ORTAÇAĞ FELSEFESİ I Dersi IOANNES SCOTUS ERIUGENA soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU: Eriugena’ya göre bilgi kaça ayrılır ve her bir ayrım hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: Bilgi, ilahi ve insani olmak üzere ikiye ayrılır. İlahi bilgi, Yaratıcı Bilgelik’te bulunur ve bu bilgi bütün bir yaratılışı için birincil öneme sahiptir. Buna karşılık yaratılmış olan varlıktaki bilgi ikincil öneme sahiptir ve daha yüksek bilginin etkisini sürdüren bir karakteri bulunmaktadır. Burada iki farklı türden bilginin olması, Tanrı’nın zihnindekilerle insanın zihnindekiler arasında bir kavrayış farkı bulunduğu anlamına gelmemelidir. Bu daha çok, bir ve aynı özün, zihin tarafından iki farklı bakış açısına göre temaşa edilmesi sorunudur. İnsanın dünyaya düşmesi sonucunda açığa çıkan bu iki farklı bilgi türüne karşılık, gene aynı olayın bir sonucu olarak da duyulanabilir dünya meydana gelmiştir. İşte, insanın bildiği dünya, duyularımıza karşılık gelen ve hakkında yargıda bulunabildiğimiz bu dünyadır. Eriugena’ya göre, içinde yaşadığımız dünya, duyularımıza karşılık gelen bir dünyadır ve bunlar elbette duyulanabilir olan nesnelere yönelmişlerdir. Duyulanabilir nesne, kesin olarak belli bir zaman ve belli bir mekândadır; oluş ve bozuluşa tabidir. Eriugena’da tıpkı Aristoteles’in Kategoriler’inde (Kategoriae) yaptığı gibi bu nesneye çeşitli nitelikler yüklemektedir. Gene Aristoteles’in bize öğrettiği gibi, duyulanabilir nesneler bir doğa ve onunla birlikte ortaya çıkan çeşitli ilinekler içerirler. Bu yönleriyle de onların bileşik yapılar olduklarını söylemek gerekir. Eriugena’ya göre bu nesneler bir bileşik oldukları sürece duyularımızca algılandıkları halde, onları meydana getiren kısımların her biri ayrı bir şekilde asla duyular tarafından algılanamaz. Ayrı kısımlar artık aklın bir nesnesi haline gelirler. Buradaki temel anlayış gene Platoncu bir anlam içermektedir. Eriugena’ya göre görülebilir cisimler görülemeyen şeylerden meydana gelmektedir. Ona göre “görülebilir maddenin form ile birleşmesi belli türden ilineklerin bir araya gelmesinden başka bir şey değildir”.