SORU: Mu‘tezilenin doğuşu ve gelişmesi nasıl olmuştur?
CEVAP: Şehristanînin belirttiğine göre; bir kimse Hasan-ı Basrî ye gelerek şöyle dedi: “Ey imam! Zamanımızda büyük günah işleyenlerin kafir olduğunu söyleyen bir topluluk çıktı. Onlara göre büyük günah işlemek, kişiyi dinden çıkaran bir küfürdür. Bunlar Hariciler’den Vâidiyye fırkasıdır. Bir diğer topluluk ise büyük günah işleyenler hakkındaki hükmü tehir (ircâ) etmektedir. Onlara göre ise nasıl küfürle beraber tâatın (hayırlı iş) bir faydası yoksa, imânla beraber günahın da bir zararı yoktur. Bunlar da Mürcie fırkasıdır. Bize bu konuda bir itikad yolu çizer misin?” Vasıl b. Atâ, hocası Hasan-ı Basrinin bu meseleye vereceği cevabı beklemeden, kendisi öne atılarak; “ben büyük günah işleyenin mutlak olarak ne mümin ne de kâfir olduğunu söylerim. O, iki yer arasında bir yerdedir (el-menzile beynel menzileteyn). Ne mümindir, ne de kâfirdir” dedi ve daha sonra ayağa kalkıp, Hasan-ı Basrînin ders halkasından ayrılarak mescidin başka bir direğinin dibinde kendine bir yer tuttu. Hasan-ı Basrî de ona: "Vasıl bizden ayrıldı (itezele)" deyince, bunun üzerine Vasıl ve arkadaşları "ayrılanlar" manasında Mu‘tezile mezhebinin çekirdeğini teşkil etmiş oldular. Bu arada Mu‘tezilenin ortaya çıkışını iç âmiller yanında İran dinleri, Yahudilik, Hıristiyanlık ve Yunan felsefesi gibi dış etkenlerle açıklayan ilim adamlarının bulunduğu da hatırlanmalıdır. Bütün bunlar göz önüne alındığında Mu‘tezilî fikirlerin ortaya çıkışında birbirine paralel iki faktörün etkili olduğunu söylemek mümkündür: ? Mürtekib-i kebîre, Allahın sıfatları, iradî fiiller, Kuranın mahlûk oluşu gibi tartışmalar üzerindeki iç siyasî ve fikrî ihtilâflar. ? Varlığın mahiyeti, cevher, araz, hareket, sükûn gibi konular üzerindeki dış felsefi etkenler.