SORU: David Humme’nin Etik duyarlılığın kaynağıyla ilgili düşünceleri nelerdir?
CEVAP: David Humme (1711-1776), ahlâk algılarının anlama yetisinin işlemleri arasında değil, beğeniler ve duyular arasında sınıflandırılması gerektiğini belirtir. Humea göre akıl, davranışların yönlendirilmesinde ve iyi olanla kötü olanın ayırt edilmesinde yeterli değildir. Ona göre ahlâk yargıları, akıl yargıları olamazlar, çünkü akıl bizi asla eyleme sevk edemez, oysaki moral yargıların kullanımının bütün hedefi ve amacı, eylemlerimize rehberlik etmektir. Erdemlerin ve kötülüklerin, övülen ve yerilen belli özellikler olduğunu öne süren Hume, erdemleri dörde ayırır: 1. Toplumsal erdemler: İyilikseverlik ve adalet, 2. Kendimize yararlı olan özellikler olan erdemler, 3. Bize doğrudan doğruya hoş gelen özellikler olan erdemler, 4. Başkalarına doğrudan doğruya hoş gelen özellikler olan erdemler. Bunlar arasında asıl erdem ya da tam erdem olma özelliğinin toplumsal erdemlerde bulunduğunu düşünür. İnsanın, ahlâksal karaktere sahip olabilmesi ve toplumsal erdemlerle hareket edebilmesi için ihtiyacı olan ise, insanı sadece kendine yararlı olanı bulmaya çalışmaktan kurtaran, başkalarının yararına ve iyiliğine uygun olanı bulmaya yönelten sempati (duygudaşlık) dir.