SORU: Mürcie’nin doğuşu ve gelişmesi nasıl olmuştur?
CEVAP: Mürcie, büyük günah işleyen bir kimsenin, mümin sayılıp sayılmayacağı hakkındaki tartışmaların çoğaldığı bir dönemde ortaya çıkmış ve Hz. Hasanın hilâfeti Muâviyeye devretmesiyle daha da güçlenmiştir. Çünkü bu olayın ardından Ali taraftarları ve pek çok kimse, zorunlu olarak Muâviyeye biat etmiş, ardından kenara çekilerek ilim ve ibadetle meşgul olmaya başlamıştı. Haricî zihniyeti, Emevî-Hâşimî çekişmesi, Emevîlerin politik ve ekonomik siyaseti, o günkü sürecin doğurduğu siyasal, ekonomik ve toplumsal problemler Mürcienin ortaya çıkışında etkili olan sebeplerin başında yer almaktadır. Ayrıca, büyük günah işleyenleri ve kendi dışındaki Müslümanları tekfir eden, devlet geleneğine sahip bulunmayan ve medenî hayata alışmamış olan Haricîler karşısında bütün Müslümanların eşitliğini savunan ılımlı ve uzlaşmacı bir zihniyetin doğması kaçınılmaz bir sonuçtu. İlk Mürciî fikirlerin oluşum dönemi Abdullah b. Ömer’in hayatının sonlarına doğru (60/680) başlamıştır. Şam, Mısır ve Basrada da mevcut olmakla birlikte tarafsızlar grubunun yoğunlukta bulunduğu yer Mekke ve Medine idi. Müslümanlar arasındaki yorum farklılıkları had safhaya varıp sadece anlaşmazlıklar hakkında hüküm verme safhasında kalmayıp, büyük günah işleyenin durumu da bunlara eklenince, ortaya, meseleler hakkında peşin hüküm vermeyen ve işi Allaha havale eden yukarıda isimlerini zikrettiğimiz ashab ile şükkâk (kuşkudakiler) diye adlandırılan kimselerin yolunu izleyen bir grup çıktı. Bu yeni grup, büyük günah işleyenin durumu hakkında peşin hüküm verilemeyeceğini, bunların durumlarının, gaybı bilen Allaha bırakıldığını beyan etmiş, siyasî tartışmalardan uzak kalmış ve günah işleyen kişi hakkında herhangi bir şey söylemekten kaçınmıştır. Mürcienin doğuşunun 60-75 (680-694) yılları arasında gerçekleştiği söylenebilir. Çünkü Muâviyenin başlatmış olduğu Hz. Aliyi lanetleme ve Osmanı övme kampanyası pek çok kimsenin tepkisine yol açtığından, hicri birinci yüzyılın ortalarından itibaren her iki halife hakkında ircâ’ nitelikli bir düşünceye sahip olmak siyasî bir tavrın işareti haline gelmiştir. Buna göre Mürcie, İslâm toplumunu tehdit eden Haricî zihniyetine, Emevî-Hâşimî çekişmesine, Emevîlerin Hâricîler’le diğer muhaliflerine karşı acımasız davranışlarına ve mevâlîyi küçük görmelerine, özellikle de Müslümanların birbirini öldürmesine tepki olarak doğmuş, uzlaşmacı ve birlik taraftarı siyasî bir fırka olarak kabul edilmiştir. İleriki bir safhada Mürcie, “büyük günah işleyenlerden bazılarının günahları affedilir, kötülükleri de iyiliklere çevrilir” demekle kalmamış; daha ileri giderek, imana sahip olunduğu sürece günahın hiçbir zararının olmayacağına hükmetmişti. Emevî yöneticileri, Havâric ve Şîa gibi iktidarı ele geçirmeye yönelik bir amaç gütmeyen Mürcie mensuplarının faaliyetlerine engel olmamış ve onları çeşitli görevlere getirmekte sakınca görmemiştir.