TÜRK DÜŞÜNCE TARİHİ Dersi İslâm Düşüncesinin Temel Sorunları soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU: Alman filozof Wilhelm von Humboldt’un deyişiyle, diller dünyaya ve varlığa yönelik perspektifler gibi ele alındığında, bu durum İslam düşüncesine etkileri nelerdir?


CEVAP: Alman filozof Wilhelm von Humboldt’un deyişiyle, dilleri dünyaya ve varlığa yönelik perspektifler gibi ele alırsak, bu durumda İslâm düşüncesinin içinde doğduğu ve geliştiği dillere nispetle gerçekliği farklı açılardan görme, algılama, düşünme ve ona yaklaşma imkânlarına kavuştuğunu söyleyebiliriz. Bu bağlamda Kur’an’ın Cahiliye inançlarının yanı s ıra diğer din mensuplarının inançlarıyla ilgili olarak takındığı genel eleştirel tavır, aynı dil içinde de birbirine tamamen zıt düşünme imkânlarının bulunabildiğini açıkça göstermektedir. Dilin gerçekliği açığa çıkarabilme gücü kadar bazı gerçekliklerin üstünü örtme (bazı gerçekleri fark edebilecek veya onu gösterebilecek kapasiteye erişmemiş olma) özelliği ister isteme düşünme eyleminin yön bulmasında etkin rol oynamaktadır. Sözgelimi ‘mavi’ kelimesinden yoksun bir dil içinde yetişen bir düşünce insanı, mavi gözlü bir insan ile karşılaştığında onu mavi renge dolaylı olarak işaret eden bir başka kelime ile (‘gök gözlü’ gibi) anlayabilecektir. Özellikle mitolojiler gibi, bir anlamda dillerin tarihsel klasik hafızaları olan anlatılarda, dillerin bir şeyleri söyleyebilme noktasındaki imkan ve kapasiteleri açıkça gözlemlenebilir durumdadır. İslâm düşüncesi, kaynak olarak her zaman Kur’an ve hadislere yönelmiş olmakla birlikte, içinde yeşerdiği kültürel dillerin söyleyebilme gücü ve imkânlarına göre kavramlaştırmalar yapabilmiştir.