HASTA ÇOCUKLARIN GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ Dersi HASTA ÇOCUKLARIN RUHSAL ÖZELLİKLERİ VE HASTA ÇOCUĞA YAKLAŞIM soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Hastane personelinin hasta çocuğun ailesine yaklaşımında dikkat etmesi gerekenler nelerdir?


CEVAP:

Hastane personelinin hasta çocuğun ailesine yaklaşımında dikkat etmesi gerekenler de şu şekilde sıralanabilir:
• Tanı ve tedavi aşamasında çocuk ve aile bireyleri ile durumu açık bir şekilde konuşmak, özellikle hastalık, hastalığın gidişi ve tedavi hakkında bilgi vermek, onların duygularını ifade etmelerini sağlamak gereklidir. Aileye yönelik müdahalelerde tedaviyi empati ve iş birliği çerçevesinde yürütmek, ailenin tedavide aktif olmasını sağlamak önemlidir. Duyarlı bir bakım ekibi ile çoğu stres verici durum azaltılabilir ve hasta ile yakınlarının daha olumlu deneyimler yaşaması sağlanabilir (Başbakkal ve ark., 2010). Bunun yanı sıra ailenin günlük rutinin mümkün olduğunca korunması yararlı olacaktır (Oğuzhan ve Erden, 2012).
• Ailelerin güçlü yönleri, bireyselliği dikkate alınmalı ve farklı baş etme yöntemlerine saygı gösterilmelidir. Çocuğun tüm fiziksel bakımını üstlenmeleri nedeniyle anneler tükenmişlik duygusu yaşamakta ve çocuklarına yeterli düzeyde destek sağlayamamaktadır. Çocuğun tüm bakımını anneye bırakmak yerine hastanede anne çocuk ilişkisinin sürdürülmesine özen göstermek, çocuğun fiziksel ve duygusal olarak rahatlığını sağlar (Boztepe ve Çavuşoğlu, 2009).
• Çocuğa ilişkin bilgilerin ebeveynlerle paylaşılması, ebeveyn ve sağlık personeli arasındaki etkili iletişimle mümkün olabilir. Bu nedenle ebeveynle olan iletişimin açık tutulması ve çocuğun durumuna ilişkin sorularının olup olmadığını sorulması, yapılacak işlemlerle ilgili onam alınması, ebeveynlerin çocukla ilgili konularda personele güven duymasını ve daha rahat soru sormalarını sağlar (Boztepe ve Çavuşoğlu, 2009).

• Aileye çocuğun durumu açıklanırken anlaşılmayan bir dilin kullanılması, ailede ve çocukta korku, kaygı ve üzüntü duygularına yol açabilir. Mümkün olduğunca teknik olmayan basit ve anlaşılır bir dilin kullanılması önemlidir (Kain ve ark., 1996;
Petriollo ve Sirgay, 1980).
• Ebeveynlerin de personele saygı duyması ve onlara duyarlı yaklaşması gerekir. Personel de en az kendileri kadar stres altındadır. Ancak problemlerin büyümeden çözümlenmesi önemlidir. İletişim kurarken suçlayıcı davranılmaması; sorunları dile getirirken “ben” dilinin kullanımına özen gösterilmesi gerekir (Örneğin: “sorularımıza cevap vermiyorsunuz” yerine “sorularımıza yanıt alamadığımızda üzülüyoruz”) ifadesi kullanılabilir. Sağlık personelinin de çocuğa ve aileye onur kırıcı ve profesyonel yönden uygun olmayan şekilde davranmamaları gerekir (Keene ve Prentice, 1999).
• Sağlık personelinin hasta çocuğa ve ailesine yaklaşımlarında empati önemli bir konudur. Ailenin duygusal tepkilerinin sağlık personeli tarafından anlaşılması önemlidir. Ebeveynler yaşadıkları suçluluk duygusu ve umutsuzluk sebebi ile kendilerini çevreden izole edebilir. Bu durum sağlık personeli tarafından, ebeveynlerin çocuklarıyla yeterince ilgilenmediği şeklinde yorumlanabilir. Bu süreçte ebeveynlerin aynı durumdaki diğer ebeveynlerle ilişkide olmaları da ebeveynlere yardımcı olacaktır. Böylelikle ortak duygu ve düşüncelerin paylaşılacak ortak sorunlara birlikte çözümler bulunacak ve geçmiş deneyimlerin paylaşılmasıyla duygusal rahatlama yaşanacaktır (Gültekin ve Baran, 2005).
• Çocuklarının sağlığı konusunda endişe yaşayan anne babalar, zaman zaman personele yönelik daha az tolerans gösteriyor ve personele eleştirel yaklaşıyor olabilir. Sağlık personeli ile çatışmak ve tartışmaya girmek yerine, olabildiğince iş birliği yapmaya çalışmak, çocuğun da hastane ortamında kendini daha güvende hissetmesine yardımcı olacaktır. Anne babalar çocuklarının yataklarını düzenleme, yemekten kalanları toplama, çocuğa banyo yaptırma gibi konularda yardımcı olurlarsa hemşirelere de çocuğun tıbbi bakımıyla ilgilenmek konusunda daha fazla zaman kazandırmış olur (Keene ve Prentice, 1999).
• Ebeveynler ve diğer bakım verenler, hastanede nöbet değişimi sırasında karşılaştıkları yeni personele kendilerini tanıtmalıdır. Eğer meşgul değillerse hastane personeli ile sadece çocuğun durumu hakkında değil, hastane dışı konular hakkında da konuşup iletişim kurmaya çalışabilirler. Kişisel ve yakın bir ilişki kurma herkesin kendini daha güvende ve rahat hissetmesini sağlayacaktır. Sağlık personeli her gün çok sayıda çocuk ile karşılaşmaktadır.
• Ebeveynler, çocuklarının resimlerini personelle paylaşarak, çocuklarının nelerden hoşlandığı, nelerden hoşlanmadığı konusunda sohbet ederek, personelin çocuğu tanımasına olanak sağlamalıdır. Nöbet değişimleri her sekiz ya da on iki saatte bir olmaktadır. Nöbet değişim sürecinde, personel, yeni gelen personele kendi nöbeti sırasında yaşananlar, çocuğun öyküsü, yapılması gerekenler ve aile hakkında bilgi verir. Nöbet değişimi sırasında acil olmadıkça anne babalar ve diğer bakım verenler soruları ve istekleri ile personeli meşgul etmemelidir (Keene ve Prentice, 1999).
• Çocuğun önünde, ailesiyle özellikle hastalığı hakkında, sanki çocuk orada yokmuşçasına konuşulmamalıdır. Hemşireler hem tedavi hem de tıbbi bakım konusunda bilgiye sahiptir. Çocuğun bakımından sorumlu olan hemşire ve ebeveynler arasında yakın bir ilişkinin kurulması önemlidir.

• Anne babalar ve hasta yakınları haklarının farkında olmalıdır. Kendi rızaları olmadan çocuğa herhangi bir müdahalenin yapılması mümkün değildir. Eğer yapılacak müdahaleden yeteri kadar emin değillerse ebeveynlerin hastane personelinden daha fazla bilgi isteme hakkı vardır. Çocuğun sağlık durumuyla ilgili bilgi sadece çocuğun kendi doktorundan alınmalıdır. Anne babalar, anlamadıkları kavramları sormak konusunda kendilerini rahat hissedebilmelidir (Keene ve Prentice, 1999; Wallace, 1995)