SORU: Bilgi ve nesnellik ilişkisi hakkında bilgi veriniz.
CEVAP: Düşünmek, inanmak, istemek, arzulamak nasıl insana özgü zihinsel durumlarsa, bilmek de insanların gerçekleştirdiği zihinsel bir işlevdir ve bizim yaşama dair edindiğimiz bilgiler zihinselliğimiz içinde barınırlar. Ancak meseleyi bu şekilde ortaya koymak, bilginin nesnelliği bağlamında belli bir oranda kafa karışıklığına neden olabilir. Zihinsel durumlar bizim öznelliklerimiz içinde yer alan, yani özneye ait unsurlardır. Örneğin ben, ortada belli bir neden yokken, aniden “Brezilya’da olmayı” isteyebilirim. Bu benim öznelliğimle ilgili ve zihnimin içinde olan bir durumdur veya son derece mantıksız bir şekilde, dünyanın aslında dikdörtgen prizması şeklinde olduğu yönünde güçlü bir inanca sahip olabilirim. Eğer dünyada zihinler olmasaydı, inançlar, istekler ve bilgiler de olmazdı. Bu anlamda her zihinsel durum, tikel bir zihinde veya zihinlerde barınabilir. Eğer bu doğruysa, zihinsel bir durum olan “bilmenin”, aynı inanç veya arzu gibi nesnellikten uzak ve keyfi bir hal olduğunu söyleyemez miyiz? Yukarıda betimlenen akıl yürütme önemli bir soru işareti uyandırır çünkü biz bilgi kavramının öznelliğe ya da keyfiliğe yakın olmadığını düşünürüz. Örneğin ben, Dünya ile Ay arasındaki ortalama uzaklığın yaklaşık 384400 kilometre olduğunu biliyorum. Bu bilgiyi tuttuğum yer, doğal olarak belleğim veya zihnimdir. Ancak bu bilginin “benim zihnimde” barınması, onun mutlaka öznel olduğunu göstermez. Bilgi zihnimde tutulsa da içeriğinin veya doğruluğunun belirlenmesi benim öznelliğimden ve keyfi tercihlerimden bağımsız gerçekleşir. Eğer Dünya ile Ay arasındaki ortalama uzaklık gerçekten 384400 kilometre civarındaysa, bunun nedeni kendim veya zihinsellik sahibi olan diğer insanlar değil, evrendeki nesnelerin konumlarıdır diye düşünürüz.