SORU: Din ile karşılaştırıldığında maneviyatçılık hangi noktalarda eleştirilmektedir?
CEVAP: 1. “Bireysel” maneviyatçılık, manevi meselelerle istekli bir tarzda ilgilenen büyük dinî kurumların ve geleneklerin var olduğu gerçeğine hemen hemen hiç önem vermemektedir. Tek başvuru kaynağı olarak insanın iç dünyasını esas almaktadır. 2. Biçimsel dinî uygulamalardan ziyade duygusal coşkunluk ve manevi haz elde etme maneviyatçılıkta ön planda gelmektedir. Bazı gruplarda, yoğun duygusal yaşantılar bireyi Allah’a yaklaştırmada daha etkili olabilmekte iken, diğer bazı gruplarda bu amaç gücünü kaybetmiş olarak bir belirsizlik ve boşluğa, sapkınlık ve kuralsızlığa yol açabilmektedir. 3. Maneviyatçılığın kavrama gücü, neredeyse felsefi içerikli ilhamları, varoluşla ilgili soruları, doruk deneyimleri, bireysel değerleri, manevi arayışları kuşatmış olsa da bu konular hususunda oldukça düşük düzeyde iletişim kurmaktadır. Kutsal ve katı dogmatik bir çekirdeği olmaksızın fonksiyonel maneviyatçılık aşırı derecede yüzeysel ve akışkan olmaktadır. 4. Bir ayırım yapmaksızın her tür maneviyatçılığın “iyi” olarak kabul edilmesi, büyük sayıdaki bilgi ve uzman grubunun, potansiyel olarak manevi yaşamın yıkıcı yönünü ihmal etmesine öncülük etmektedir. İnsanlar etkili ya da etkisiz, yararlı ya da zararlı bir takım unsurları içeren pek çok farklı metotlar vasıtasıyla en yüce ve en asıl manevi amaçların peşine düşmektedirler. Tarih, en uç düzeyde kendini-öldüresiye her türlü dünyevi zevkten ve işten kendini soyutlayarak Tanrı’yla yakınlık kurmaya çalışan bireylerin ve grupların öldürücü mücadelelerinin, tehlikeli intihar eylemlerinin örneklerini ortaya koymaktadır.