SOSYAL HİZMETE GİRİŞ Dersi 21. YÜZYILDA TOPLUMSAL DEĞİŞME SÜRECİNDE SOSYAL ÇALIŞMA ÜZERİNE DEĞERLENDİRME soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

1924 ve 1961 anayasası ile daha sonra ortaya çıkan askeri müdahalelerin sosyal hizmet ile ilgili olarak karşılaştırınız.


CEVAP:

1924 Anayasası, ekonomik etkinlikler bakımından daha ‘liberal’ bir yaklaşıma sahipti. Buna karşılık, 1961 Anayasası, ekonomik bakımdan sorumlu ve görevli bir devlet kavramı geliştirmiştir. Başka bir deyişle, 1924 Anayasası’nda öngörülen ‘kapitalizme dönük liberal devlet’ anlayışı yerine, 1961 Anayasası, ‘sosyal refah devleti’ yaklaşımını getiriyordu. Sosyal hizmetlerin gelişimi kuşkusuz bu dinamiklerden etkilenmiştir. Sosyal refah açısından askerlerin 1960 eylemi, toplumu çağdaş toplum modeline uygun olarak değiştirmek isteyen ‘devletçi-seçkinler’ adına yapılan bir başka çabadır. Çağdaş toplum modeli kavramı 1930’lardan beri oldukça değişmişti. Batı’nın gelişmiş kapitalist sınıflarının kimi ayrıcalıklarından vazgeçmeye zorlanması sonunda ortaya ‘sosyal refah devleti’ ilkesi çıkmıştı. Bu model, birtakım önemli demokratik araçlarla birlikte, devletin ekonomik ve toplumsal yaşamı denetleyici kurumlarını içeriyordu. İşte 1960 eylemi ve bu yeni modele uygun bir yapı getirmeyi amaçlıyordu. Bu süreci 12 Mart 1971 Muhtıra’sıyla karşılaştıralım. Sendikal hakların tam olarak güvence altına alınması Türkiye’de 1961 Anayasası ile gerçekleştirilmiş ve 1963 yasaları ile demokratik düzenlemeğe gidilmiştir. Daha on yıl geçmeden 12 Mart 1971’de askeri müdahale gerçekleşmiştir. Buna neden olarak sosyal gelişmenin toplumun önüne geçmesi gösterilmiştir. Kimi önemli kamu özgürlükleri böylece sınırlanmıştır. Büyük gerileme ise 12 Eylül 1980 askeri müdahalesi ile gelmiştir. Bu müdahale toplumsal muhalefetin, sendikaların gelişimini ciddi boyutlarda engellemiş, gelir dağılımı adaletinin dramatik ölçülerde bozulmasının nedenlerini beraberinde getirmiştir. Sosyal devlet ilkesinin, 1982 Anayasasında da benimsenmesi ilke olarak olumlu ise de bu ilkenin yaşama geçirilmesinde 1961 Anayasasına kıyasla 1982 Anayasası daha kısıtlayıcıdır. 1980 müdahalesi, sivil politikacıları olduğu kadar, 1961 Anayasası’nın getirdiği sivil Devlet Kurumlarına suçlayıcı bir tutum ve davranış sergilemiştir. Askerler, ülkenin bir iç savaş içine yuvarlanmasının sorumluları olarak bu kurumları görmüşlerdir. Üniversiteler, yargı organları, sendikalar, hep bu kurumlar içinde değerlendirilmişlerdir.