SORU: Aristoteles siyasal toplum içindeki eşitsizliği nasıl açıklar?
CEVAP: Yurttaşı yargıya ve otoriteye katılan, yani yasal, siyasal ve yönetsel görevler alan ya da almaya hak kazanan kişi olarak tanımlayan Aristoteles, köleler zaten bir yana, herkesin yurttaşlığa kabul edilmesine de şiddetle karşı çıkar. Polis ’te yaşayan herkes yurttaş olursa ya o devlet bozulur ve yıkılır ya da adaleti gerçekleştiremeyen kötü bir devlet olur. Bu nedenle, bedeniyle çalışanlar, zanaat ve ticaretle uğraşanlar yurttaşın gerektirdiği akla, bilgiye, beceriye sahip olmadıklarından yurttaşlığa kabul edilmemelidir. Bu bağ-lamda boş zaman sahibi olarak kendi erdemini geliştirmeye çalışan ve siyasetle ilgilenen kişi ile ticaretle para kazanmaya çalışan kişi eşit olamaz. Gerçek anlamda insan, tam anlamıyla özgür olan kişidir. Yani kadınlar, çocuklar ve köleler gibi, bir başkasının otoritesine bağlı olanlarla, bedenleriyle çalışanlar ya da tüccarlar gibi, alçaltıcı işlerle uğraşanlar gerçek anlamda özgür sayılamaz. Görüldüğü gibi, Aristoteles için devlette kendini gösteren ve eşitlere eşit, eşitsiz olanlara eşitsiz davranılmasını gerektiren adalet ilkesi, en başta toplumsal siyasal farklılıkları kabul etmeyi gerektirmektedir. Bu kabul doğrultusunda, adaletin tecellisi olarak yasanın da toplumsal-siyasal eşitsizlikleri koruyan ve güvence altına alan bir nitelik taşıyacağı açıktır.