XIV-XV. YÜZYILLAR TÜRK DİLİ Dersi ESKİ ANADOLU TÜRKÇESİNİN SES BİLGİSİ-ŞEKİL BİLGİSİ I:ÇEKİM EKLERİ soru detayı:
SORU:
Ayrılma Hâli (ablative) eki + d A n hangi işleve sahiptir?
CEVAP:
1. Bir şeyin içerisinden, önünden, üstünden, civarından v.s. geçerek yapılan hareketin
yeri veya bitiriliş noktası bildirilirken ayrılma durumu kullanılır: kim sini ol haka
degüre/korkulu köprüden ge?ez geçüre (SV.İbt.); çû bir kapu dahı var girgil andan/
selâm virgil halîlu’llâha andan (EMŞer.)
2. Hisse dayanan davranışları bildiren bazı fiillerde, fiile sebep olan şey veya kişi
ayrılma hâli eki alır: ölmekden ne korkarsın çünki hakka yararsın / bil ki ebedî
varsın, bu sözde fâsid da’vîdür (Yun.Em.)
3. ‘bir şey sebebiyle, bir şey yüzünden’ mânâlarında kullanılır: gün yavlak issi durur,
issiden çalışa varma? dediler (Behc.2); bir eşek var idi za’îf ü nizâr / yük elinden katı
şikeste vü zâr (Harname)
4. ‘bir şey hakkında’ görevinde kullanılır: su’âl eyleyiserler etdügü?den / dutar
a’zâlaru?ı anda lerzân (Çrh.)
5. ‘bir şeye karşı’ mânâsını verir: a?a su’âl eyleyem çûn kim su’âlümden ‘âciz kala
cehlin halka bildürem (Mrzb.)
6. Bir bütünden bir kısmı alınırsa, bütün, ayrılma hali eki alır: eger bir er ölürse, bir
uragut birle bir oglı kalsa, uraguta heştiyek, ya’nî sekizden bir vireler, ayrukın oglına
vireler (Feraiz)
7. Tamlayan durumundaki isimlere gelerek, tamlanan kelimenin ‘türediği nesneyi
ifade eder’: bir ulu şehirdür daşdan kireçden/içinde bir evi yokdur agaçdan
(EMŞer.)
8. Ayrılma hâli eki almış kelimelerden sonra sıfat gelirse, mukayese ilgisi kurulmuş
olur: oşbu yakında bir göl bilürven, kim anu? durulugı ‘âşık gözinden dururakdur
(Kelile)
9. Ayrılma hâli eki alan kelimeler bazan zarf durumuna geçer: ey baba, hezâr la’net
sa?a gelsün ki ba?a küçücükden edeb ögretmedü? ve beni acıtmadu? (KVz.)
10. Aynı isme bir ayrılma eki ve bir yönelme hâli eki getirilerek tekrarlanınca, ‘zarf ’
elde edilir: ol mâlını üleşeler hisâb idüp kıldan kıla (Mev.1)
12. andan so?ra > andan tarzındaki eliptik bir kullanış sonunda da ayrılma hâli ekininin kelimeyi zarflaştırdığını görürüz: çûn kim su’âlümden ‘âciz kala, cehlin halka
bildürem ve andan kanın dökem (Mrzb.)