İSLAM MEZHEPLERİ TARİHİ Dersi YÖNETİM, İMAN-KÜFÜR VE KADER MESELELERİ ETRAFINDA OLUŞAN İLK MEZHEPLER soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU: Ebû Hanîfe ve Mürcie arasındaki benzerlikler ve farklılıklar nelerdir?


CEVAP: Mürcie’ye mensup olanlardan bazıları da, büyük günah işleyen kişinin durumunun, kıyamet gününde Allaha bırakıldığını beyan etmişler ve bunlar, Ehl-i Sünnet âlimlerinin birçoğu ile pek çok noktada birleşmişlerdir. Buna göre, “büyük günah işleyenin nihaî durumu hakkındaki hükmü, yani cennetlik mi cehennemlik mi olduğu hakkındaki kararı Allaha havale etme” şeklindeki ircâ’ görüşü, temelde Ehl-i Sünnet’in anlayışına yakın bir görüştür. Ebû Hanîfe, amelin imanın zorunlu bir parçası olmadığı noktasında ilk Mürciîler’le aynı görüştedir. Mürcie’de olduğu gibi, Ebû Hanîfe’ye göre de iman, değer bakımından amelden üstündür. Amel, imanın yanında ikinci sırada yer alır. Ancak Ebû Hanife "mürciî" vasfını kesinlikle kabul etmemektedir. "Mürcie" ifadesinin, bir Kelâm ve Mezhepler Tarihi kavramı olarak ilk etapta çağrıştırdığı anlam göz önünde bulundurulursa, Ebû Hanîfe’ye Mürciî demenin doğru olmayacağı açıktır. Ebu Hanifeye ‘Mürciî’ denilmesinin başka bir yönü daha vardır. O da, Ebû Hanifenin, hicrî birinci asırda ortaya çıkan Kaderiye’ye ve arkasından Mu‘tezile’ye muhalefet etmesidir. Çünkü Mu‘tezilîler, kader meselesi hakkında kendilerine muhalefet eden herkese ‘Mürciî’ derlerdi. Bu durum Haricîler ve Ehl-i Hadis için de geçerlidir. Onlar da, ameli imanın parçası görmeyen, büyük günahın imanı gidereceğini kabul etmeyen kesimlere “Mürciî” ithamını uygun görürlerdi.