İLKÇAĞ FELSEFESİ Dersi Antik Yunan Mitolojisi ve Felsefe soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Felsefenin ortaya çıkışı ve gelişmesi nasıl olmuştur?


CEVAP:

Felsefe yapma etkinliği MÖ 600 dolaylarında bir İyonya kenti olan Milet’te (Miletos) yaşayan Thales ile başlamıştır. Elbette o dönemde söz konusu düşünsel etkinliğe felsefe denilmemekteydi. Çünkü philosophos sözcüğü sonraki dönemlerde ortaya çıkmış ve muhtemelen ilk kez Pythagorasçılar tarafından kullanılmıştır. İlk filozoflar olarak kabul edilen Milet Okulu düşünürlerinin, yani Thales, Anaksimandros ve Anaksimenes’in düşünsel etkinlikleri genellikle doğa araştırması olarak anılmakta, kendilerine de doğa araştırmacıları yani physikoi denmekteydi. Sözcüğün kökünü oluşturan iki sözcükten biri olan sophia, dinî bilgelik, hikmet anlamlarına gelmektedir. Eski Yunan dünyasında sophos ’un birinci anlamı ustalaşmak, maharet ve beceri sahibi olmaktı. Bir kişi, mesleğinde çalışarak tecrübe kazanır. Bir konuda ustalaşmak için kişinin tecrübesinin gelişmesi gerekmektedir. Eski Yunan dünyasında ustalık ya da kabiliyet, arete (erdem) kelimesiyle ifade edilmekteydi. Arete ile benzer kullanıma sahip olan Sophos kelimesine MÖ 800-700 arasında etkinlik göstermiş olan Homeros’un eserlerinde de rastlanmaktadır. Homeros’ta sophos kelimesi, bir insanın yetişmesinden dolayı kazandığı teknik beceri, kabiliyet anlamına gelir ve pratik bir değer taşır. Sophos, yiğitlik, savaşçılık, kahramanlık, teknik beceri, sözünü bilerek konuşmak, oturmasını ve kalkmasını bilmek anlamlarına gelir. Homeros’un destanlarında sophos ’un ve yiğitliğin savaşçıların iki özelliği olduğunu görürüz. İki türlü Sophos vardır: Savaşmaktaki yiğitlik ve konuşmadaki ustalık. Sophos kelimesinin içindeki ‘sözünü bilmek’, tabiri, haddini bilmek anlamındadır. Eski Yunan dünyasında bu, hep temel bir düşünce olarak kalmıştır. Sophos ’un ikinci anlamı ise ahlaki ustalık, yaşama ustalıdır. Yani oturup kalkmasını, insanlara nasıl davranılması gerektiğini bilmektir. Bunun gerçekleşebilmesi için nefsi terbiye etmek gerekir. Biz, canlı varlıklar olarak maddi bir zemine dayanmak zorundayız. Bilgeliğin ahlaki yönünde bedenin denetimi ve dengelenmesi önemlidir. Zaten, Eski Yunan dünyasında denge önemlidir. Bedensel olanın ölçülü biçimde yaşanmasının anlamı, hayata bir derinlik katmaktır. Bilge insanlar, açlık gibi durumlara tahammül ederler ve bu da ancak uzun egzersizler ve çile süreçleri sonunda mümkün olabilir. Burada tecrübe çok önemlidir. Tecrübe, insanlara tahammül etmeyi, yani olanı taşımayı öğretir. Bilgelik, sizin gibi olmayanı, size yabancı olanı taşımaktır. Eski Yunan dünyasında MÖ 800’lerden MÖ 500’lere gelirken bazı büyük dönüşmeler ortaya çıkmıştır. Bu dönüşmeler özellikle toplumsal, ekonomik ve buna bağlı olarak siyasi hayatta görülmüştür. Bu yıllarda Eski Yunan dünyasındaki düşünme ufku mitolojik düşünme tarafından çevrelenmişti ve felsefe her şeyden önce mitolojik bir düşünce biçimiyle çevrelenmiş bir ortamda gelişti. Bu durumda mitolojiden etkilenmemesi ve doğanın mitolojik tasarımlarıyla bir şekilde hesaplaşmaması mümkün değildi. Üstelik mitolojik düşüncenin de kendine özgü akli bir yönü vardı ve bu da ilk Yunan filozoflarını mitolojik kavramlara akılcı bir şekilde yönelmeye sevk etti.