ÇAĞDAŞ TÜRK ROMANI Dersi TÜRK ROMANINDA YENİ BİR TARZ : BİYOGRAFİK ROMAN soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU: Ayşe Kulin Kimdir? Eserlerinden kısaca bahsediniz.


CEVAP: Günümüzün en çok okunan biyografik roman yazarlarından Ayşe Kulin (1941-), Adı Aylin, Füreya, Köprü, Veda ve Türkan adlı eserleriyle tanınır. Adı: Aylin (1997), kökleri Giritli Deli Mustafa Naili Paşa’ya kadar uzanan bir ailenin kızı olan, Aylin Devrimel’in fırtınalı hayatından kurgulanmış bir romandır. Yazar, kuzeni olarak yakından tanıdığı Aylin’in ölümüyle başlattığı romanı şashbeck (geriye dönüş) tekniğine uygun olarak kurgular. Aylin’in çocukluğu, yurt içi ve yurt dışındaki öğrenim süreci, evlilikleri, meslek hayatı, başarıları, doktor sıfatıyla Amerikan ordusuna katılarak Körfez savaşında ruh sağlığı bozulan hasta askerleri tedavi etmesi, Albay rütbesindeyken ordudan ayrılması, 19 Ocak 1995 Perşembe günü evinin bahçesinde temizliğe gelen hizmetçisi tarafından kendi arabasının altında ölü bulunması, bu ölümün polis kayıtlarına freak accident (garip bir kaza) olarak geçmesi biyografik romanın anlatım imkânları içinde okura sunulur. Füreya (2000) adlı eser, Cumhuriyet döneminin ilk kadın seramik sanatçısı Füreya Koral’ın (1910-1997) hayatını roman kurgusu içinde anlatırken bir yandan da Osmanlı’nın son dönemi ve Cumhuriyetin ilk yıllarındaki olaylara tanıklık eder. Aynı zamanda Füreya’nın şahsında sanatçıların mücadele, heyecan ve sevgi dolu hayatlarıyla sıradan insanlardan farklı olduklarını sezdirir. Füreya, bir gerçek kişi ve bir roman kahramanı olarak, hayatının tamamına yakınını seramik sanatına adamış, risk almayı seven, yapılmamışı yapmaya çalışan, zaman zaman da kurallara meydan okuyabilen bir mizaçtır. Fiziksel güzelliğini iç güzelliğiyle bütünlerken ülkesine hizmet etmeye çalışır. Bu idealizmin arkasında Mustafa Kemal Atatürk’ün bir ev ziyareti sırasında Füreya’nın defterine yazdığı cümleler vardır: Görüyorum ki çok çalışkan bir insansınız. Millet sizden çok şey bekliyor. Siz çalışıp bir şeyler vermelisiniz memlekete. Atatürk’ün yakın arkadaşlarından Kılıç Ali’yle evlenen Füreya, protokolda yer alır. Teyzesi ressam Fahrünnisa’nın teşvikleriyle seramik sanatına yönelir. Türkiye’de seramik sanatında birçok ilki gerçekleştirir. Köprü (2001), Anadolu’da yaşanan trajik bir hayat öyküsüdür. Erzincan’da, Fırat nehri üzerine köprü yaptırabilmek için mücadele veren bir bürokratın yaşadıkları romana özgü bir anlatım içinde okuyucuya sunulur. Dizi film olarak televizyon 166 Çağdaş Türk Romanı ekranlarında da gösterilen Köprü, hırslı, azimli, iradeli, sıra dışı bir vali olan Recep Yazıcıoğlu’nun hayat hikâyesiyle örtüşür. Fırat nehri, hastaların, hamilelerin hastaneye yetiştirilmesine engeldir. Ölümler kaçınılmaz hâle gelmiştir. Vali duruma el koyar. Bütün güçlükleri yenerek, imkânsızlıkların üstesinden gelerek Fırat’ı dizginleyecektir. Ancak Vali’nin Fırat üzerine köprü yaptırma iradesi, azmi ve kararlılığı, karşısında köprü yaptırmamak üzere örgütlenmiş bir yapıyı bulur. Terör, valinin bu çabasını boşa çıkarmak için iş başındadır. Ankara’dan köprünün ayaklarını dikmek üzere gelen mühendisler, terörist saldırı sonucu kaçarlar. Valinin kararlılığı ve mühendislerin cesaretiyle, teröre rağmen, yapımı tamamlanan köprü, tırlarla Erzincan’a getirilir. Köprünün ilk ayağı oturtulur. Diğer ucunu karşıya geçirmek için feribota köprünün diğer ayağı yüklenir Yolun yarısında feribotun bozulması ve çalışmaların aksaması halkta tedirginlik yaratır. Bir sonraki gün arıza giderilir ve yoğun bir çalışmayla köprü tamamlanır. Veda Esir Şehirde Bir Konak (2007) adlı romanda Osmanlı devletinin son günlerinde işgal altındaki İstanbul’da bir konakta yaşananlar hikâye edilir. Yazarın bü- yük dedesi, son Maliye Nazırı (Bakanı) Ahmet Reşat Bey ve ailesi çevresinde bir dönemin resmini çizen Veda, çöküş sürecindeki bir devlet ile yeni bir gelecek kurma arayışındaki Millîciler arasında kalan Osmanlı aydınının hikâyesini anlatır. Yazar, biyografi biliminin sağladığı verilerle roman tekniğini ustalıkla birleştirir. Türkan (Tek ve Tek Başına), Ayşe Kulin’in 2009 yılında çıkardığı, ÇYDD (Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği) başkanı Türkan Saylan’ın hayatını ve meslek alanında yaptıklarını anlattığı biyografik romandır. Kulin, Saylan’ı bir roman kahramanı olarak betimlerken, onun iç dünyasını da yazdığı mektuplar aracılığıyla hissettirir. Kitap, Saylan’ın ölmeden önce kendisi hakkında bir roman yazılması vasiyetine Ayşe Kulin tarafından verilmiş bir cevaptır.