeceğini ve ayrı bir otorite kuramayacağını savunan öğretinin sahibi kimdir?
Ulrich Zwingli |
Martin Luther |
Jean Calvin |
Thomas Münzer |
Ockhamlı William |
Zwingli’ye göre, kutsal söz adına hiç kimse, hiçbir din adamı otoriteyi tekelleştiremez, ayrı bir otorite sahibi olamaz. Din adamlarının nasıl seçileceği, tapınma ritüelleri, disiplin ve öğretiyle ilgili tüm sorunlar, cemaatin oluşturduğu bir meclis tarafından kararlaştırılır.
20.Soru
Ülke ya da vatan toprağı duygusunun temelinde yatan sebep aşağıdakilerden hangisidir?
Büyük imparatorlukların ayakta duramayacağının anlaşılması |
Kilisenin vatan toprağı ile ilgili vaazlar vermesi |
Toprak sahiplerinin kendi geleceklerini düşünerek bu ülküye kendilerini adamaları |
Kentlerin özgürleşmesiyle, kente bağlılık yani toprak temelli aidiyet duygusunun yeşermesi |
Feodal yapılanmayla beraber hukuk sistemlerinin o yönde gelişmesi sebebi ortaya çıkan doğal sonuç olması |
Kentlerin kendi kurumsal yönetim mekanizmalarını oluşturmaları, aynı zamanda feodal bağlılık, sadakat ve sözleşme ilişkilerini de ciddi bir biçimde sarsmış, farklı bir ifadeyle “kent havası özgür kalmaya başlamıştır.” Artık kişisel bağlılık ilişkilerinin yerini, bizzat kente bağlılık almaya, yani toprak temelli aidiyet duygusu yeşermeye başlamıştır ki toprak temelli bu aidiyet duygusu giderek ülke ya da vatan toprağı duygusuna giden yolu açar.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ