SPOR VE MEDYA İLİŞKİSİ Dersi MEDYANIN GÜNDEM BELİRLEME SÜRECİ soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU: Gündem belirleme kuramı nedir?


CEVAP: Bu kuram basitçe medyanın bir öyküyü anlatması ile insanların medyada anlatılan bu öyküyü önemsemeleri arasındaki ilişkinin boyutuna dayanmaktadır. Diğer bir deyişle, medyada anlatılan öykünün insanların dikkatlerini ne kadar çektiği, ne kadar önemsedikleri, ne kadar inandırıcı buldukları ile ilgilidir. Bu ilişki, gündem belirleme kuramıyla bilimsel bir şekilde anlatılmaya çalışılmaktadır. Kuramın yaratıcılarından olan McCombs ve Shaw 1968 yılında Amerika Birleşik Devletlerinin North Carolina eyaletinde Chapel Hill kentinde başkanlık seçimiyle ilgili ilk gündem belirleme çalışmasında bir hipotezi denemişlerdir. McCombs ve Shaw’ın hipotezi eğer devamlı okuduğunuz gazetenin ön sayfasını birkaç hafta gözünüzün önünde bulundurursanız gazetenin ön sayfasında yer alan haber ya da mesajla ilgili bir görüşünüz oluşur düşüncesiydi. Bazı konular gazetelerin ön sayfalarında oldukça sık yer alırken bazı konular ise çok seyrek yer almaktadır. Bazı konular ise gazetelerde kesinlikle yer bulamamaktadır. McCombs 2007 senesinde Brezilyayı ziyaretinde “medyanın gündeminin haberleri ayrıntılı bir biçimde tanımlanması” olduğunu söylemiştir. Araştırmacıların gündem belirleme kuramı ile yaptıkları çalışmalar özetlenecek olursa: Medya bazı konuları vurgulayarak ve öne çıkararak kamuoyu için gündemi belirler biçiminde açıklanabilir. Medyada yer bulan parlatılmış haberler halkın büyük ilgisini çeker ve bu haberlerde öne çıkarılan bazı konular da halkın zihninde önemli bir yer işgal eder biçime dönüşür. Bu görüşün ortaya çıkış noktası Walter Lippmann’ın 1922 yılında “Public Opinion” Türkçeye Kamuoyu olarak çevirebileceğimiz kitabında sözü geçen haber medyasının gündem belirlemedeki etkisi isimli bölüme kadar uzanmaktadır. Lippmann klasik haline gelmiş bu kitabında “Dış Dünya ve Beynimizdeki Resimler” isimli bölümünde kitle iletişim araçlarının dünyadaki olaylarla olan bağlantılarını ve halkın bu olaylarla ilgili zihinlerinde oluşturulan fikirleri tartışır. Bu bölümde Lippmann, aynı zamanda, dış dünyanın halk, diğer bir deyişle okuyucular için medya tarafından nasıl yeniden biçimlendirildiği üzerinde tartışır.